3. Görüşme
Bir Colin'li rüyadan daha uyanışımda bugün görüşme günü olduğunu hatırladım. Aptal kalbim hızlanmaya başladı. Beni oyuncağı gibi gören adam için. Aptal.
• • •
"Çok ama çok heycanlıyım sanki evlenme teklifi bana yapılacak." dedim iki kişilik kahvaltı masamızda Umut'un karşısında kahvemi yudumlarken.
"Bende çok heycanlayım yani ilk defa böyle birşey yapacağım." dedi ekmeğine tereyağı sürerken.
"Hemen bana haber ver olur mu? Kesin evet diyecek. "
"Umarım.Yani filmlerde hep evet diyorlar." dedi gözlerini bana dikerek. Biraz tuhaf bakıyordu.
"Neden öyle bakıyorsun ?" dedim sonunda.
"Süslenmişsin." dedi bir parça daha ekmek kopararak.
"Hay-" ır'ı söylememe fırsat vermeden tekrar konuşmaya başladı.
"Bugün görüş günü var. Söylesene küçük ondan hoşlanıyor musun ?"
"Ben senin küçüğün falan değilim." dedim sorusunu geçiştirmeye çalışarak.
"Konuyu değiştirmeye çalışma. Seviyor musun Colin'i? "
Bunun cevabını ben bile bilmezken sana nasıl açıklayabilirim ki. Her gece rüyamda onu gördüğümü . Sabah onla uyandığımı. Ama her seferinde beni kullandığı zamanı hatırladığım için öfkeyle yataktan kalktığımı. Ondan çok kendime kızdığımı. Böyle aptal bir hatayı nasıl yaptığıma inanamadığımı. Farkında olmadan onun için hazırlandığımı. Onu unutamadığımı. Sesinin beni farklı dünyalara götürdüğünü.
"Sen aşık olmuşsun kızım." diyen Umut'un neşeli sesi düşüncelerimi böldü.
"Saçmalama Umut. "
"Asıl sen saçmalama kızım deminden beri saydıklarından sonra beni aşık olmadığına inandıramazsın. "
Dediklerinden anlam çıkaramadan öylece baktım yüzüne sonra birden jeton düştü. "Demin sesli mi düşündüm ben?" diyince gülümseyerek başını salladı.
"Colin'e söylemek yok tamam mı ? Aramızda kalacak Umut anlıyor musun ? Söylemek yok."
"Tamam tamam heyecan yapma. Sanki devlet sırrı. Hem oda anlamıştır zaten."
"Ne ?! Anlamış mıdır cidden ?"
"Bilmem. Neyse ben geç kalıyorum. Yağmur'u bekletmeyeyim." dedi ve son lokmasınıda ağzına attıktan sonra aceleyle ayağa kalktı. Araba anahtarı ve telefonunu alıp kapıya doğru gitti.
"Bekle bende geliyorum." diye arkasından bağırdım. Kapıya vardığımda daha yeni ayakkabılarını giyiyordu. Bende hemen bir babet geçirdim ayağıma ve çıktım. Herzaman ayrıldığımız gibi ayrıldık yine. Umut'un zıt yönüne yürürken düşüncelerimle başbaşa kaldım.
• • •
"Burdan çıkmama az kaldı." dedi karşımda rahat bir pozisyonda oturmuş bana bakıyordu.
"Banada bir söyleseydin ne zaman çıkacağını seni almaya gelirdim. Gerçi Umut'a da söylememişsin."
"Kimseye söylemedim. Artık iş süremiz dolduğuna göre bi-" O iki kelimeyi duymak bana yetmişti. Kan beynime
hücum etti.
"Doğru iş süresi dimi ? Bitti çoktan." dedim ve ayaklandım. Daha süre dolmamıştı ama iş süremiz bittiğine göre gitmeliydim dimi. Beni sadece işi olarak görüyordu. Belkide onun için bir baş belasıydım. Bu yüzden buraya ayda bir gelmemi istiyordu. 'Senin için birdaha yaparım'lar da yalandı belki.
"Öyle demek istemedim Ömür." dedi ben kalkmaya çalışırken. Böyle bir tepki vermemi beklemediği ortadaydı. Beni durdurmak için elimden yakaladı. Pardon elimden tuttu. Elimi tutuyordu. Sesiyle bile zar zor elimde tuttuğum iradem elinin elime değmesiyle tasını tarağını toplayıp gitti.
Gözleriyle oturmamı ima edince evcil bir köpek gibi onun dediğini yaptım. Aptal ben.
Eli hala elimdeydi. Bu bile orada kalmama yeterdi aslında.
"Gitme." dedi birden duygusala bağlayan o etkileyici sesiyle. Bir yere gittiğim yok. demek isterdim. Ama demiyecektim bu sefer tuzağa düşmeyecektim.
"Bırakır mısın? İş süremiz bitti çoktan. Burda ne işim var ki benim." dedim tuttuğu elimi çekerken.
Elimi ondan kurtardığımda ayağı kalktım ve çantamı alıp omzuma taktım. Bu süre boyunca beni izledi. Ona son birkez baktığımda ağzı açık bir şey söylemeye hazır gibiydi. Kalktım ve kapıda bekleyen görevliye doğru yürüdüm. Hala beni izliyordu. Bunu hissediyordum. Elimi çelik kapının koluma attım.
"Senden hoşlanıyorum." dedi arkamdan. O an basıp gitmeyi çok isterdim. Ama yapamadım. Arkamı dönüp ona baktığımda ayağa kalkmış bana bakıyordu. Bende ona baktığımda gözgöze geldik.
"Yani sanırım." diye tamamladı demin havada asılı kalan 'Senden hoşlanıyorum.' cümlesini. Demin zar zor tuttuğum gözyaşlarım artık akıyordu. Sesimi bulduğum zaman hiddetle bağırdım.
"Yine yaptın işte. Beni öptüğün zamanda böyle yapmıştın. Beni hayal kırıklığına uğratmak sana zevk mi veriyor ? Hı ? O gün de böyle ağlamıştım bak." dedim yüzümü göstererek. Duramıyordum. Bağırdıkça bağırıyordum. Bana yaklaşan görevliyi farkedince. "Lütfen. Birkaç birşey daha söyleyip gideceğim. Birdahada gelmeyeceğim zaten." dedim alçak tonda.
Sonra sesimi biraz daha yükselttim ve Colin'e bakarak. "Senden hoşlanmıştım. Hatta belkide sana aşığım. O günde öyleydim." dedim ve arkama bile bakmadan çıktım odadan. Arkamdan görevlinin kapıyı kapattığını duydum. Artık beni göremezdi. Güçlü gözükmeme gerek yoktu. Olduğum yere çöktüm.
Kalbim ağrıyordu. Birileri onu parçalamıştı.
Selamm canlar. Uzun bir aradan sonra yeniden karşınızdayım. Şuan tatildeyim ve burda internet ve zaman bulmak gerçekten zor. Bu yüzden bölümler biraz gecikebilir. Anlayışınız için şimdiden teşekkürler.
Bu geç gelen bölümü yorumsuz ve oysuz bırakmayın lütfen. Bu arada bir sonraki bölüm olaylar biraz değişecek. Ha bide finale yaklaşıyoruz. En fazla 5-6 bölüm sonra final olur.
Sizi seviyorum ♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucum
Teen FictionBabasının hatası yüzünden hayatı altüst olan bir genç kız . Babasının onu emanet ettiği bir koruyucu. Peşlerinde olan kötü adamlara izlerini kaybettirmeye çalışıyorlar. Ha birde birbirlerine uyum sağlamaya . Onların hayat maceraları bazen komik baz...