# Bölüm 14 #

3.9K 198 5
                                    

1. Görüşme

"Umut beni bırakmana gerek yok gerçekten" kahvaltımız bitmişti. Colin'in ziyaret gününe beni arabayla götürmek isteyen Umut'u vazgeçirmeye çalışıyordum.

"Gidebileceğine emin misin ?" gözlük camlarının arkasından bana endişeli bir bakış attı. Yanına gittim ellerini elime aldım. Tıpkı o gün onun bana yaptığı gibi. Bu bana güven vermişti. Belki onada güven verirdi.

"Bak bana birşey olmayacak tamam mı? Çok uzun zaman oldu. Benden umudu kesmişlerdir artık. Hem bir aydır neredeyse hiç dışarı çıkmıyorum. Çıktığım zamanlada senle çıkıyorum." dedim ve ardından gözlerimi devirdim. Bana hala ikna olmamış gibi bakınca dahada yaklaştım ve iki elimle yanaklarını kavradım.

"Bak biraz yalnız başıma yürümek istiyorum. Söz veriyorum birşey olmayacak. " dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum. Onda kaldığım bir ay boyunca oldukça yakınlaşmıştık. Ama dostça. Gerçekten. Zaten Umut'un bir sevgilisi var. Ama olmasada farketmezdi. Tamam belki tatlı biri olabilir ama ona o gözle hayatta bakmam.

"Tamam." diyerek düşüncelerimi böldü. Onay aldığımda ellerimi çırptım ve hemen sandalyenin arkasına astığım çapraz çantamı omuzuma attım.

"İşim bitince ararım." dedim kapıyı arkamdan kapatırken son baktığımda yüzünde çarpık gülümseme vardı.

Sokağa inince güzel havayı içime çektim ve yürümeye başladım. Polislerin onu aldığı günden beri onu görmemiştim. Bir ay olmuştu. O gün Umut benide alıp kendi evine götürmüştü. Nişantaşı'nda oldukça güzel bir dairesi vardı. Bir aydır yanında kalıyordum. Colin mahkeme zamanlarında gelmemi istememişti. Mafyalar beni görebilirdi. Sonuçta adamlarından birini öldürmüştü. Benimle alakalı olduğu kesindi onların gözünde.

Umut'a ancak bir ay sonra gelmemin dikkat çekmeyeceğini söylemiş. Bu yüzden bir ay boyunca bekledim. Yüzünü unuttum neredeyse.

Onu tekrar göreceğimin verdiği heyecanla yürümeye başladım. Hapishane nin kapısının önüne gelince derin bir nefes alıp içeriye adım attım.

                        *   *   *

Görüşme yapacağımız masada oturup beklerken sıkıntıdan tırnaklarımı incelemeye başlamıştım. Uzun süre bakımsızlığa rağmen oldukça sağlıklı gözüküyorlardı.

"Ben seni tırnaklarınla başbaşa bırakayım o zaman. " sesini duyunca kanım dondu resmen. O kadar uzun süredir duymuyordumki sesini.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktığım an kendime hakim olamadım ve üstüne atladım. Üstüne atladım derken sarılmak anlamında. Sarılmanın başında kaskatı kesilsede sonradan oda karşılık verdi. Gözlerim doldu. Gözyaşlarımı kovdum. Şimdi ağlayamazdım.

"Seni özledim." dedim zaten ağzıma çok yakın olan kulağına.

"Ben özlemedim. " dediğinde onu kendimden uzaklaştırıp yüzüne baktım. Gerçekten özlememiş olabilir miydi ? Sonuçta ben onun işinin bir bölümüydüm. Hatta işinin ta kendisiydim.

"Şaka yapıyorum prenses. Belki biraz özlemiş olabilirim." diyerek tekrar  kısacık sarıldı.

Masaya oturmuş birbirimize bakıyorduk.

"Ne zaman çıkacaksın burdan?" dedim yüzüne bakarak.  Yüzünü ezberlemek istiyordum. Birdaha hiç unutmamak.

"Birşeyler yapmaya çalışacağım bakalım artık." dedi oldukça rahat. Biraz kilo vermişti sanki. Evet kesinlikle kilo vermişti.

"Pardon? Nasıl birşeyler yapacaksın ? Sana zaten bir süre vermediler mi? "

"Verdiler ama onların ki çok uzun. Bende kendi çabalarımla azaltacağım bu süreyi. Tabii Umut'un da yardımlarıyla."

"Nasıl yani anlamadım. Ne yapcaksınız ki."

"Boşver prenses. Ne kadar anlatsamda anlamayacaksın zaten." dedi gözümün içine bakarak. "Sen böyle gözümün içine bakarak anlatırsan nasıl dediklerine odaklanabilirim kii ?" demek isterdim. Ama diyemezdim tabiki. Beni öptükten sonra onun bir kaza olduğunu söyleyen adama bunları söyleyemezdim.

Birazda farklı konulardan konuştuktan sonra başımızda bekleyen görevli "Süre doldu." dedi duygudan yoksun bir tonda.

Sonra Colin'in koluna girdi ve onu içeri götürmeye başladı. Colin'den duyduğum son sözler "Kendine dikkat et." oldu.



KoruyucumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin