2.0 "FREGOLİ SENDROMU"

4.1K 396 89
                                    

İyi okumalar.

&

"Engin ölmüş Alkan..."

Kolunu ovuşturarak söylediği şey bu sisli havayı değiştirmek için bir oyundu. Fakat bunu beklemeyen Alkan olduğu yere sabitlendi birden. Bu adamın nasıl işler ile uğraştığını biliyordu. Her gün ölüm ile oyun oynadıklarını, çatışmalardan zar zor çıktıklarını da biliyordu. Ama Engin... Bu adamın en değer verdiği adamıydı Engin. Alkan bile bilirdi bunu. Belki çok sevmezdi, kirli işleri vardı. Ama zamanında çok zamanları geçmişti Alkan ile.

"Nasıl ölmüş?"

Kelimeler boğazında düğümleniyordu Alkan'ın. En son beklediği haber belki de bu olabilirdi.

"Bulduklarında çırıl çıplakmış. Karlar altına gömülmüş. Kısacası donarak ölmüş."

Ses tonu çok soğuktu. Hiçbir zaman üzüntüsünü başkalarının yanında yaşamazdı. Dik durur, güçlü görünür fakat sonra tek başına o kalırdı. Şu an yaptığı şey ise tam olarak buydu.

"Bir dakika! Nasıl ölmüş dedin?"

Adam olanları daha ayrıntılı anlatırken Alkan'ın zihnin de canlandı anılar...

"Neden geldiğini bilmiyorum ama bir daha yanıma uğrama!"

Ardından İzel'in yanına gitmek için adımladı Alkan. Biraz önce ki tuvalin gerçeklerini öğrenmeliydi. Engin ile bağlantısını öğrenmeliydi. Fakat o adamın ağzından çıkan tek bir kelime, Alkan'ın içine oturmuştu.

"Oğlum bir dakika..."

.

Söylenen şeyi duyduğu gibi arkasına dönen Alkan, yıllardır yüzünü görmediği adama baktı. Ne kadar da yaşlanmış ve çökmüştü. Fakat içinin kötülüğünden hala bir nebze dahi kaybetmemişti.

"Bana bir daha sakın ama sakın o kelimeyi söyleme!"

"Neden, oğlum değil misin?" diyerek bir soru yöneltti Alkan'a adam.

"Yıllar önce yapmadığın babalık mı geldi aklına? Buradan defol git!"

Alkan tekrar odadan çıkmak için kapıya yöneldiğinde onu kolundan tuttu adam.

"Yavaş yavaş batma yoluna giriyorum Alkan. Bilmediğim bir şekilde, borçlarım çıkmaya başladı. Adamlarım ölmeye başladı. Yardım istediğim şirketler, adamlar benden elini kolunu çekti. Bana yardım etmek zorundasın!"

Ufak bir tebessümle baktı babasına Alkan. Ona ne kadar git dese de içinin çok derinlerde bir yerde gerçekten kendisi için geleceği umuduna inanmıştı. Bu adamın değişmiş olabileceğine inanmıştı Alkan. Gülümsedi sadece.

"Hatırlıyor musun? Yıllar önce ben de sana bana yardım et diye yalvarmıştım. O çukurdan beni çıkar diye. Her şeye rağmen sana yalvarmıştım."

Kolunu o adamın ellerinden kurtardığı gibi kapıyı çarparak oradan ayrıldı Alkan. Kendi pisliğin de batacaktı o adam. Ve Alkan da asla elini uzatmayacaktı.

"Funda Hanım ve Erva!" diyerek ileri de birbirleri ile konuşan kadınlara baktı Alkan. İkisi de bir anda ona dönmüştü.

"İzel'in yanına gidiyorum bana eşlik eder misiniz?"

Kafa sallayarak kendisine doğru yürüyen doktorları görünce o da merdivenleri çıkmaya başladı. Sonunda diğer doktorlar da Alkan' yetişmişlerdi.

TUVALDEKİ KAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin