# Bölüm 13 #

4.1K 209 3
                                    

Medya: UMUT

# Bölüm 13 #

"Evet siz Colin Hill korkarım benimle gelmelisiniz." dedi kısa boylu yabancı özentisi polis.

Colin hiç bişi demeden öylece duruyordu. Ne gergindi ne de rahat. Değişikti. O birşey demediği için ben konuşmaya başladım.

"Ama onu neden götürüyorsunuz. Bir açıklama borçlusunuz." Kelepçeleri Colin in bileklerine taktığında yüreğim sıkıştı. Gözlerim doldu. O ise hiç birşey yapmıyordu. Öylece duruyordu. Belki birşeyler düşünüyordu. Onu çözmek çok ama çok zordu.

"Lütfen. Onu öylece alamazsınız birşey söyleyin. Lütfen. Lütfen. Almayın onu benden." Ellerimle polisi itmeye çalışıyordum. Sanki itersem onu benden alamayacaklar gibi geliyordu. Biliyorum saçma ama öyle geliyordu işte. Colin bana bakıyordu. Ben ise karşısında onu götürmesinler diye yalvarıyordum. Polisi itmeyi bırakıp arkamı dönüp Colin e baktım.

"Neden birşey söylemiyorsun ha ? Neden ? Konuşsana bakma bana öyle." diye bağırdım.

"Mmm. Şey.. " dedi polislere bakarak. "Sevgilim hamilede. Bir sinir krizi geçiriyor. İzin verin onla biraz konuşayım." yabancı özentisi iki polise yabancı gibi konuşunca dikkatlerini çekti ve baştan beri konuşmayan iki aptal kafalarını sallayarak izin verdiler.

Onlardan bir iki adım uzaklaştık ve tam gözlerime bakarak " Bak ben kendi başımın çaresine bakarım tamam mı ? Şimdi cebimden telefonumu al. Ve son arayan numarayı ara. " İki aptal yanımıza gelip Colin in kollarına girdiler ve götürmeye çalıştılar. "Unutma 23 05 !" diye bağırdı giderken. Peşlerinden gitmeye başladım. "Gelme ! " dedi otoriter bir sesle. "Sadece dediklerimi yap. Tamam mı ?" Ah tanrım. Ona hayır demek imkansızdı. Sesi o kadar otoriter ve güçlü çıkmıştıki sadece onaylar bir biçimde başımı sallayabildim.

Kapıya vardıklarında "23 05 de ne?" diye bağırdım.

"Biraz düşün prenses." dedi göz kırparak. Hadi ama şifre çözecek durumda değildim. Onu daha fazla öyle görmemek için gözüm kapalı bir şekilde kapıyı kapattım. Koltuğa oturdum ve telefon ekranını açtım. Şifre mi ? Evet şifre. Ekrandaki tuşlardan sırayla 2-3-0 ve 5'e bastım. Tuş kilidi açıldı. Amma zekiydim.

Son arayana baktım. Umut. Hiç düşünmeden aradım.

Telefonu açan erkek sesi "Selam." dedi. Birşeylerle uğraşıyor gibi bir gürültü geliyordu arkadan.

"Mm. Meraba ben şey ben Ömür." dedim neredeyse kekeleyerek.

"Ömür." dedi ciddi bir tonla. "Colin'in telefonuyla ne yapıyorsun ?"

"Şey.. Şimdi şey oldu .." cümleyi toparlayamadım. Dolan gözlerim de işimi kolaylaştırmıyordu. Sanırım ağlıyordum. Telefonun diğer tarafından durumumu anlamış olacak ki "Ömür ? Beni duyuyor musun ? Sakin ol ve bana nerde olduğunu söyle. Yanına geleyim konuşalım. Olur mu ?"

"Nerde olduğumu bilmiyorum ki." farkında olmadan bağırıyordum sanırım.

"Tamam o zaman şöyle yapıyoruz. Colin'in telefonundan whatsapp'a giriyosun. Benle konumunu paylaşıyorsun tamam mı ? " sesim çıkmıyordu. Eğer ağzımı açsaydım çok cırtlak bir ses çıkacağını biliyordum. Bu yüzden sanki beni görüyormuşcasına kafamı sallıyordum.

"Tamam o zaman kapatıyorum şimdi sende konumunu paylaş."

"Peki." diye cırladım. Telefonu karşı taraf kapattı. Direk whatsapp ' a girdim. Umut'u buldum ve konumu paylaştım. Meğerse çok şehir dışında değilmişiz tamam İstanbul sınırları içerisinde değiliz ama çokta şehir dışı sayılmazdı. İstanbul'un merkezinden 2-3 saatte gelebilirdi.

Anında cevap geldi "Hemen geliyorum. 3 saate ordayım."

"Peki." diye cevap yazdım. Ardından telefonu masaya fırlatırcasına koydum . Ağzıma gelen acı tatla tırnaklarımı yediğimi anladım. İleri geri sallanıp tırnaklarımı yiyordum. Kesinlikle deliler gibi davranıyordum.

Kendimi silkerek ayağa kalktım. "Kendine gel Ömür." diye kendime emir verdikten sonra mutfağa doğru yöneldim. Kendime sütlü bir kahve yaptım. Sonrada olanları düşünmemek için bir dvd seçmeye koyuldum. One day ' i seçip izlemeye başladım. Kendimi olabildiğince düşünmemeye zorluyordum.

Dex'in bebeğine baktığı sahne çok tatlıydı. Onu susturamaması falan. Erkeklerin kucağına bebek ne kadarda yakışıyordu. Colin' e de yakışırdı aslında. Ne kadar öküz olsada babalık ona ayrı bir sempati katardı kesin. Anne çok şanslı.

Konuyu nasıl Colin ' e getirdim. Kimin umrunda diye düşünerek omuz silktim. Kendi düşüncelerime omuz silkiyordum. Yalnızlık bana iyi gelmiyordu. Acaba şuan ne yapıyordur ? En yakın karakoldaki o karanlık odalardan birinde midir ? Ceza alır mı ? Hapis mi yatacak ?

İnsanın bu kadar sorusunun olması ve hiç bir cevabının olmaması kadar berbat bir durum olmadığını anladım o an. Hiç durmamalıydım burda , peşinden gitmeliydim.

Aklımdaki birsürü keşkeler ve sorularla uğraşırken birde baktım ki Em ve Dex ayrılıyorlar. Ekran gitgide karardı ve filmin sonu geldi. Filmin yarısından sonra kopmuştum. Filminde bitmesiyle evi bir sessizlik kapladı.

Kapının çalınmasıyla olduğum yerde sıçradım. Sonrada Umut'un geleceğini hatırlayıp sakinleştim. Kapıyı açtım. Karşımda gözlüklü, uzun boylu ve kumral sayılabilen saçlarıyla sempatik ve tatlı bir oğlan duruyordu. Bizim yaşlarımızda olsa gerek diye düşündükten sonra "Selam. İçeri gelsene" dedim elimle içeriyi göstererek.

İçeri geçerken biryandanda "Selam." dedi. Koltuğa oturduğunda "Şimdi bana ne olduğunu anlatır mısın ? " dedi nazikçe.

"Tamam başlıyorum. Ben Ömür. Babam kuma-"

"Oraları biliyorum."

İlk önce şaşırsamda devam ettim. "Peki. Birkaç gece önce eve girmeye çalışan biriyle Colin kavga etmiş. Ve adam öldü. Ceseti beraber taşımamızı istedi. Uçurumdan atacakmışız. İlk başta kabul etmedim tabiiki......

Ve sonra seni aradım işte hepsi bu." diyerek sözlerimi bitirdim. Bir kaç saniye durdum  "Artık tek başımayım. Beni bulacaklar. Kullanacaklar."  Farkında olmadan sesimi yükseltmiştim ve teleşlanmaya başlamıştım. Ellerim saçlarımın arasındaydı ve sürekli konuşuyordum. "Beni bulsunlar istemiyorum. Ben .. ben onların istediklerini yapamam ki. Nasıl yapa-"

Beni durduran şey elimi tutan Umut oldu.  Elimi kibarca avucunun içine aldı. diğer eliylede üstünü kapattı. "Bak bana yalnız değilsin. Sana birşey yapamayacaklar tamam mı? Seni bulamayacaklar. Tamam mı?"

O kadar kibardı ki karşısında erimiş olabilirdim. Usulca "Tamam." dediğimde elimi daha sıkı kavradı. Birdaha bırakmayacak gibi.

KoruyucumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin