Bu sefer size olaylı ve İzel'li bölüm getirdim. Uzun süredir İzel'i bölümlerde okuyamıyorduk. Artık İzel de bölümlerimize dahil oldu. Onu çok özlediniz eminim. O da sizi çok özledi.
İyi okumalar.
●
"Bir şey bilmen gerekiyor Alkan."
Alkan'ın vücudu bir anda terlemeye başlamıştı. Ufak ufak tedirginlik belirtileri, ensede bir ürperti ve kollarda karıncalanma hissediyordu.
"Şöyle geç otur." dedi Funda Doktor eli ile sandalyeyi işaret ederek.
Alkan da komut almış robot gibi aynı denileni yaptı.
İki kadın da karşısına oturunca biri söze girdi:"İzel, biraz önce de söylediğimiz gibi durmadan resim çiziyor. Bir kaç gün önce yine bir şeyler çizerken fark ettik onu. Fakat bu sefer tuvale değil büyük bir resim defteri elindeydi. Galiba kara kalem yapıyordu. Sadece kurşun kalemleri vardı yanında. Ben elinde boyaya dair hiçbir şey görmedim."
Alkan'a sıcak basmıştı. Elleri ile saçlarını geriye doğru savurdu.
"Ve böyle bir şeyin ne kadar yanlış olduğunu bilsek de uyurken resim defterinde ki o resmin fotoğrafını çektik. Çünkü orada bir şey gizlediği apaçık ortadaydı."
Ellerini masada birleştiren Alkan onları daha dikkatli dinlemeye başladı.
"Fakat bu sefer gayet normal bir resim çizmişti. Ölü bedenler, kan ya da ürkütücü bir şey yoktu."
Daha çok meraklanan Alkan onlardan fotoğrafı göstermelerini istedi. Erva cebinden çıkardığı telefonundan galeriyi açarken Alkan masasının üzerinde duran gözlüğünü gözüne yerleştirdi. Erva da telefonu Alkan'a uzatmıştı.
Öyle uzunca bir baktı fotoğrafa Alkan. Fakat sanki boş bir şey izliyor gibiydi. Hiçbir tepki vermiyordu. Dakikalarca iki kadın Alkan'dan bir tepki bekledi. Fakat Alkan sadece fotoğrafa bakmakla yetindi. Alkan fotoğrafı öyle bir incelemişti ki sanki her anını ezberliyor gibiydi. Ama bunu dışarı vuracak yüzünde hiçbir mimik yoktu.
"Kötü olarak dile getirebileceğim hiçbir şey yok. Sadece böyle bir şey çizmek istemiş ve çizmiş."
"Peki ya bu ha-"
"Bir şey yok Erva!" diyerek onu susturdu. "Sizde paronayaklaştınız iyice."
Funda Hanım birden gülmeye başladı. Hatta o kadar fazla güldü ki gözlerinden yaşlar akıyordu.
"Bu kızın şu lanet tuvallere çizdiği her şey ama her şey gerçekleşiyor. Ne paronayaklaşmasından bahsediyorsun? Sence de şüphelenmekte haklı değil miyiz?"
Elinde duran telefonu Funda Hanım'ı duymamazlıktan gelerek onlara geri uzattı Alkan.
"Alkan, bizden bir şey saklıyordu diyorum. Neden anlamıyorsun? Bu fotoğrafta bir şey olmalı."
Kafasını iki yana sallayarak onlarla aynı fikirde olmadığını belirtti Alkan.
"Artık işimizin başına dönmeliyiz bayanlar. Umursanacak bir resim değil."
İki kadın birbirleriyle bakışarak son kez Alkan'a baktılar ve tek kelime dahi etmeden sinirle odadan çıktılar. Diretmenin anlamı yoktu. Çünkü Alkan gayet net konuşmuştu.
Aslında ortada yalan vardı. O fotoğrafta çok şey gizliydi. Hatta tüm sorularına cevap alacağı bir fotoğraftı.
"O resimde bir şeyler olmalı." diyerek kendi kendine söylendi. Aynı zamanda masasının üzerini karıştırıyor, biraz önce özenle yerleştirdiği şeyleri deviriyordu. Fakat bunu asla umursamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUVALDEKİ KAN
Mystery / Thriller~ Wattys 2018 "Büyük Buluşlar" kategorisi kazananı. & Bir arkadaş edindim, kimse onunla konuşamazsın demedi. Kulağıma cinayet hikayeleri fısıldadı, kimse söylediklerini işitmedi. Herkesten gizledim, kimse fark etmedi. O istedi, ben çizdim. O söyled...