Randevu.

625 35 0
                                    

 Kazarina saç spreyini tuvalet aynasının masasının üzerine bıraktı.Tarağı eline almadan önce saçlarını sağ tarafına alıp kafasını yana çevirerek dolaşmasını önledi.Sağ eline saç tarağını aldı.Sol eliyle tarağın arasına saçlarını hafifçe sıkıştırarak taramaya başladı.Bir yandan da hafifçe şarkı mırıldanmaya başlamıştı.Saç köpüğünün de yardımıyla saçına güzel bir şekil verdi.Toplamaktan son anda vaz geçti ve beline kadar gelen yumuşak sarı saçlarının omuzlarından dökülmesine izin verdi.

  Yatak odasındaki tuvalet aynasından o gün için seçtiği kıyafetlere sanki canlılarmış da onlara fark ettirmek istemiyormuş gibi kaçamak bir bakış attı.Altın sarısı bağcıkları olan topuklu botlarına.Siyah dar kesim pantolonuna. Sıfır kollu lacivert gömleğine.

 Gözlerini kapatıp iç geçirdi.Gill'i aklına gelince gülümsedi.Hayat onunda daha bir güzelleşmiş,İmparator ile kaybolan renkler geri gelmişti.Her gece onu düşünerek yatar her sabah o gün onu tekrar göreceğine sevinerek kalkar olmuştu.Standart Mecnun hareketleri yapmaya başlamıştı.Düşüncesinde,beyninde,aklındao vardı.Aldığı her nefeste o vardı.Kalbi yeniden atmak için bir sebep bulmuştu sanki.Yeniden doğmuş gibi hissediyordu kendini. Bir önceki acı tecrübesindeki gibi karamsar da değildi.Çünkü onun da kendisini sevdiğini biliyordu.

  Tuvalet aynasının çekmecesine tarağını geri koyarken ve kıyafetini giyerken gülümsemesine engel olamıyordu.Yağmurun altında dans etmek istiyordu.Önüne çıkan herkese sarılası vardı.Nefesini boşalttı.Kolyelerini astığı askılığa yürüdü.Topuklu botlarının parkede çıkardığı tak tak sesleri kendisinin dışında boş ve sessiz olan odada yankılanıyordu.Beyaz renk ağırlıklıydı odada.Çift kişilik yatağın beyaz renkte örtüsü ve evin elips şeklindeki yüzme havuzuna bakan ve tüm duvarı kaplayan pencerenin perdesi kırık beyaz rengindeydi.Her güne bu odada başlayıp her günü bu odada bitirdiği için beyazı tercih etmişti Kazarina.Beyaz rengin sakinleştiriciliğine hep inanmıştı.

  Parmağını kolyelerin hizasında tutup gezdirerek hangisini takacağına karar vermeye çalıştı.Aniden durdu.Yüzüne bir gülümseme yayıldı.Neyi takacağını çok iyi biliyordu.Çekmecesini açtı.Uzun,ucunda gri ve lila rengi gümüş bir kalp süsü olan bir kolye çıkardı.Baş parmağını kalbin üzerinde gezdirirken "acaba hatırlar mı?" diye mırıldandı.Gill bunu ona 8. yaş gününde almıştı.Annesi 13 yaşına kadar yaşına uygun olmadığı gerekçesiyle takmasına izin vermemişti.Kazarina uzun zaman sonra kolyeyi takacaktı.Kolyeyi açmasına gerek bile yoktu.Zinciri direkt madalya gibi kafasından geçirdi.Çantasını aldı.Kot ceketini de giyip son kez kapının yanındaki aynadan kendini kontrol etti."Güzelsin." diye mırıldandı.Gülümsedi.Arabasına binip motoru çalıştırdı.Teybi açtığında karşısına ilk olarak Jason Derulo-Stupid Love şarkısı çıktı.Gülümsedi Kazarina."İşte beni anlatan şarkı." dedi ve Starbucks'a doğru arabayı sürmeye başladı.

(Kazarina)

Starbucks'ın bahçesine girip Gill'i gözlerimle aramaya başladım."Kazarina!"

Arkamı döndüm ve Gill'in elini sallayıp gülümsediğini gördüm.Ben de gülümsedim ve yanına gittim.Sandalyeye oturmadan önce yanına gidip dudağına küçük bir öpücük kondurdum.

 Sohbet etmeye başladık.Gill bir ara "Nereye gitmek istersin?" diye sordu."Sen nereye istersen" deyince "Lunaparka gidelim  o zaman " dedi.

 Lunaparka vardık.Neye binmek istediğimize karar vermemiz gerekiyordu.Ben dönme dolaba binmek istedim.O da korku tüneline ve hız trenine binmek istedi.Hız treniyle bir problemim yok ama korku tünellerinden oldum olası ödüm patlamıştır.Gill'e bunu söyleyince "korkma yanında ben varım"dedi.Bir nebze rahatlamış olsam da henüz tam olarak korkum geçmemişti.Ama korkak gibi de görünmek istemediğimden binmem lazımdı.Bunu üstümden hemen atmak için "ilk ona binelim o zaman" dedim.

 Tünelde korkunç bir cadı üzerime atlayınca çığlığı bastım.Gill'in güçlü kollarını etrafımda hissettim.Ona biraz daha sokuldum.Saçımı öptü ve "merak etme ben  buradayım." dedi.Ondan sonra o kadar rahatladım ki hiçbir şey beni korkutmaya yetmedi.

   Çıkışta Gill "bak o kadar da kötü değilmiş." dedi." Sen varken hiç bir şey o kadar da kötü değil." dedim.

   Hız treni çok eğlenceliydi.Orada heyecanlı bir şey olmadı.Asıl olayları dönme dolapta yaşadık.

  Koltuğa oturur oturmaz ona sokuldum.Tüneldeki gibi sarıldık.Hafifçe eğilip "seni seviyorum." diye fısıldadı.Kalktım.Onunla aynı hizaya geldim ve "ben de sizi seviyorum haşmetli lordum." dedim.Kahkahalarla gülmeye başladık."Bir gün bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi." dedim."Benim de bunu duyacağım.Yani,sana herşeyi itiraf edecek cesareti kendimde bulacağım aklıma gelmezdi." dedi.Gülümsedim.Kafasını yana eğip gözlerini kapattı.Ben daha ne olduğunu anlamadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

  İlk randevu ve ilk öpücük.

Kontes #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin