Jongin gözlerini zorlukla açtığında elleri ve ayakları tavana zincirlenmişti. Başındaki keskin ve kafasını toplamasına engel olan ağrıya rağmen gözlerini odakladı ve nerede olduğunu anlamaya çalıştı.
Boynunda takılı bir şey kafasını istediği gibi hareket ettirmesine engel oluyordu.
Neyse ki şimdilik rahat nefes alabildiğini düşündü. İyice görüşü netleştiğinde ahşap ve eskimiş parkelere baktığını anladı.
Enteresan olan parkelerin üzerindeki büyükçe koyu lekelerdi ve Jongin içinden bir hissin bulunduğu yerin kendisine pek de yabancı olmadığını söylüyordu.
Kafasını toplamaya çalıştı. Neler olduğunu hatırlamaya çabaladı bir süre boyunca...
En son hatırladığı anı gelince aklına başını değilse de bedenini hareket ettirerek onun etrafta olup olmadığını kontrol etmeye çalıştı.
Kısmı olarak başarısız olsa da odanın diğer tarafında onun bir sandalyede oturmuş kendisini izlediğini fark etti.
Jongin boynuna takılı olan nesnenin izin verdiği ölçüde kafasını kaldırarak ona bakmaya çalıştı.
İçindeki hırs o kadar büyüktü ki bunu nasıl kelimelere dökmesi gerektiğini bilmiyordu.
Fazlası ile kızgındı. Yine de bir şey söylemedi ona söyleyeceği şeyleri beklediğinden emindi. Ona bu zevki tattırmak istemiyordu.
Adam sandalyeden kalkıp onu köhne evin odasında tek başına bıraktığında Jongin içinden binlerce küfür geçirdi. Kafası kazan gibi olsa da kurtulmanın bir yolunu bulmak zorundaydı. Sehun'un ne halde olduğunu bilmiyordu. Acaba kaçırıldığından haberi var mıydı?
O tam bunları düşünürken içeri üç kişi birden girdi. Önde olan hemen dizlerinin üzerine çökerek Jongin ile aynı hizaya geldiğinde, Jongin onun biricik Sehun'u olduğunu gördü. İçi paramparça oldu çünkü bir tanesinin ağlamaktan yüzü kıpkırmızıydı. Gözleri ağlamaktan şiş olmasına rağmen hala hıçkırıklara boğularak ağlıyordu.
Elini kaldırıp Jongin'in yüzünü parmaklarının ucunu değdirerek okşadı usulca. Jongin onun dokunuşlarına yanağını yaslayarak karşılık verdi sonra sadece Sehun'un duyabileceği bir şekilde,
"Ağlama bebeğim her şey düzelecek ve biz kurtulacağız merak etme."
Sehun ağzından kaçmasına engel olmadığı hıçkırıklar eşliğinde gözyaşlarıyla başını belli belirsiz salladı.
Heechul tam onu omuzundan tutup kaldıracakken Sehun ani bir hareketle Jongin'in boynuna sarıldı.
"Ssshh bebeğim tamam sakin ol lütfen... Lütfen sakin ol."
Sehun, Heechul'un omuzunu sıkı bir şekilde tutması ve zorlaması ile Jongin'i bırakmak zorunda kaldı.
Heechul onu diğer ortağına sertçe iterken Jongin'in saçlarından tutup kendisine bakması için hırsla çekti.
"Şimdi sizinle küçük bir oyun oynayacağız. Eğer sorduğum sorulara istemediğim cevaplar verirseniz ikinizden biri feci şekilde cezalandırılacak. Tabi cezalandırma kısmında kimin cezalandırılacağına yine ben karar vereceğim."
Jongin tüm gücü ile Heechul'ün yüzüne tükürdü ve kahkahalar ile gülmeye başladı.
"O kadar aciz ve zavallısın ki ellerim bağlı değilken benimle yüz yüze gelmeye bile cesaretin yok senin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADİFE KELEPÇE
FanfictionGecenin karanlığı en koyu en dipsiz köşelere bile nüfuz ederken, o köhne ve neredeyse bir rüzgarla devrilecekmiş gibi duran evin içini, ayın parlaklığı bile aydınlatmaya yetmemişti. Yerde kanlar içinde, ona korku dolu gözlerle bakan kişinin yanına y...