İyi okumalar.&
Gökyüzünden boşalırcasına yağan yağmur yeryüzünü deler cinstendi. O kadar hızlı ve şiddetli düşüyorlardı ki yağmur damlaları yere, acısını hissetmemek mümkün değildi. Parmaklıklar ardından dışarıya bakıyordu İzel de. Hastanenin bahçesinde sağa sola durmadan koşuşturan insanlar vardı. Yerler birikintiler ile dolmuştu. Hastanenin dışarısında kalan yolun kaldırımından yürüyen çocuklar korkudan ağlamaya başlamıştı. Korkmamak da elde değildi. Şimşekler çok şiddetli çakıyor, gelen seslerden bir yerlere yıldırım düştüğü belli oluyordu.
"İnsanlar yağmurdan kaçmamalı..." diyerek mırıldandı İzel. Bir yandan da camdaki yansımasından saçlarını düzeltiyordu. "Yağmur günahlarınızı alır götürür, belki akıtır üzerinizden."
Parmaklıkların arasından elini uzattı ani kararla. Cam fazlaca ilerisinde duruyordu. Ama bu ona engel değildi. Çünkü buğulu camlara bir şeyler yazmayı özlemişti. Parmağını değdirdiği andan o gelen soğuk ürperti tenini okşasın istiyordu. Çok zor çabalar sonucu sağ kolunu cama değdirmeyi başardı. Fakat parmaklıklara yüzü dayalı olduğu için göremiyordu. Gözlerini kapadı. Yazmak istediği, yazmayı çok özlediği cümleyi ezbere, görmeden oraya yazmak için parmağını oynattı.
"Seni çok seviyorum anne."
Yazmayı bitirdiği zaman ellerini geri çekmişti. Ardından gözlerini açarak o tarafa doğru döndürdü yüzünü.
"Anne bak yağmur yağıyor! Anne!"
Meltem mutfaktaki işini yarım bırakarak ellerini sandalyenin kenarında duran havlu ile kuruladı.
"Geliyorum İzel."
Mutfaktan çıkması ile bacaklarına dolanan kollar bir olmuştu.
"Anne ne olur dışarı çıkalım. Ne olur!"
Kızının bu isteğini çok tatlı bulmuştu. Hele söylerken ağzını büzüşü Meltem için çok başkaydı. Ama İzel çok hastaydı ve onu bu yağmurda dışarı çıkaramazdı.
"Dışarıya seni çıkaramam İzel. Ama sana çok güzel bir şey gösterebilirim."
Annesinin olumsuz yanıtından sonra gözleri dolar gibi oldu. Ellerini de yavaş yavaş annesinden çekmişti.
"Ama ben yağmuru istiyorum anne."
Gülümseyerek kızını kucağına aldı ve az ilerisinde duran boydan cama doğru yürüdü.
"Ben küçükken buğulu camlara bir şeyler yazmayı, çizmeyi çok severdim İzel. Eminim sen de çok seveceksin." Camın önüne geldiğinde İzel'i yere bıraktı."Hadi bana bir şeyler söyle de buraya çizeyim." Gözleri parlamıştı bir anda. Eli ile kafasını kaşırken düşünüyordu. "Yıldız! Benim odamın duvarlarında ki gibi yıldız istiyorum!"
Tamam dercesine baktı ve önüne döndü Meltem. İzel heyecanlı heyecanlı ona bakarken o da çok güzel bir yıldız çizmişti.
"Vay canına..." diye mırıldandı İzel.
"Sen bir şeyler yazmak veya çizmek ister misin?" Heyecanla atıldı. "Evet, çok isterim." Ardından duraksadı. Bir anda hüzün çökmüştü yüzüne. "Ama ben yazı yazmayı bilmiyorum ki..."
İzel ile boyunu eşitlemek için yere eğildi Meltem. Sonra İzel'in küçük işaret parmağını ellerinin arasına aldı.
"Haydi söyle bakalım ne yazmak istersin bu buğulu cama." İzel'in gözleri parladı. "Şimdi ben söyleyeceğim ve sen yazacak mısın?" Kafa salladı Meltem. "Ama senin parmağınla yazmış olduğumuz için aslınsa ben değil sen yazmış oluyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUVALDEKİ KAN
Mystery / Thriller~ Wattys 2018 "Büyük Buluşlar" kategorisi kazananı. & Bir arkadaş edindim, kimse onunla konuşamazsın demedi. Kulağıma cinayet hikayeleri fısıldadı, kimse söylediklerini işitmedi. Herkesten gizledim, kimse fark etmedi. O istedi, ben çizdim. O söyled...