# Final ( Part -2 ) #

4.4K 195 37
                                    

" Biliyordum. "

Ben ona doğru yaklaşırken o da bana yüzünü döndü. Ama karanlık ve başının öne eğikliğinden yüzünü göremiyordum. Ona doğru yaklaşıp "Geleceğini biliyordum ! " dedim. O güzel yüzünün olması gereken yerde olan kocaman karanlığa bir son vermek adına siyah şapkasını çıkartıp yere attım. Ellerimi yanaklarına koyup yüzünü kendime çevirdim.

"Koruyucu." O söylemeyi özlediğim kelime sonunda ağzımdan kaçıp gitmiş havada asılı kalmıştı.

Seslenişimin ardından gözlerini gözlerime kilitledi. Bana uzun gelen bir süre ciddiyetle yüzümü inceledikten sonra yüzüne hafif bir gülümseme yerleşti.
"Prenses ! "

"İşte en çok ta bunu özlemişim !! " diyip boynuna atladım. Ne kadar sarılsamda içimdeki özlem bitmeyecek gibi.

Bana karşılık vermeyince biran geri çıkmayı düşündüm ama sonra vazgeçtim. Dudaklarımın altında olan kulağına " Olsun sen sarılmasanda seni bırakmayacağım. Ben seni seviyorum. Kaç gecedir seni düşünüyorum biliyor musun ? Sen sarılmasanda ben sarılacağım." diye fısıldadım. Gözümden bir damla yaş düşüp onun omzunu ıslattı. Ben onun kokusunu içime çekerken kolları belimi sardı. İçimde uçuşan kelebekler artık karnımı yarıp dışarı çıkmıştı. Sonra da kulağıma "Seni seviyorum." diye fısıldadı. O iki kelimenin verdiği inanılmaz mutlulukla daha da sıkı sarıldım ona. Ona doymak imkansızdı.

En sonunda onu bıraktığımda yüzüne baktım. O kadar özlemiştim ki onu. Ben onun yüzünü incelerken usulca elimi tuttu. Elimi tutan ellerine bakarken "Yani şimdi biz , biz sevgili miyiz ? " diye sordum. Hala gülümseyerek yüzüme bakarken "Sanırım." dedi. Onun böyle demesiyle omzuna vurmam bir oldu. Elimi tutup dudaklarına götürdü ve yumuşacık bir öpücük kondurdu. Sonra da " Ömür boyu sevgilim olur musun ? " dedi. Konuşmak bir insana bu kadar mı yakışır. Onun ağzından "sevgilim"i sonsuza kadar dinleyebilirim.

Gözümü ellerinden ayırıp yüzüne baktım. Kirli sakalları ona ayrı bir hava katmış yüz hatlarını iyice ortaya çıkarmıştı. Sanki her hücresi ben mükemmelim diye bağırıyor. Bu çığlıkları bastırmak çok zor.

"Bir cevap verecek misin artık ?"

"Ben senin ömrün olmaya hazırım koruyucu." dedim ve parmak uçlarımda yükselip dudaklarına bir buse kondurdum. Aylardan sonra ilk kez bu kadar mutlu hissediyordum kendimi. İlk kez gerçekten gülümsüyordum.

"Şimdi senle bir yere gitmeliyiz." diye ekledim öpücüğün hemen ardından.

Elini belime koyup beni kendine çekti. "Yatak odası olan biryeri tercih ederim."

Kaşlarımı çatıp "Hangi ara bu kadar sapık oldun ? " diyip onu kendimden uzaklaştırdım ve elini tutup sürüklemeye başladım.

Zile basmamla kapının açılması bir oldu.
"Bizi kapıda mı bekliyordun Yağmur ?" dedim Colin' in yanımda olmasının verdiği özgüvenle sırıtarak Yağmur'a bakarken. Yağmur hayretle bir bana bir Colin 'e birde ellerimize bakıyordu.

Colin sadece benim duyabileceğim bir fısıltıyla " Neler oluyor burda ?" diyip elini saçlarının arasında gezdirdi. Bu hareketi karşısında eriyip gitmemek için gözlerimi başka tarafa çevirdim. Ardından da " Ee bizi içeri davet etmiyecek misin Yağmurcum ? " dedim.

• • •

Yemek benim için oldukça eğlenceli geçti. Benim daireme giderken " Neden bana karşı hep dengesiz davrandın ? " diye sordum bir anda. Bu tatsız konu elbet açılmalıydı.

"Bu konulara hiç girmesek." dedi gözlerini gözlerime mahsum bir şekilde kilitlerken.

"Böyle bakmasan da konuşsan." Sonuçta ona hala kızgındım beni çok kırmıştı. Hemde birkaç kere.

"Bak hapishane de insanın düşüneceği çok zamanı oluyor. Ben düşündüm ve düşündükçe imkansıza sürüklendim. Sen o kadar temizsinki , ben o kadar kirli. Benim yaşadığım dünyayla senin dünyan apayrı. İşte bu yüzden hep seni kırdım. Seni sevmiyormuş gibi davranmak , şimdiye dek yaptığım en zor şeydi." Onu dinledikçe söyledikleri hem haklı hemde saçma geliyordu.

"Şimdi fikrini ne değiştirdi ? " Hala sert bir ses tonu kullanıyordum.

Bana döndü ve iki eliyle ellerimi tuttu "Sen. Çıktığım gün seni görme isteğiyle yanıp tutuşurken buldum kendimi. Bu ellerini tutmak için neler yapabileceğimi o gün anladım." Bir eliyle tuttuğu elimi bıraktı ve gözümün önüne düşen saçlarımı geriye itti. Gözümü gözünden bir saniye bile ayırmadım. Daha doğrusu ayıramadım. Gözlerinin içinde kaybolma isteğim bütün hücrelerimi ele geçirmişken ben sadece onlara bakabiliyordum. Ne yaparsam yapayım doyamıyordum ona. "Bu gözleri bir kere bile olsa tekrar görebilmek için neler yapabileceğimi anladım. Seni sevdiğimi anladım." diye sözlerini bitirdiğinde bir damla gözyaşım çoktan akıp gitmişti.

Birşey söylemek için kendimi zorladım ama birşey diyemedim. Onun yerine ona yaklaşıp onu öpmeye başladım. Nefes almak için durduğumuzda dudakları dudaklarıma hala yakınken fısıldadım. "Seni seviyorum. Sanırım ilk andan beri. "

Gözlerim kapalıyken bile gülümsemesini dudaklarıma değen dudak kıvrımlarından hissediyordum.

Sanırım gerçek mutluluk O'ydu. O ve ben.

KoruyucumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin