Lütfen yorumlarınızla bana yanlışlarımı veya hikaye hakkındaki düşüncelerinizden bahsedin , oylarınızlada destek çıkın. :,( Sizleri çok seviyorumm canlar . İyi okumalar.
MEDYA : Koruyucu
# Bölüm 4 #
"Kalk hadi. Hadisenee. Ama uykucu çıktın." Hem söyleniyor hem de dürtüyordu. Aslında onu duyuyordum ama gözlerimi açamıyordum ki cevap vereyim. Ağzımdan sadece mırıltı benzeri sesler çıkıyordu.
Elleri beni dürtmekten bir anlığına vazgeçti. Sonra birden kendimi boşlukta hissettim. Taşınıyordum. Beni kucaklamıştı. "Hey indir beni." dedim halsiz bir şekilde.
"Sen kaşındın." dedi ve beni yere bıraktı. Evet bildiğin yere bıraktı. Belim ve kalçam yere çok sert çarptığından ağzımdan bir inilti çıktı.
Kendimi zar zor yerden kaldırdığımda beyefendinin yoluna çoktan devam ettiğini gördüm. Hiç bişi umrunda değildi. Birde koruyucum olacak. Kendisi bana zarar veriyordu. Hemen harekete geçtim. Koşar adımlarla gittiğimden kısa sürede yanına vardım. Bir evin önüne gelince durdu. Cebindeki bir şeyleri yokladı. Ve sonunda bulduğu anahtarıyla kapıyı açtı. "Neresi burası ?" diye sorduğumda içeri girdi ve eliyle beni içeri davet ederek "Kalacak yerimiz." dedi.
Neden bilmiyorum ama heycanlanmıştım. Herşeyi unutmuştum sanki. Ev o kadar güzel dizilmişti ki . Bana her şeyi unutturmuştu. Karşımda bembeyaz spor koltuk takımı ve onun arkasından boydan boya cam vardı. Bahçeye bakıyordu. Bahçede birde salıncak vardı. Tıpkı yazlığımızda olduğu gibi. Salondayken aslında bahçe de gibi hissediyordu insan kendini. Ev baya genişti. Daha çok keşfetmek için evde gezinmeye başladım.
"Sana eşlik etmemi ister misin ? " diye sorunca ilkin şaşırdım ne ara kibarlaşmıştı bu.
"Tabii " dedim hemen arkasından. Gülümsedi. Dudaklarının hemen ilerisinde beliren gamzeleri daha bir belirgin oldu. Şimdi ilk defa ona bu kadar dikkatli bakıyordum. Çok ama çok yakışıklıydı. Uzun boyluydu ve oldukça düzgün bir fiziği vardı. Siyah ama çok koyu olmayan saçları ve beyaz denebilecek bir teni vardı. Ve bal rengi gözleri. Dudakları ise oldukça öpülesi duruyordu.
"Beni izlemeye bir son verirsen eğer sana evi gezdirebilirim." al işte yine o eski kaba haline geri dönmüştü.
"Seni izlemiyordum." diye inkar ettim.
"Hadi ama prenses izlendiğimi farkına varabilecek yaştayım."
Hiç birşey dememe izin vermeden (gerçi diyecek bir şeyimde yoktu ) yürümeye başladı. Bir kapının önünde durdu ve "Burası senin odan" dedi. İçimde bir mutluluk filizlenmeye başladı ama içimdeki karartı daha baskın çıktı ve onu yok etti. Eski odam gibi olabilirmiydi ki. 20 yıllık odam gibi. Her bir yeri anıyla dolu olan odam gibi.
Kapıyı açınca hayretten gözlerim kocaman açıldı. Aynı zamanda dolmaya başladılar. Evet tam bir duygu karmaşası yaşıyordum. Karşımdaki oda çok güzel bir şekilde dizilmişti. Mavi tonlarıyla kaplanmıştı en sevdiğim renk.
"Burası çok ama çok güzel."
"Evet öyle. Şimdi bir duş al ve üstünü değiştir. Berbat görünüyorsun." dedi. Hayır yani her seferinde bütün güzel anları bozmayı nasıl beceriyordu.
Suratımı astım ve bende ellerimi çapraz yapıp göğsümde birleştirdim. "Sanki sen benden farklı görünüyorsun." dedim öfkeyle.
" En azından üstümde hala pijamam yok ve saçlarım saçma bir şekilde değil."
"Bu kadar pislik olmayı nasıl başarıyorsun." dedim ve hızla odamın sınırları içine girip kapıyı sertçe kapattım. Sonra aynanın karşısına geçip kendimi incelemeye başladım. Tam anlamıyla iğrenç gözüküyordum. Kendimden daha fazla tiksinmemek için hemen banyoya geçtim. Aynaya bakmamaya özen göstererek üstümü çıkardım ve ılık suyun altına girdim. Yaklaşık yarım saat sonra rahatlamış bir şekilde duştan çıktım. Dolabın kapağını açtım ve yine şaşkınlıktan gözlerim kocaman açıldı. Hepsi benim bedenime uygun oldukça şirin şeylerdi. Üzerime diz kapaklarımın biraz üstünde duran bir elbise geçirdim. Altına da yerde duran babetlerden birini geçirdim. Saçlarımı kuruttum ve taradım. Düz olduklarından şekillendirmeme gerek kalmamıştı. Gerçi şekillendirmek istesem de bunu yapamazdım. Burada maşa veya benzeri bişiler yoktu. Yinede çok güzel bir yerdi. Bana iyi geliyordu.
"Yemek hazır. Açlıktan ölmek istemiyorsan aşağı in !!" diye bağıran koruyucumu duyduğumda nefesim kesildi. Ölmek. Babam. Öldü. Artık yok. Gözlerim doldu dizlerimin bağı çözüldü. Olduğum yere çöktüm. Gözlerimi kapadığımda babamın yüzü gözümün önüne geldi. Hemen geri açtım. Kendimi o kadar güçsüz hissediyordum ki.
...
Mutfağa girdiğimde yanan gözlerimle etrafımı incelemeye başladım. Oldukça şirin bir mutfaktı. Gözlerim koruyucumu bulduğunda oda bana bakıyordu. Gözleri parlıyordu ve ağzı da açık kalmıştı. Etkilenmiş miydi ? Benden gerçekten etkilenmiş olabilir miydi ? Saçmalama Ömür .
"Bana öyle bakmaya daha ne kadar devam edeceksin ??" dedim masaya yaklaşırken.
"Nasıl bakmaya ?" dedi tek kaşını kaldırarak.
"Boşver unut gitsin. Yemekte ne var ?"
"Sucuklu yumurta."
"Ne kadar yetenekli bir aşçısın "
"Senden yetenekli olduğum kesin."
"Nerden biliyorsun ?" dedim meydan okuyarak.
"Akşama yenilecek bir şeyler yap ve kendini kanıtla" dedi tam gözlerimin içine bakarak.
"Sana bugüne kadar yediğin en güzel yemeği yapacağım." dedim sırtımı dikleştirerek.
"Heyecanla bekliyorum prenses " dedi ve masadan kırmızı bir elma aldı. Yanımdan geçerken havalı bir şekilde havaya atıp eliyle tuttu. Bu hareketi karşısında gözlerimi devirdim ve masaya oturdum.
Tabaktadaki sucuklu yumurtayı bitirdikten sonra ne yapabileceğimi düşündüm.. Akşama ne yapabilirdim. Evet buldum. Fırında patates ve köfte yapacaktım. Yapabileceğim ana yemek sadece buydu. Benim ilgi alanım tatlılardı ve tatlı olarakta kocaman bir çikolatalı pasta yapacaktım.
Önce malzemeler var mı diye dolapları karıştırdım. Ve evet gerekli olan bütün malzemeler vardı . Hatta daha fazlası vardı.
Evet hadi bakalım Ömür. Şu kendini beğenen koruyucuyu şaşırtma zamanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucum
Teen FictionBabasının hatası yüzünden hayatı altüst olan bir genç kız . Babasının onu emanet ettiği bir koruyucu. Peşlerinde olan kötü adamlara izlerini kaybettirmeye çalışıyorlar. Ha birde birbirlerine uyum sağlamaya . Onların hayat maceraları bazen komik baz...