İyi okumalar.
&
Sadece sarıldı Erva. Bu artık bir şeylere emin olduğu için veda sarılışı gibiydi. Yılların özlemine inat bir sarılıştı. Alkan'ın omuzuna düştü damlaları. Konuşmak istiyor fakat kelimeler boğazında düğümleniyordu.
"Hatalar yaptım, büyük sonuçlar doğurdu bu hatalar. Fakat sana olan sevgim bir miktar bile azalmadı. Buraya geldiğin zaman ölecekmiş gibi hissettim. Ama göz görmeyince unutursun dedim kendi kendime. Sonra bir baktım yine burada, yanında buldum kendimi."
Alkan'da onun sarılmasına karşılık verdi. Onun gerçekten pişman olduğunu biliyordu. Fakat Erva'ya karşı içinde hiçbir şey kalmamıştı artık.
"Çocuğun ile güzel bir aile kurman dileğiyle Erva. Güzel ve büyük şeyler yaşadık. Fakat bitti. Anılara saygım var ama artık oluru yok. Çünkü..."
Cümlesini bitirmesine engel olan şey bahçenin ortasında duran araba değildi. Kulağında telefon ile arabadan çıkan Ünal Kara'da değildi. Onun cümlesine engel olan şey; daha önce fark etmediği, Ünal Kara'nın sağ elindeki şeytan mızrağı dövmesiydi.
"Çünkü..." dedi Erva.
"Çünkü İzel'e aşık oldun."
•
Ünal Kara'nın dövmesi ile Erva'nının söyledikleri yüzünden aralarında git gel yapmaya başladı Alkan. Bir ona bakıyordu, bir ona.
"Ne saçmalıyorsun!"
Kendini zar zor toparladığında kelimelerin üzerine basa basa ama aynı zaman da fısıldayarak konuşmuştu.
"Anlıyorum Alkan. Ben senin o kıza karşı bakışlarının değiştiğini görebiliyorum. Kendini kandırma! Yüzleş artık gerçekler ile."
Bıkkınca tuttuğu nefesi geri bıraktı Alkan. Neden uzatıyordu?
"Saçmalaman bitti mi Erva?"
Erva önüne gelen saç tutamlarını elleri ile geriye savurdu. Topuklu ayakkabısı yerde ki taşların arada ki boşluğuna batıyor, ayakta durmakta zorlanıyordu.
"O zaman sana son uyarım olsun. Ünal Kara bir işler çeviriyor. Senin geçmişini nasıl öğrenmiş bilmiyorum ama buraya gelmem senin bazı şeyleri yapmanı engellemek için. Ben her şeyin farkındayım. Seni susturmak için beni kullandığının da farkındayım."
Alkan'a mümkünmüş gibi daha fazla yaklaştı.
"Bir gün gelip bana senin sırrını gün yüzüne çıkarmamı isterse bunu yapmak zorunda kalırım. Çocuğum söz konusu ise bunu yaparım Alkan. Lütfen beni buna mecbur bırakma."
Ardından Alkan'ın yanağına ufak öpücük bırakarak arkasına bakmadan yürümeye başladı Erva. Çünkü Erva kendine hep söz vermişti. Dik duracaktı. Hele ki ağladığını kimseye göstermeyecekti. Arkasına bile bakmadan gitti, çünkü yıkık bir harabe olduğunu Alkan görsün istemiyordu. İlk aşkını bırakmıştı geride Erva, son aşkını bırakmıştı. Geçmişini bırakmıştı ardında. Geleceği olması gereken kişiyi bırakmıştı.
Alkan giden Erva'nın arkasından öylece baktı. Erva sonunda hastaneden içeri girdiği zaman arkasında ki banka bırakmıştı kendini. Erva'nın şu an ne kadar kötü durumda olduğunun farkındaydı. Tanıyordu Erva'yı. Nerede ne tepki vereceğini adı gibi biliyordu. Fakat şu an onun yanında olursa içine umut fidanları dikeceğinin de bilincindeydi. Onun için gitmedi arkasından Alkan, belki de bu kitabın sonu buydu ve böyle bitmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUVALDEKİ KAN
Mystery / Thriller~ Wattys 2018 "Büyük Buluşlar" kategorisi kazananı. & Bir arkadaş edindim, kimse onunla konuşamazsın demedi. Kulağıma cinayet hikayeleri fısıldadı, kimse söylediklerini işitmedi. Herkesten gizledim, kimse fark etmedi. O istedi, ben çizdim. O söyled...