20.Bölüm (M)

3.4K 189 19
                                    

Gözlerini açtığında karanlık bir koridorda ayakta dikiliyordu. Kalbinin bu kadar hızlı atması normal miydi? Peki, o neredeydi? Neden onu yalnız bırakmıştı?

Karanlıkta birkaç adım atmaya çalışsa da önünü bile göremediği için nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu.

Elini yanlara doğru çekinerek uzattığında taştan duvarların dokusuna temas etti. Pürüzlü duvarlara dokunarak karanlıkta sendeleyerek ilerlerken, bir o kadar da kendisine korkması gerektiğini söyleyen bir his çöreklenmişti üzerine. Elini kalbinin üzerine götürdü.

Kalbinin hızlı atması yüzünden neredeyse nefesinin kesileceğinden emindi. Panik duygusunun tüm bedenini ele geçirmeye başladığını bildiği için kendi tepkilerini sakince karşılıyordu. Bu kadar sakin olması normal miydi?

Peki, ona seslense bu karanlığın içinde kendisini bulup kurtarabilir miydi?

Birkaç adım atmıştı ki önündeki taş blok yana kayarak açıldı ve parlak bir ışık tüm koridora yayıldı.

Derin bir nefes alarak ışığın kaynağına doğru yürüdü. Tam bloğun önüne geldiğinde onu gördü. Kendisini...

Elinde kanlı bir neşter, üzerinde kanlı bir ameliyat önlüğü, yüzünde kendisinin görüp görebileceği en korkunç gülümseme ile üzerine doğru yürüyordu.

Tam onu kendisine çekip neşteri boğazına değdirdiği anda kendi isteği dışında ondan uzaklaştığını fark etti. Bu sefer onun durduğu yerde sevdiği adam vardı.

Diğer Sehun gözlerinin içine bakarak Jongin'in boğazını kestiğinde, çığlık atmaya onu kurtarmak için debelenmeye başladı. Fakat bir problem vardı. Ne sesi çıkıyordu ne de hareket edebiliyordu.

Jongin kendi kanının içinde yerde yatarken Sehun'a bakıyordu. Gözlerinde de büyük bir hayal kırıklığı vardı. Diğer Sehun durmadı, bu sefer neşteri Jongin'in üzerinde başka şekillerde kullanırken çaresiz Sehun içinden kapatamadığı gözlerine ve hareket ettiremediği bedenine lanetler yağdırıyordu.

Derken her şey birden silikleşip Jongin ve diğer Sehun'dan uzaklaşırken korkunç kâbusundan uyandı.

Jongin Sehun'u yarım saattir uyandırmaya çalışıyordu. Yatakta sürekli debelenmesi ve terlemesi yüzünden kâbus gördüğünü anlamıştı. Ama ne yaptıysa sevdiği adamı bir türlü uyandıramamıştı.

En sonunda Sehun aniden soluk soluğa kalmış bir şekilde gözlerini açarak yatakta doğrulmuştu.

Jongin koluna dokunduğunda ürküp kendini geri çekti.

"Bebeğim benim Jongin."

Sehun kafasını çevirip Jongin ile yüz yüze geldiğinde beklemeden boynuna sarıldı. Ağladığının farkında değildi. Soluk alış verişi de hala düzene girmemişti.

Jongin ona sıkıca sarılıp saçlarını okşadı. Sakinleştirici birkaç şey söylese de Sehun o kadar korkmuştu ki Jongin'in kollarında yaprak gibi titriyordu.

"Jongin-ah!"

"Kâbus gördün bebeğim. Kötü bir rüya sadece... Bak ben burada yanındayım."

Sehun Jongin'e sıkıca sarılmış bir şekilde sakinleşmeye çalışırken onun sıcaklığı ve şefkat dolu sesi ile kalp atışları normale dönmeye başlamıştı.

Jongin onun sakinleştiğini görünce Sehun'u da kendi ile beraber tekrar yatağa yatırdı. Başını göğsüne yaslayıp sıkıca sarıldı Sehun'a. Saçlarını okşayıp kulağına defalarca onu sevdiğini ve yanında olduğunu fısıldadı. Yanağına sıcak bir öpücük kondurduktan sonra onun yavaşça gözlerinin kapandığını ve uykuya daldığını gördü.

KADİFE KELEPÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin