Tao hiç istemese de ilk gecelerinin sabahında Luhan'ı yalnız bırakmak zorunda kalmıştı. Bu şekilde bir sabah hayal etmese de neyse ki Luhan her zaman ki gibi çok anlayışlı bir sevgiliydi. En azından onun gözlerinin içine bakarak ya da sadece onu izleyerek geçireceği bir sabah istemişti.
Buna rağmen içi bir parça buruk olsa da Jongin'e vermesi gereken haberin önemini tartışamazdı. Evin önüne gelip derince bir nefes çekti içine. Her şey yoluna girecekti belki de Tao bu kadar kuşkucu olmasaydı.
Kendi gözleriyle cesedi görmeden o psikopatın öldüğüne inanmayacaktı. Jongin'in de durumu öğrenir öğrenmez aynı şeyi yapmak isteyeceğine adı kadar emindi.
Daha fazla kapının önünde beklemeden şifreyi tuşlayıp içeri girdi. Mutfaktan gülüşme sesleri gelince kahvaltı yaptıklarını anlayıp oda mutfağa yöneldi.
Sehun onu görür görmez masaya çağırdı. Tao onu daha önce hiç bu kadar mutlu görmemişti o da Sehun'a gülümseyerek masaya oturdu. Jongin Tao'ya da yiyecek bir şeyler hazırlayarak önüne bıraktı.
Fakat aniden durgunlaştı. Tao ile göz göze geldi ağır çekimde sandalyesine otururken gelecek olan şeyi sessizce beklemeye başladı. Hissetmişti o kadar elle tutulabilir bir şekilde yayılıyordu ki Tao'nun etrafından anlamaması mümkün değildi. Çocukluktan beri arkadaş olmanın vermiş olduğu derin bir bağ vardı aralarında. Bazen sözcüklere bile ihtiyaçları olmazdı. Şu anda da o anlardan birini yaşıyorlardı tek sorun yanlarında Sehun'un da bulunuyor olmasıydı.
Jongin huzursuz olsa da Sehun'a belli etmemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Onu elleri ile beslerken Tao'nun kıskançlık dolu bakışları ile karşılaştı.
"Senin Luhan'ın yanında olman gerekmiyor muydu Tao?"
Tao Luhan'ın lafı açılınca Jongin'e dik dik baktı. Yine de Sehun'un hatırına tek kelime bile etmedi.
"Tao-ah yoksa Luhan-si ile kavga mı ettiniz?"
Tao Sehun'un sorusu ile afallasa da gülümseyerek başını salladı.
"Hayır, Sehun-ah sadece bu sabah bir toplantısı varmış o yüzden erken ayrılmak zorunda kaldık."
Sehun anladığını belirtir bir şekilde başını salladı ve Jongin'in sabah fırından sırf Sehun seviyor diye aldığı ekmeklerden birine marmelat sürüp Jongin yerine Tao'ya verdi.
Jongin bozuldu bu yüzden de suratını asıp Sehun'un dikkatini çekecek bir şekilde bakmaya başladı.
"N-Ne? Neden bana öyle bakıyorsun şimdi?"
Jongin sevgilisini tabi ki en yakın arkadaşından kıskanmamıştı sadece kendisi varken ona ilgi göstermesini istemiyordu. Bu Jongin'e göre kıskançlık sayılmazdı.
"Senin sevgilin benim Hunnie o değil, benimle ilgilen lütfen!"
Sehun önce bir süre Jongin'in gözlerinin içine bakıp söylediği şeyi anlamaya çalıştı. Sonrasında da Jongin'in tatlı bulduğu bir şekilde kıkırdamaya başladı. Gülerken boşta ki eli Jongin'in yanağının üzerindeydi.
"Bu kadar kıskanç bir sevgilim olduğunu bilmiyordum. Ama Tao'yu da bu mevzunun içine katman oldukça entresan geldi Jongin-ah"
Jongin ona burunları birbirine değecek şekilde yaklaşınca Sehun da Jongin'in dudaklarına küçük ve kısa bir öpücük bırakıp hemen geri çekildi. Anında kızarmıştı çünkü Tao onlara ilgiyle ve sırıtarak bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADİFE KELEPÇE
أدب الهواةGecenin karanlığı en koyu en dipsiz köşelere bile nüfuz ederken, o köhne ve neredeyse bir rüzgarla devrilecekmiş gibi duran evin içini, ayın parlaklığı bile aydınlatmaya yetmemişti. Yerde kanlar içinde, ona korku dolu gözlerle bakan kişinin yanına y...