14. Bölüm

1.9K 202 230
                                    

Herkese Hayırlı Ramazanlar.😇
İftar tadındaki bölümü şuraya bırakıyorum. 😚

⏬⏬

Steve baş ağrısı ile uyanmıştı. Bugün davanın son günü olabilirdi ve kendini gergin hissediyordu. Akşamdan kalma falan değildi ama neden bu denli baş ağrısı çektiğini bilmiyordu. Sırtı düğüm düğümdü. Bir türlü gevşeyemiyordu. Yataktan kalktı ve tişörtünü üstüne geçirdi. Banyoya gidip yüzüne su vurdu ve oradan mutfağa ilerleyip tezgahtaki kahve makinesini çalıştırdı. Mutfak camından dışarıyı izlerken Natasha'nın çamaşır astığını gördü. Sabah sabah iş mi yapıyordu yani? Steve saatine baktı ve çok da erken olmadığını anladı. Uzun zamandır bu saate kadar uyumamıştı. Mary olsaydı, onu çoktan kaldırıp okula göndermiş olurdu, ama kızı yoktu. Steve'in içi yangın yeriydi, kızını özlemeden geçirdiği tek bir saniyesi bile yoktu.

Kahve makinesinin ışığı yandığında Steve kendine bir fincan kahve doldurdu. İlk yudumu almıştı ki; Natasha'nın sesini duydu.
Camdan dışarıya baktığında ise gördüğü manzara karşısında az kalsın fincanı elinden düşürüyordu.
Kahveyi masaya nasıl koyup dışarı fırladığını, asla hatırlamıyordu ama bahçeye çıkmıştı işte.

Ve Natasha, Mary'e sarılıyordu. Steve, gözlerini kırpıştırdı ve rüyada olup olmadığını anlamaya çalıştı. O sırada Tony'i de fark edebilmeyi başarmıştı. Esmer adam, Natasha ve Mary'e bakıp gülümsüyordu.

Steve olduğu yere çivilenmiş gibi kıpırdamadan duruyordu. Sonunda Natasha Mary'i kucağından indirdiğinde küçük kızın kendisine doğru koştuğunu gördü ve dizleri üzerine çöktü.

Mary onun boynuna sarıldığında, Steve, ölüp cennete gittiğini düşündü. Muhtemelen o yataktan hiç kalkamamıştı. Kızı cennet gibi kokuyordu.

Mary ağlıyor, "Babacım seni çok özledim." diyordu.

Steve de aynı şekildeydi kızının minik bedenine öyle sıkı sarılıyordu ki adeta içine sokuyordu.

"Sanırım bu manzara her şeye değerdi," dedi Tony. "Bu günümü aydınlattı."

Steve başını kaldırıp esmer adama baktı. Hayır ölmemişti.
"Bu," dedi, "bu nasıl oldu?"

"Cadoloz annen, talebinden vazgeçti ve Mary'i dava bitene dek sana vermelerini söyledi."

"İyi ama neden?" diye sordu Steve, kızını kucağına alıp kalktığı sırada.

"Orasını bilemem, herhalde başına taş düştü." dedi Tony, gülerek.

Steve, az ötede duran Natasha'ya baktı. Kızıl kadın dudağını büzüp, omuz silkmişti.

Yeniden Tony'e dönüp, "Sana ne kadar teşekkür etsem az," dedi. "Bu... inanılmaz."

Tony 'önemli değil,' der gibi elini salladı.
"Şimdi daha mutlu musun Mary?" diye sordu kızın başını okşarken.

"Çok daha iyiyim Bay Stark, teşekkür ederim." dedi Mary.

Tony gülümserken Steve'e döndü, "Umarım öğlenden sonraki dava da iyi sonuçlanır ve bu mutluluk yarım kalmaz."

"Dava demişken, davaya ben de geleceğim," dedi Natasha. "Ama Mary'e kim bakacak?"

Tony telefonunu çıkarttı. "Bakıcılıkta master yapmış birini tanıyorum galiba." dedikten sonra tuşlara basıp aramasını gerçekleştirdi.

Telefon ikinci çalışta açılmıştı. "Hey kovboy, naber?"

"Baba? Ben de seni aramak üzereydim, neredesin?"

Two Becomes Four (Stony-Au)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin