Bazı şeylerden emin olmaya başlıyordum. Aslında çalışıyordum. İlk emin olduğum konu kesinlikle hetero değildim. Artık bu işin testlerle olmayacağını anlayınca işi harekete dökmeye karar verdim.
Sınıfımızda gay olan Japon bir çocuk vardı. Herkes bilirdi bunu çünkü zorbalık görüyordu. Biz onunla takılmazdık. Nedeni zorbalık görmesi veya gay olması değildi. Sadece fazla sessizdi. Zaten biz üç dingil takılırdık.
Bir gün yine kendimi çözemediğimden bıktığım bir gündeydim. Beden eğitimi dersi vardı. Soyunma odasında giyiniyorduk. Yuzuru'ya -gay olan arkadaşımız- yine sataşıyorlardı. Benim de kavga ettiğim tayfaydı. Vücudunum kız gibi olduğunu söyleyip kötü imalarda bulunuyorlardı. Yüzümde iğrendiğimi belirten bir ifadeyle dinliyordum onları. Madem onun cinsel yöneliminden iğreniyorlardı o zaman neden onu becermek istediklerini söylüyorlardı? Giyinirken pantolonunu alıp kaçtılar. Soyunma odasında sadece Kook, Tae, ben ve o kalmıştı. Çocuklara gitmelerini işaret ettim. Nedenini kestiremediler ama sonra anlatacağımı bildiklerinden gittiler.
Çocuklar da gidince Yuzuru'ya doğru yürüdüm. Gözleri dolu, kafası yere doğru eğikti. Ben ona yaklaştıkça geriye doğru gitti. Tişörtünü alta çekip boxerını kapamaya çalışıyordu.
"Sana bir şey yapmayacağım." dedim. Geriye gitmeyi kesti ama hala tereddütlüydü. Elimdeki giyecek olduğum eşofman altını ona uzattım. Zaten beden dersine katılmaya halim yoktu. "Bunu giyebilirsin. Ben eve dönecektim."
Kafasını hafifçe kaldırıp sadece elimdeki eşofmana baktı. Yavaşça titreyen elleriyle aldı. "T-teşekkürler. Ben yarın yıkayıp getireceğim."
Güldüm ama onunla dalga geçer gibi gülmedim. Söyleyiş tarzının şirin olmasına güldüm. Tatlı bir çocuktu.
"Sen de kalabilir. Aslında bir iyilik isteyecektim. Yardım." dedim. İsteyeceğim şeyden tereddüt bile etmeyişim muhtemelen onun da şuan ihtiyacı olduğunu düşündüğümdendi.
Sonunda kafasını kaldırıp gözlerime bakabildi. "Tabi."
Bu sefer ben yere bakmaya başladım. "Benim emin olmam gerek bir konu var. A-aslında istemessen tabi ki yapmayabilirsin. Zorluyormuşum gibi hissetme." Ona baktığımda bu sefer onun gülümsediğini gördüm. Nedir dermiş gibi kafasını salladı.
"Seni öpebilir miyim?"
Gülümsemesinin gittikçe düştüğünü farkettim. Sorduğuma pişman oldum. Zorbalık gördüğünden dolayı emindim ki kendisini aykırı olarak görüyordur. Bunu söylemem kesinlikle ona daha iyi hissettirmemişti.
"Özür dilerim. Baksana, boşver. Ama şunu bil ki senin diğerlerinden hiçbir farkın yok. Aksine onlardan daha cesursun. Hepsi dar görüşlü. İbne olan asıl onlar." dedim tek nefeste. Derince nefes alışıma güldü. Bu sefer sesli güldü. Kesinlikle çok tatlıydı.
"Teşekkür ederim." dedi. Ellerimi ceplerime koyup gülümsedim. Anında oluşan sessizlikle bakışlarımı ondan kaçırdım.
Yanağımda hissettiğim eliyle başımı kendisine döndürüp dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Açık olan gözlerimin daha çok açılmasın sağladı. Muhtemelen bana acımıştı.
Gözlerimi kapayıp karşılık vermeye ve neler hissettiğimi anlamaya çalıştım. Elimi beline yerleştirdim ve onu birazcık kendime çektim. Onun eli de yanağımdan boynuma indi. Senkronize olmuş öpüşürken karnımda oluşan bir takım sarsılmalar vardı. Jennie'de hissetmediğim sarsılmalar, ve titreme duygusu. Anın büyüsüyle çok kısık bir sesle inlediğimde dilini devreye geçirmesi için aslında ona fırsat vermiştim. Muhtemelen ayrıldığımızda yüzüne bakamayacağım kadar utanacaktım ama şuan güzeldi. Güzel öpüşüyordu ve ben güzel hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little man big problems | yoonmin
Fanfictionjimin küçüktü ama hissettiği duygular buna tezattı. #homophobia #friendstolovers