Jongin, Sehun'un eşyalarını ve çantasını kendi odasına yerleştirmeden önce yürümesine destek olduğu Sehun'u kendi yatağına yatırdı. Rahat edebilmesi için de arkasına yastıkları yerleştirip oturur pozisyonda kalmasını sağladı.
Her gün eve belli saatlerde bir doktor ile hemşire gelip ikisinin yaralarının pansumanını ve iğnelerini yapacaklardı. Hastaneden çok erken çıktıları için henüz tedavileri bitmemişti. Jongin Sehun'un aksine daha çabuk toparlandığı için doktor yarasının çabuk iyileşeceğini ama kendisini yormaması gerektiğini de ifade etmişti.
Hemşire arkasından gelip Sehun'un serumunu takarken Tao'da Jongin'i yatması için zorluyordu.
"Hemen elindeki o çantayı yere bırak ve Sehun gibi sende yat. Vurulalı 1 gün oldu sen iyileşmiş gibi ortada dolanıyorsun."
Jongin önce Tao'ya sonra da onun azarlanışını tebessümle izleyen Sehun'a baktı. Onunla göz göze gelince itiraz edemeyeceğini anlamıştı. Başını sallayıp oda yatağın diğer tarafına uzandı.
Tao hemen Jongin için dolaptan başka yastıklar getirip onun arkasına yerleştirdi. Üzerine örtüyü örtüp geri çekildi.
"Ben yiyecek bir şeyler hazırlayacağım, istediğiniz özel bir şey var ise söyleyin. Sehun-ah bir süre hafif şeyler yemen gerektiğini söyledi doktor. O yüzden bana verdiği listeye göre bir şeyler hazırlayacağım."
Sehun gülümseyerek kafasını salladı. O sırada hemşire serum takma işini bitirmiş, ikisinin iğnelerini yapmak için komodinin üzerindeki ilaçları hazırlamaya başladı.
Hemşire arkası onlara dönük ilaçları hazırlarken Jongin Sehun'un elini tuttu. Birbirlerine baktılar. Sehun onun iğneden hoşlanmadığını anlamıştı. O yüzden destek olmak için elini hafifçe sıktı.
Hemşire önce Sehun'un ilk iğnesini serumuna kattı daha sonra diğer ilacını yapabilmek için Jongin'in ve Tao'nun yardımı ile kalçasını açtı birkaç dakika sonra Sehun'un işi bitmişti.
Jongin Sehun'un elini aynı kendisine yaptığı gibi hafifçe sıktı. Sehun'a iğne yapılırken bilhassa hemşire kalçasını açıp iğneyi yaptığı esnada bakamamıştı. Şimdi sıra ondaydı. Arkasını hemşireye dönüp uzandı. Tao Jongin'in eşofmanını aşağı doğru sıyırıp kalçasının yarım görünmesini sağladı.
Hemşire hemen iğneyi yaptı. Jongin kendisini toparlarken Sehun ile göz göze geldi suratı asıktı.
"Ağrın mı var Hunnie?"
Sehun olumsuz anlamda başını sallayıp arkasındaki yastığa başını koydu. Jongin onun bir şeye kızmış olabileceğini düşündüğü için yalnız kalacakları bir an beklemeye başladı.
Sonunda hemşire oradaki işini bitirip Tao'nun eşliğinde odadan çıkarken Jongin Sehun ile baş başa kalmıştı.
"Hunnie?"
Sehun gözleri kapalı bir şekildeyken "Efendim Jonginie?"
Jongin gülüp Sehun'un yanağına sıcak ve kısa bir öpücük bıraktı. Sonra da başı ona dönük bir biçimde yatakta pozisyon aldı.
"Sana hiç ne kadar tatlı olduğunu söyleyen oldu mu?"
Sehun gözlerini açıp Jongin'e baktı. Bir süre birbirlerine bu şekilde sessizlik içinde bakarken aradaki sessizliği Sehun'un sesi bozdu.
"Evet oldu."
Jongin'in yüzü düşmüştü. Yine de bakışlarını Sehun'un bakışlarından ayırmadı.
"Kimmiş bu sana benim dışımda tatlı olduğunu söyleyen kişi?"
Sehun kıkırdamaya başladığında Jongin onun kendisini kızdırmak için böyle söylediğini anlamıştı. Oda gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADİFE KELEPÇE
FanfictionGecenin karanlığı en koyu en dipsiz köşelere bile nüfuz ederken, o köhne ve neredeyse bir rüzgarla devrilecekmiş gibi duran evin içini, ayın parlaklığı bile aydınlatmaya yetmemişti. Yerde kanlar içinde, ona korku dolu gözlerle bakan kişinin yanına y...