"İtiraz ediyorum!" diye bağırdı Tony Stark. "İddia makamı konuyu saptırıyor."
"Kabul edildi. Lütfen asıl konuya geri dönün." dedi Yargıç.
Tony, gururla arkasına yaslanırken, davanın lehine sonuçlanacağını adı gibi biliyordu. Hiç dava kaybetmemişti, tabii ki bunu da kaybetmeyecekti. O Florida'da ki en iyi ve doğal olarak en pahalı avukattı.
Para kimdeyse Tony Stark onu savunurdu. Bu her zaman böyle olmuştu. Zengin bir ailenin uçarı çocuğuydu. Dahi bir milyonerdi. Ailesini trajik bir kazada kaybettiğinde babasının tüm serveti ona kalmıştı. O zamanlar gençti. Başına buyruktu. Babası onun bir bilimadamı olmasını istemişti, ama Tony, avukat olup adalet sağlamak istiyordu. Ve bu hayalini ailesini kaybedene dek gerçekleştirememişti. Şimdi ise hayallerindeki mesleği yapıyordu. Gençken yaptığı bir evlilikten ise bir oğlu vardı. Onunla birlikte bir malikanede yaşıyordu. Eski karısı onu terketmiş ve başka bir adamla kaçmıştı. Tony oğlu Peter ile bir başına kalıvermişti. Çocuk bakmaktan pek anlamazdı, ama neyseki bakıcı tutabilecek kadar zengindi. İşe gittiği zamanlarda Peter'ı bakıcılara emanet ediyordu. Böylece Peter'ı büyüttü. Liseye giden ergen bir oğlana dönüştü.
Tony kazandığı davadan çıkıp oğlunu okuldan almaya gelmişti ve arabanın içinde tüm bu yaşananları düşünüyordu. Zor zamanlardı, ama artık her şey rayına girmişti. Peter'ın artık bir bakıcıya ihtiyacı yoktu. 16 yaşındaydı ve akıllı bir çocuktu. Tony gibi dahi değildi ama yeterince zekiydi.Tony uzaktan sırtında çantayla koşar adım gelen oğlunu görünce gülümsedi. Peter onun hayatını değiştirmişti, eğer o olmasaydı şu anda muhtemelen içki şişeleriyle yatan bir alkolik olurdu.
Peter arka kapıyı açıp çantasını oraya koydu ve sonra ön kapıyı açıp içeri girdi. "Merhaba baba."
"Merhaba evlat, okul nasıldı?"
Peter arabanın camından okula bakarak omuz silkti. "Yerinde duruyor."
Tony güldü ve başını salladı. Arabayı çalıştırdığında ise Peter, "Dava bitti mi?" diye sordu.
"Nihayet!" dedi Tony.
"Kazandın mı?"
"Hiç kaybettiğimi gördün mü?" diye sordu Tony, tek kaşını kaldırıp.
Peter hızla başını salladı. "Sen en iyisisin."
Tony gülümsedi ve "Aç mısın?" diye sordu. "Çünkü ben açım."
"Öğlende bir şeyler yedim- ama Burger King'e gideceksek kesinlikle açı-"
"Hayır, hamburger yemek yok. Adam gibi bir yere gideceğiz."
"Istakoz yemem!" diye bağırdı Peter. "Onun o bacakları- kıskacı falan-"
"Sakin ol Pete, seni deniz ürünleri restoranına götürmüyorum."
"Geçen sefer de böyle söylemiştin, ama önüme kalamar geldi."
Tony iç çekti. "Sağlıksız beslenmeni istemiyorum, hepsi bu. Fast food da bir yere kadar."
"Yani şimdi tam olarak nereye gidiyoruz?" diye sordu Peter. "Hamburger yemeye mi, ıstakoz yemeye mi?"
Tony oğluna baktı. "Pekala," dedi önüne döndüğünde. "Bu seferlik senin dediğin olsun."
Peter, "Oley!" diye sevinip rahatlarken radyoyu açtı.
~
Steve, Mary'i kucağından indirdiği sırada müdürün odasından bir adam çıktı.
"Bay Rogers?""Evet. Ve sizde?"
"Bucky Barnes. Mary'nin öğretmeni."
Steve elini uzattı. "Memnun oldum Bay Barnes."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Becomes Four (Stony-Au)
FanfictionSteve Rogers, kızı Mary'nin velayetini annesi Evelyn'e kaptırmamak için uğraşırken, Florida'nın en iyi avukatı ile tanışır; Tony Stark'la. "Gifted" filmi baz alınmıştır!