Dün olaylar planladığım gibi gitmediği için bölümü yayınlayamadım özür dilerim. Colin in ağzından. İyi okumalarr!
Medya : COLİN
#Bölüm 12 #
Dizimde duran başını kaldırdım ve dizimin yerine geçecek bir yastık koydum. Uyumaya devam etti. Farkında olmadan 10 dakikadır onu izliyordum. Ve artık ne yapacağıma karar vermiştim. Ona bir ev tutacak ve hayatını düzene sokacaktım. Sonrada eski pislik hayatıma geri dönecektim. Tıpkı anlaşmadaki gibi olacaktı herşey.
Dün onu kırmak zorunda kalmıştım. Çünkü onu ne kadar sevsemde birşey değişmezdi biz 'biz' olamazdık. O çok saf ve pembe bir yaşam sürüyordu. Bense pislik içinde yüzen ve siyahın en koyu tonu olan bir hayat sürüyordum. Para kazanmak için yasa dışı işler yapıyordum. Bunları bilse benimle olmak istemezdi zaten. En iyisi bu işi hemen halletmek ve tekrar eski hayatıma dönmek.
Dışarı çıktım. Kahvaltı için birkaç birşey aldım. Eve dönerken çiçek satan bir kadın yoluma çıktı.
"Vereyim şu güzel abime bir çiçek. Götürsün sevdiceğine."
"Benim bir sevdiceğim falan yok." dedim ve yürümeye başladım. Yanımda yürümeye başladı. Cebinden bir iki taş çıkardı ve yere attı. Ne yapıyor bu diye dönüp baktım. Bir süre taşlara baktıktan sonra.
"Taşlarım öyle demiyor ama be abim. Çok aşıksın sen. O da öyle."
"Aşık falan değilim ben. Olamamda. Bırak peşimi."
"Bu kadar sinirlendiğine göre var birileri. Al hadi şu gülleri." dedi bir demet uzatarak.
"İyi bırak artık peşimi." dedim ve demeti alıp biraz para verdim. Yoluma son hız devam etmeye başladım.
Eve geldim. Gül demetini masaya bıraktım ve işe koyuldum. Bugün değişik birşey yapmak için internetten omlet tariflerine baktım. Omlet yapıp patetes kızarttım.
Hala kanepede uyuyordu Ömür. Kahvaltılıklarıda masaya koydum. Tam oturup kahvaltımı yapmaya başlayacaktım ki telefonum çaldı. Odamda olan telefona koşar adımlarla gittim. Arayan Umut'tu.
"Alo. "
"Efendim Umut."
"Abi hani bir ev arıyordun ya. Uygun ve sakin bir yerde."
"Evet."
"Öyle bir ev var elimizde. Kınalı adada. Fiyatıda uygun."
"Tamam alıyorum."
"Bakmadan görmeden ? "
"Evet. Bir sorun mu var ? "
"Hayır. Hayır tabiki. Adresi ben sana mesaj atayım. Anahtarıda gel benden al."
"Tamam öğleden sonra gelirim. Görüşürüz." diyip telefonu kapattım. Evet evide bulmuştum. Şimdi tek iş kalıyor. Bir iş bulmalıydım kıza.
Üstümdeki tişörtü değiştirdim. Daha iyisiyle değiştirmek için dolaba yöneldim. Neden değiştiriyordum ki tişörtü ? Sevgilisine süslenen kızlar gibi olmuştum. Kapı sesi duyuldu. Ömür uyanmıştı demekki. Kıkırdıyordu kendi kendine .Elimdeki tişörtle kapıya yöneldim. Kapıyı açıp neşesinin sebebini sordum. Onun geçiştirmesini dinlerken üstüme tişörtümü geçirdim. Ona baktığımda tam karşımda kızarmış bir şekilde yere baktığını gördüm. Kızlar neden hep kızarırdı ki ?
Ona bir süprizimin olduğunu söyledim. Söylediğim an pişman oldum. Bunları daha çok sevgililer birbirlerine söylerdi.
Mutfağa beraber girdiğimizde şaşkın yüzünü izlemeye başladım. Bebeksi yüzündeki parlayan iri gözlerini kocaman açmıştı. Farkında olmadan yüzümde oluşan gülüşü kaybetmek amacıyla gözlerimi ondan ayırıp masaya baktım. Lanet olsun. Gülleri masada unutmuşum. Masa aynen sevgiliye hazırlanmış gibi duruyordu. Artık olan oldu diyip o otururken sandelyesini arkadan ittirdim. Oturduğumuzda ona bunun bu evde son kahvaltımız olduğu için böyle olduğunu söyleyerek durumu kıvırmaya çalıştım. Soru soracakken onu susturdum. Kahvaltının sonunda ona herşeyi anlatacağımı söyledim.
Güzelce kahvaltımızı yaptık. Bitince ona herşeyi anlattım. Anlaşmayı ve evi anlattım ona. Gözleri dolmuş olabilirmiydi ? Muhtemelen sevinçtendir benim gibi bir pislikten kurtulacağı için seviniyordur. Sürekli gülüyordu zaten. Ona yukarı çıkıp hazırlanmasını söyledim.O çıktıktan sonra kahvaltılıkları hızlıca dolaba yerleştirdim geride kalanları bıraktım öylece evi hizmetlisi gelince hallederdi.
Pelin 3 haftalığına tatile gitmişti. Yedek anahtarlarını bana bırakmıştı. Sonra Ömür le olan işim başladı. Yolda Pelin'e o yokken burda kalmamızın sorun olup olmayacağını sordum. Sorun olmayacağını söyleyince yolda bir mağzada durdum kasadan aldığım paralarla ona birkaç kıyafet aldım. Zaten babası bana önceden yeni evi için para vermişti. Ama bunlarıda almasaydım boşa gidecekti. İyikide almışım. Kalan paraylada birkaç kitap ve makyaj malzemesi aldım. O bu zamanlar içerisinde uyuyordu. Yada bayılmıştı.
Eve vardığımızda hala kendinde olmadığı için eve çıktım ve ev sahibinin bütün kıyafetlerini ve kişisel malzemelerini kutulara tıkıp bodruma taşıdım. Yeni aldığım kıyafetleri ve kendi odasından aldığım eski eşyalarını yerleştirdim. Sonrada onu uyandırmaya çalışmıştım. Odasına geldiğinde şaşırmıştı.
Geçmişi düşünmeyi bırakıp odama çıktım. Birkaç tişörtümü ve pantolonlarımı küçük bir spor çantaya tıktım.
"Ben hazırımm ! " diye bağıran Ömür ü duyunca karşılık verip odadan çıktım. O gün o babasıyla vedalaşırken benim odasındaki eşyalarını tıktığım iki pembe bavuluyla salonda duruyordu. Sanki tatile gidecekmiş gibi giyinmişti. Elimde olmadan yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Bunu farketmiş olmalıydı ki "Ne ?" diye sordu. "Hiç." dediğimde sinirle arkasını dönüp kapıya yöneldi. Bazen çocuk gibi davranıyordu.
O kapıyı açacakken bende merdivenlerden indim. Kapıyı açarken biri zile bastı. Zaten kapıyı açmıştı. Yüzündeki donuk ifade yüzünden kapıda kimin olduğunu merak ettim. Kapıdakini görebileceğim bir yere geçtim. Kapıda bize bakan iki polisle gözgöze geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucum
Teen FictionBabasının hatası yüzünden hayatı altüst olan bir genç kız . Babasının onu emanet ettiği bir koruyucu. Peşlerinde olan kötü adamlara izlerini kaybettirmeye çalışıyorlar. Ha birde birbirlerine uyum sağlamaya . Onların hayat maceraları bazen komik baz...