little man big problems | yoonmin

Şarap ve Yoongi

Bu sıralar baya çok annemden azar işitiyordum. E haklıydı da. Eve ağzım gözüm yer değiştirmiş bir halde geliyordum. Yoongi eve girmeme kadar beklemiş, annemin bana bağırmalarına gülerek tanıklık etmişti. Annem onu içeri davet etmişti ama benim de etmeme rağmen işleri olduğunu söyleyip kalmadı. Kötü hissetmiştim. Aramızda bir şeyler düzeliyor muydu yoksa daha mı kötüye ilerliyordu bilmiyordum. Belki de ikimizin de bunu çözmesi için yalnız kalması gerekiyordu ve o da bana zaman tanıyordu. Açıkcası zihnimle baş başa kalmaktan da korkuyordum.

Anneme ve babama tekrardan birkaç tatlı yalan uydurup odama çekildim. Sanırım tavanla bakışma seansım beş dakika sonraya, üstümü değişip elimi yüzümü yıkadıktan hemen sonraydı. Üstümü değiştim. Elimi yüzümü yıkadım ve yatağa oturdum. Bakışlarım halıdayken ve aklım bugün olanlardayken telefonumun sesi beni olduğumuz zamana döndürdü. Mızmızlanarak uzağa fırlattığım telefonuma yataktan uzanmaya çalıştım ama kısa boyumdan dolayı yere düştüm. Biraz saçma bir tepki gösterip yeri yumrukladım. Nefes nefese kalınca yerde dinlendim sonra telefonuma baktım. Yoongi olduğunu bilseydim daha önce bakardım tabi.

Hyungie~♡ : Çok kızdılar mı?

Telefonumu alıp yatağa geçtim. An itibariyle hızlanan kalbimi tutup saçmalamamasını söyledim. Alt tarafı beni öpmüştü. Barışmak için öpmüştü işte. Biraz garip olsa da arkadaşlar -çok samimi olanlar- böyle yapardı değil mi? Tae'ye beni öpmesini söylesem öperdi. Kook belki öpmezdi. Ya da ikiside benimle dalga geçerdi. Evet olası olan buydu.

Evet
Sanırım daha söyleyecek yalanım kalmadı

Cevap vermesi çok gecikmedi. Zaten Jungkook ve Tae'nin dediğinin aksine hep hızlı geri dönerdi.

Bir daha olmayacak.

Zico ve grubunun gözünü korkuttuğu aklıma geldi. Aklıma dolan kavga eden görüntüsü beni biraz ürküttü.

Teşekkür ederim.
Olmayacaksa sayende olmayacak.

İyi geceler Jiminie

Ekrana boş boş baktım bir süre. Sonra tavanla bakışma seansım başladı zaten

-

Bir hafta sakin geçti. Yoongi okuluna dönmüştü ve bana hafta içerisinde haftasonu onlarda kalmam hakkında bir teklif sundu. Kabul etmiştim ama sonra Jungkook hepimizi çok sevindiren bir teklifle gelince yatı planımız biraz değişikliğe uğradı.

Jungkook'un anne ve babası turizm rehberleriydiler. İşlerinde baya profesyonelleşen Jeonlar arkadaşlığımızın hatrına hepimize haftasonu için küçük bir tatil ayarlamışlardı. Zaten havanın sıcaklığından ders falan da çalışılmıyordu. Okulların kapanmasını bekleyemeden tatile gitme fikri -iki buçuk gün olsa bile- güzeldi. Lüks bir tatil köyünde kalacaktık. Hayatımda ilk defa lüks bir tatil köyüne gidiyordum. Üstelik en iyi arkadaşlarımla beraber gidecek olmak beni daha da heyecanlandırıyordu.

Yoongi ve aramızda geçenler hakkında tabi ki de kafa patlatmış ama tabi ki de bir sonuca varamamıştım. Bu tatille bir sonuca varacağımızı umuyordum. Onunla konuşabilirdik.

Cuma günü bizi okuldan Seokjin hyung'un arabasıyla aldılar. Zaten yanımıza çok şey almamıştık. Lüks de işte bu anlama geliyordu. Gereken her şey orada vardı. Hep birlikte sıkışarak bindiğimiz arabada deliler gibi gülüyor, canavarlar gibi rap yapıyorduk. Benim rap yapışımı duyan Yoongi kendini tutamıyor ve kahkaha atıyordu. Sesim rap için fazla şirinmiş falan felan.