little man big problems | yoonmin

Yoonmin

Sırtımın giyinme dolaplarına çarpmasının şokuyla gözlerimi büyütürken yüzüme yediğim yumruk boş anıma denk gelip beni yere sermişti. Karın boşluğuma atılan tekmelerden kafamı kaldıramazken güç bela tekmelerden birini tutup çocuğu düşürdüm. Onlardı. Önceden benim de kavga ettiğim, Yuzuru'ya zorbalık yapan tayfaydı.

"Seni siktiğimin ibnesi." dedi yere düşürdüğüm çocuk. Dört kişilerdi. Ben de boşluğunu bilip hızla ayağa kalktım. Ne kadar ben de karşılık versem de, benim aldığım hasar, hissettiğim acı daha çoktu. Ama ona da hasar vermeliydim. Gururum için. Birinin suratına yumruğumu geçirdim, birinin hayalarına sertçe tekme attım birinin de karnına vurdum. Gücüm tükeninceye kadar dayandım yani. Sonra yığılıp kaldım öylece. Yüzüm yanıyor, karnım deli gibi acıyordu. Burnum kırılmış olabilirdi. Birkaç tekme daha attıktan sonra durdular.

"Bu sana ders olsun ibne. Bizim dövdüğümüz çocuğu korursan kurban sen olursun."

Soyunma odasının kapısından çıkışlarını bulanık görüşümle izledim. Sonrasını hatırlamıyorum.

-

"Jimin? Sikeyim noldu? Jimin?"

Yüzümde hissettiğim hafif tokatlamalarla kendime gelebildim. Gözümü açamıyordum, sanki üzerinde ağırlık vardı. Hafif aralık gözlerimden karşımda Tae ve Kook'u gördüm. Şok içindeydiler. O kadar kötü mü görünüyordum cidden? Baya ağrım olduğuna göre kötüden de kötüydü.

"Chim kendinde misin? Cevap ver."

Yavaşça kafamı salladım. Bacağına koydu kafam hareket ettiğinde bile ağrı veriyordu. Kook elinde tuttuğu şişenin kapağını açıp bana içirtmeye başladı. Yutkunmakta zorlansam da iki yudum içtim.

"Ne oldu sana? Kim yaptı bunu?" Ve daha nice aynı tarz soruları sordular. Yavaşça diklenmeye çalıştım. Eve ya da hastaneye gitmeliydim. Bu yaralar fena acıyordu. "Ağrıım var." dedim zorla. Hiç halim yoktu.

İki kolumun altına giren arkadaşlarımla yavaşça yürümeye başladık. Böyle olmayacağını anlayan Jungkook beni sırtına aldı. Hastaneye gidene kadar biraz sırtında kestirdim.

-

"Anlat ne oldu?"

Kafam sargılı, yüzüm pansumanlı bir halde yatıyordum sedyede. Karşımda tedirgin arkadaşlarım vardı. Hala aramızda kırgınlık vardı ama yanımdaydılar işte. Hep olurlardı.

"O sikikler..Zico ve tayfası. Yuzuru'yu koruduğum için yeni hedef olarak beni gördüler."

"Doğru Zico'nun da yüzünde hafif yaralar vardı."

"Dört kişi olmasaydılar fena benzetirdim onu."

Sessizlik oldu. Yerlerinde rahatsızca kıpırdanan arkadaşlarıma baktım. Bir şey diyeceklerdi ama nasıl başlayacaklarını bilmiyorlardı. "Söyleyin hadi." dedim.

"Bak o gün yaptığın..çok saçmaydı Jimin. Neden Yuzuru'yu eşcinsel diye dışlayalım? Sadece garipti ondan.. gay olmasaydı da ona garip derdik. Çünkü sessiz ve tepkisiz biri. Biz ona ondan dolayı dedik. Sen çok tepki gösterdin oğlum." dedi Tae aralıksız konuşarak. Şimdi sakin kafayla düşününce haklıydı. Onun cinsel yönelimiyle ilgili bir şey dememişlerdi. Ben o konuda hassas olduğum için o tarafa çekmiştim dediklerini. Demezlerdi zaten. Onlar benim arkadaşlarımdı. "Seni ne kadar sevdiğimizi bilmiyor musun? Şöyle saçma tartışmalar yaşamayalım. Aştık biz bunları."