0.5 "İÇ SES"

7.5K 764 373
                                    

İyi okumalar.
&
Boğazlarını sıkan eller nefes almasını engelliyordu adamın. Bağırmak istiyor ama bağıramıyordu. Çırpınıyor ve olanları idrak etmeye çalışıyordu. Gözlerini yavaşça araladı. Etraf zifiri karanlıktı. Önünde bir suret vardı. Fakat görüntü o kadar pusluydu ki net olarak seçemiyordu o kişiyi. Lakin onun kendisini öldürmek istediği belliydi. Boğazındaki eller sıkılaşırken Alkan bunu yapanı görmek için kendini zorladı.
Görüntü netleşirken boğazına sarılmış elleri unutuvermişti Alkan.

"İ-İzel?"

İzel onun boğazını öyle sıkıyordu ki... Tüm gücünü, Alkan onu fark edene kadar emmişti. Gözü kararmaya başlamıştı. Nefes alması imkansızlaşırken tekrar son gücü ile seslendi ona:

"İzel."
Sesi o kadar boğuk ve kısık çıkmıştı ki İzel'in duyması bir yana mırıltıdan öteye gidememişti.
Artık sona geldiğini fark edince gözlerini yavaşça yumdu Alkan. Başka çaresi de kalmamıştı dayanacak gücüde.

Kendine gelmeye başlayan İzel ise "Alkan!" diye, bağırdı. Fakat ona son kez bakacak direnç bile yoktu gözlerinde Alkan'ın. Sonra boğazındaki ellerin çekildiğini hissetti. Nefes almaya başlamıştı ama ciğerlerini saran oksijen birden onu öksürüğe boğmuştu.

"Al, iç Alkan!" diyerek elinde bardak ile geldi İzel. Ay ışığının vurduğu oda da öksürmesi dakikalar sonra son buldu Alkan'ın. İzel'in uzattığı suyu da içmişti. Rahatladığını hissediyordu. Kendini toparlamaya başlayınca duvardan yardım alarak ayağa dikildi. Sağ sola sendelese de kendini toparlayabilmişti. Olanları yeni yeni idrak etmeye başlayan Alkan'ın aklında tek şey vardı.
İzel, resmen onu öldürmeye çalışmıştı.
"Amacın neydi İzel?" diyerek ona yaklaştı Alkan. Ondan bir açıklama bekliyordu. Fakat İzel, Alkan'ın merakına karşılık endişeli duruyordu. Biraz önce onun boynuna sarılan eller, şu an sıkıntıdan avuç içinde daireler çiziyordu.

"Gece sesler duyarak uyandım. Bana gülüyor bir yandan kendi kendine konuşuyordu. Benim her hareketimi izliyordu. Gözlerini üzerimden de çekmiyordu. Gitmesini söyledim. Fakat dinlemedi beni. Kahkahalarını da esirgemedi benden. Bende öldürürsem geçer sandım Alkan. Yemin ederim senin olduğunu sonradan idrak ettim." Derin bir nefes alan Alkan, kolundaki saate bakındı. Sabaha daha çok vardı. Bu sefer adımlarını kapıya doğru yönlendirdi.

"Gidecek misin?" diye masumca sordu İzel. Suçunu bile küçük çocuk gibiydi. Fakat Alkan, beklemeden ona emrini vermişti bile. "Uyu İzel."
Duydukları ile hayal kırıklığına uğrayan İzel, tüm hissettiklerini dışa vurmak istedi. Ağzını birkaç kez araladı sonra tekrar kapattı. Bunu fark eden Alkan saçlarına ay ışığı vuran kıza biraz önceki sahneleri unutarak büyülenmişcesine baktı. "Söyle," dedi. "Tutma içinde."

"Bunlar bana ağır geliyor Alkan. Yemin ederim beynimi sanki başka biri yönetiyor. Bazen bunun farkında olsam da bazen hiç kabul etmiyorum. Bu ben değilim. Ben eski beni özledim. Eski hayatımı özledim. Baksana kim var yanımda? Nerde eski şanım ve şöhretim? Ben burada sadece hastalığımla boğuşmuyorum. Yalnızlığı da öğreniyorum."

Bir süre öylece İzel'e baktı Alkan. İzel tüm ümidini keserek arkasındaki yatağa doğru ilerledi. Yatağa uzanmak için hareketlenince arkasından gelen adım seslerini işitiyordu. O sırada odayı kucaklayan ışık İzel'in gözlerini kamaştırmıştı. Arkasına dönerek Alkan'a anlamsız anlamsız baktı. Alkan ise eli ile kafasını mahcupça kaşıyarak cevap verdi:

"Sadece ışığı açtım. Aynı durumla yaşarsan eğer beni tanı diye."
Bu ikisini de gülümsetmişti.

TUVALDEKİ KAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin