ŞAŞIRMA GÜNÜ

5.9K 371 24
                                    

ARKADAŞLAR 1 HAFTA GELEMEYECEĞİM İÇİN YENİ BÖLÜMÜ HEMEN PAYLAŞAYİM DEDİM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. BU ARADA HİKAYEDE ŞU ANA KADAR AŞK ÖN PLANA GEÇMEDİ HİÇ AMA AŞKIN DA ÖN PLANA GELECEĞİNDEN EMİN OLABİLİRSİNİZ. AŞK KONULARI SİZİ ŞAŞIRTACAK :) İYİ OKUMALAR

---Dean---

Kendimi hala Alexandra’yı neredeyse öldürmekten dolayı suçlu hissediyordum. Tamam ben tabii ki böyle bir şey yapmazdım ama ben onun benim bıçağım olmadığını fark edebilseydim böyle bir şey hiç yaşanmamış olacaktı.. Her neyse en son herkes beni daha büyük sorunlarımız olduğuna ikna etmişti. Kurban ve ayin olayını herkese anlatmıştık. Böyle bir şey gizli kalamazdı çünkü biz bir sürüydük ve ne yapmamız gerekiyorsa birlikte yapmamı gerekiyordu.

Herkesin de tahmin edebileceği gibi ilk kurbanlar beş tane insan olacaktı. Hem daha olay olacağı konusunda şüphe yoktu. Ama ne yazık ki biz bunu düşünüp harekete geçene kadar olan olmuştu. Gazetelerde manşet olarak verilmişti.Gazetedeki haber aynen şöyle diyordu :

ŞEHİR KİLİSESİNDE YANGIN…

Şehrin en gözde ve büyük kilisesi olan Büyük Kilise’de yangın çıktı. İçinde 3 rahibenin ve 2 rahibin bulunduğu kilisede pek fazla bir şey kaldığı söylenemez. Yangında ölen rahiplerin ve rahibelerin kalplerinin yerinde olmaması bunu bir insanın kasten yaptığını doğruluyor. Bir diğer dikkat çeken şey ise duvardaki  şekiller. Yetkili ekipler bunun eski bir dilde yazı olduğunu düşünse de hala bu yazı olarak tanımlanabilecek şekillerin bir anlamını çözebilen profesör bulunamadı…

Haberi herkese okuduğumda herkesin yüzünde şaşırdığını belli eden bir şekilde bakıyorlardı..

“Kalpler neden yok?” Diye sordum. Bana cevap veren Rick oldu..

“Çünkü kalpleri birlikte yakmaları gerekiyor.  Toplam yirmi tane kalbi aynı yerde belli bir ayin ile birlikte yakacaklar.”

“Peki bu gücü Dodds’a kim verecek ?” böyle bir soru sordum çünkü böyle bir gücü ona birinin vermesi gerekiyordu. Öyle bir güç birden bire belirebilecek bir şey değildi..

“Savaş Tanrısı Ares…” bu cevap herkes üzerinde bir bomba etkisi yaratmıştı. Herkes şaşkınlığını gizlemeye bile çalışmıyordu. Ben de öyle. Ama görünüşe göre en çok şaşıran kişi Alex olmuştu. Onun Yunan Tanrılarına zaten büyü bir hayranlığı var. Böyle şaşırması doğal bir şey.

“Bildiğimiz Yunan Tanrıları’ndan olan Ares mi ? Hani Zeus ile Hera’nın oğlu olan Ares mi ?!” Diye sordu Alex. Her cümlede de heyecanı katlanıyor gibiydi…

“Hayır bildiğimiz Yunan Tanrıları değil. Yunan Tanrıları insanlara biraz değişik geçmiştir ama bizim gibi doğa üstü canlılar bunun böyle olmadığını biliriz. Aslında onların tanrı falan oldukları yok. Onlar sadece köken cadılar. Evet ..Yunan Tanrısı olarak bildiğimiz kişiler aslında ölümsüz ve çok güçlü cadılar. Ama şimdiki cadılar gibi davranmazlar. Gerçekten kendilerini tanrı olarak gördükleri için her şey kendilerinin sanırlar. Özellikle de en güçlü üç cadı olan , insanların üç büyükler olarak adlandırdıkları Zeus Poseidon ve Hades bu yüzden göğü , denizi ve yer altını paylaştılar. Sonra sadece insanları idare etmekten sıkılıp vampirleri yarattılar.”

“Peki kurt adamlar?” Bunu soran yine Alex olmuştu. Hiç hareket etmeden Rick’i dinliyordu.

“Kurt adamları da Zeus yarattı. Ama zaten bunu bütün kurt adamlar bilir. Bir gün Zeus kılık değiştirip Lycaon’u denemek için sarayına gider . Lycaon’da onun tanrı olarak adlandırılan köken cadılardan olup olmadığını anlamak için ona insan eti yedirmeye çalışır. Bunu anlayan Zeus çok ama çok öfkelenir ve Lycaon’u bir kurda dönüştürür.  Ama Zeus onu sadece bir kurda dönüştürmüştür. Lycaon bir cadı ile tanışır. Cadı Lycaon’un kendisini koruması şartı ile onu istediği zaman kurda istediği zaman da insana dönüşmesine yardım eder ve diğer kurt adamlar Lycaon’dan türer. Kurt adamlık da böyle ortaya çıkar…”

“Tamam yeteri kadar şey öğrendik şimdi şu kiliseye bakmaya ne dersiniz?” dedim . Dinlemekten gerçekten sıkılmıştım.

“Kiliseye girmemize izin vermezler. Şu an orası bir suç mahallini . Polisler orayı inceliyor olmalı.” Dedi Elena. John , Will ve Halt da baş salladılar. Biraz daha konuşmasalar evde olduklarını unutacaktım.

“Ama benim yapabildiklerime karşı şanları yok.” Dedim.

“Ne yapacaksın ? Adamları öldürmeye kalkma da.” Dedi Alyss.  Rick’e baktım. Benim düşündüğümü söylüyordu. Herkese söylemenin vakti gelmişti.”

“Arkadaşlar ben zihin kontrolü yapabiliyorum..” Herkes çok şaşırmıştı. Bu günü şaşırma günüilan edebilirdik.

“Yani sen oraya gideceksin ,polislere olay yerini görmek istiyoruz diyeceksin ve onlar da sana gösterecek öyle mi ?” dedi Will.

“Aynen öyle olacak” diye karşılık verdim.Galiba bunlar doğuştan alfa olmamdan kaynaklanıyordu ama bunu düşünmek istemedim ve ihtiyacım da yoktu. Oraya gitmek için Alex , ben ve Rick hazırlanmaya başladık.

Oraya gittiğimizde olay yerini görmek istedik ve tahmin ettiğimiz gibi bizi içeri almadılar. Ben de polisin gözlerinin içine baktım ve şunları söyledim:

“ Bizi içeriye alacaksın , bunu kimseye söylemeyeceksin ve biz çıktıktan sonra bizi unutacaksın” dedim . O da aynen tekrar etti:

“Sizi içeri alacağım , bunu kimseye söylemeyeceğim ve siz çıktıktan sonra sizi unutacağım.”

“Aferim” dedim ve içeri girdik. Cesetler kaldırılmıştı ama duvardaki yazı duruyordu. Yazıları görünce Alex yüzünü buruşturdu.

“Ne oldu Alex?”

“Bunlar ayini yapmak için gerekli olan sözlerin bir kısmı. Şimdi anladım . Her katliamdan sonra duvara yazdığı yazıları kalpleri yakarken aynı anda söyleyecek ve ayin tamamlanmış olacak.”

“Bunları nasıl biliyorsun ?”

“Bilmiyorum. Sanki bilgiler kafamın içine birden doldu.”

“Cadı olduğu için olmalı” dedi Rick. Bunu tahmin etmek zor değildi . Sonra bir şey fark ettim. Duvarda göz önünde olmayan bir yerde bir kağıt vardı ve üstünde şunlar yazıyordu:

“Bu daha başlangıç Dean.” Dodds’dan başkası olamazdı.

“Aaah” diye bağırıp yere yumruğumu geçirdim. Alex ve Rick yanıma koştular.Ne olduğunu sordular. Bulduğum kağıdı gösterdim. İkisinin de gözlerinde öfke vardı. Bundan sonraki hareketini nasıl tahmin edebilirdik ki ? Ne yani kurban feda etmesini öylece izleyip savaşı mı bekleyelim. Hayır !başkalarının ölmesine izin verme gibi bir niyetim yok !

Eve dönene kadar kafamda bu sorular dönüp durdu. Ne yapmam gerekiyordu. Gerçekten bu sürünün alfası olabilirim ama gerçek bir lider gibi karar veremiyordum. Annem nasıl yapıyordu çok merak ediyordum !

Eve geldiğimizde nedense herkes telaş içindeydi. Will bir yerde oturmuş ağlıyor , Clarisse volta atarken bir yandan da ağzına geleni sayıyor , Elena ve Halt ise masaya oturmuş , başlarını ellerinin arasına almış bir şekilde çok düşünceli görünüyorlardı. Ne olmuştu burada ? Sonra evin dağınıklığını fark ettim ve John’un burada olmadığını.

“Burada ne oldu?” diye bağırdım. Herkes bizim geldiğimizi ancak o zaman fark etmişti. Ama bana cevap veren kişi Clarisse oldu.

“John…”

“Ne oldu John’a. Hangi cehennemde ?!” Diye sordum ellerimi iki yana açıp.

“Dodds’un vampirleri kaçırdı…” Dedi en son Clarisse. Dodds benim sürümden birini kaçırmıştı.. Hem sinirliydim hem de çok şaşkın. Bir günde bu kadar şey olması ya da bu kadarçok şey öğrenmemiz normal değildi. Bu güne gerçekten şaşırma günü diyebilirdik…

ARKADAŞLAR UMARIM BEĞENMİŞSİZİNİZDİR. LÜTFEN VOTE VE YORUM YAPIN. RİCA EDİYORUM LÜTFEN. EKSİKLERİ BANA SÖYLEYİN. HİÇ VOTE VE YORUM OLMAYINCA YAZMA İSTEĞİM OLMUYOR :(

DOĞUŞTAN ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin