"Şimdi söyle İzel. Burada çizili olan kadın ile Funda Hanım'ın bağlantısı ne?"
•
Usul usul göz kırpıştırdı sadece İzel. Bazen bir şey söyleyecek gibi oluyor ama kelimeleri azat etmeden açılmış ağzını tekrar kapatıyordu.
Bir süre öyle bekledi Alkan. Kandırılmış hissi tüm bedenini ele geçirmişti. Bu saatten sonra kime inanacak, neye inanacak hiçbir fikri yoktu.
"Biraz önce yapmadığınızı dile getiriyordun hani. Ne oldu şimdi neden konuşamıyorsun?"Bir Alkan'a baktı bir de yanındaki boşluğa, havaya...
Gözleri uzunca orada takılı kaldı. Alkan ise sabrının son demlerindeydi. Fakat yine beklemeyi seçti. Yine susmayı ve İzel'i izlemeyi...
"Beni buradan kurtarsana..." boşluğa bakarak söylediği sözler ardından usul usul ağlamaya başladı. Gülümsemesi zorakiydi ama gülümsüyordu da. Önce ellerini uzattı boşluğa doğru. Ardından ayağa kalktı. Sanki yanında biri var da ele ele tutuşuyorlar gibiydi.
"Hadi götür beni buradan."
Alkan kenara çekildi. İzel elini boşluğa uzatmış yürüyordu kapıya doğru. Damlalarını yere düşüre düşüre yürüdü, yürüdü ve kapıya değil duvara yöneldi. Ve kaş ile göz arasından duvara sertçe çarpıp yere düştü. Ağzından çıkan inleme, Alkan'ı ona koşturmuştu.
"İyi misin?" Alnının köşesi kızarmıştı. Ve şişeceği aşikardı.
"O buradan geçti gitti Alkan. Ben neden geçemedim?" Sonra acısını unutarak hıçkırıklara boğulduğu. "O gitti ve kurtuldu, ben neden gidemedim?"
"Şitt tamam sakin ol." Diyerek kolları arasına aldı İzel'i. Fakat İzel daha da hiddetlenmişti. "Söylesene! Sende gideceksin desene. Onunla beraber buradan çıkacaksın desene! Söyle!"
Bu sefer kolları ardında debelenmeye ve söylene söylene Alkan'a vurmaya başladı. Ama Alkan istikrarlı tavrı ile onu sakinleştirmeyi başarmıştı. Gözleri bir yere dalmış konuşuyordu İzel. Kendi kendine söyleniyor ama Alkan'a da duyuruyordu.
"Biz bir şey yapmadık. Yemin ederim biz bir şey yapmadık."
Alkan ise sadece saçlarını okşuyordu İzel'in. İnanmak istiyordu ama sadece istiyordu. Çünkü isteğini gerçekleştiremiyordu.
"O suçsuzları öldürmez ki..." Kafasını iki yana salladı. "Yok, öldürmez o."
İzel'in saçlarını okşayan eli duraksadı bir anda. Ardından İzel'in çenesinden tutarak yukarı kaldırdı. Artık göz gözeydiler.
"Suçluları mı öldürüyor yani." İzel konuşmadı bir süre sessizce bekledi. Ardından gözlerini kaçırarak sadece göz kırptı. "Kime göre suçlu neye göre suçlu?"
Alkan hala çenesini tuttuğu için kafası ona dönüktü. Bu sefer gözleri gözlerine tırmandı. Söyleyeceklerinden çok emindi. Gözlerinden okunuyordu.
"Günahkâr insanların vicdanları her zaman peşlerinden gelir Alkan. Onun yükü çok büyüktür. O azap insanı yaşarken öldürür.
Fakat vicdanını unutan insanlar... Onların ise yaptığı günahlar peşlerine takılır. Zamanı geldiğinde günâhlar, katil; günahkâr maktul olur." Duraksadı. Boğazına bir şeyler takılmış gibiydi. Güçlükle kendini toparladığı zaman tekrar konuştu:
"O kim biliyor musun? O, vicdanını unutan insanların peşine takılan o büyük günahlar işte."Maktul: Katilin öldürdüğü kişi
•
1 Hafta Önce:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUVALDEKİ KAN
Mystery / Thriller~ Wattys 2018 "Büyük Buluşlar" kategorisi kazananı. & Bir arkadaş edindim, kimse onunla konuşamazsın demedi. Kulağıma cinayet hikayeleri fısıldadı, kimse söylediklerini işitmedi. Herkesten gizledim, kimse fark etmedi. O istedi, ben çizdim. O söyled...