# Bölüm 18 #

3.4K 193 10
                                    

Hikayenin yeni kapağı için masaldiyarı ' na kocaman teşekkürler.

Yine kısa bir bölüm biliyorum ama daha öncede söylediğim gibi tatildeyim ve pek zamanım olmuyor. Yazmayı çok seviyorum ve siz okudukça çok mutlu oluyorum. Ha bide siz vote verip yorum yapınca daha bir mutlu oluyorum. Sizi seviyorum. İyi okumalar.

# Bölüm 18 #

Gözlerim boş masalara bakarken tek düşünebildiğim O ' ydu. Bugün tam bir ay oldu. Acaba bekliyor mudur beni ? Hıh daha çok bekler.

" Merhaba. Hoş geldiniz. " dedim iki sevgilinin doldurduğu masaya giderken. "Ne isterdiniz ?"

"Portakal suyu ister." dedi genç erkek sevgilisi adına.

"O'da kahve ister." dedi kız sevgilisinin adına. Oğlan bişi söyleyecek oldu ama kız hemen atlayıp "Sütlü. Sütlü kahve." dedi bana dönerek.

Oğlan onaylarcasına gülümsedi. Çok şirinlerdi. Fazlasıyla şirin. Sinir bozucu derecede şirin.

İçimin burukluğunu dışarı yansıtmamak için kocaman gülümseyerek yanlarından ayrıldım. Siparişleri hazırladıktan sonra durup tepsiye baktım. Onlara götürmek hiç içimden gelmiyordu. Sanırım biraz kıskanıyordum. Tamam sanırım falan değil baya kıskanıyordum. Çocuğun gülüşü Colin'inkinin yanından bile geçemezdi ama benziyordu. Bana onu hatırlatıyordu. Eğer oraya gidersem çocuğun kafasına geçiririm tepsiyi.

"İyi misin Ömür ?" Çağtay'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Hı ? "

" 'İyi misin?' diyorum." diye cümlesini tekrarladı.

"İyiyim tabii." biraz durdum ve ekledim. "Aslına bakarsan biraz düşündümde iyi değilim. Şunları şurdaki çifte götürür müsün ? "

"Hmm. Düşünmem lazım." dedi bilmiş bilmiş. Sinir.

"Patronun karısıyla gönül eğlendirdiğini biliyorum Çağatay. Ve patronda bunu bilse iyi olur diye düşünüyorum. " dedim elimi yumruk yapıp çenemin altına koyarak. Bu kozla bütün bir yıl istediklerimi yaptırabilirim.

"İyi tamam." dedi gözlerini kısarak. Sonrada tepsiyi alıp masaya doğru gitti.

Patron Çağatay'ı genç kızları kafeye çeksin diye işe almıştı.İşede yarıyordu aslında. Kalabalık kız grupları hiç eksik olmuyordu şirin kafemizde. Ama Çağatay'da baya yakışıklı yani şimdi kızlara hak vermek lazım.  Ama çocuğun öz güveni tavan yapmış bir vaziyette.  Gerçi kimin etrafında o kadar kız dolaşsa özgüveni tavan yapar.

Çalan telefonumun sesiyle düşüncelerim bölündü. Yine. Bugün rahat rahat düşünemiyeceğim heralde ben.

"Oo unutulmamışım meğer."

"Seni unuturmuyum güzellik." dedi Umut. Sesini duyunca içimi sıcacık bir duygu kapladı.

"Bilmiyorum artık. Nasıl gidiyor düğün hazırlıkları ?"

"Yağmur çok heyecanlı hatta evlenme teklifinin üstünden bir ay geçmesini kutlamak istiyor. Haftaya beraber bir yemek yiyelim mi ? Benim evde."

"Yaa çok iyi olur." diye yalan söyledim. Hiçte iyi olmazdı. Bir çiftin yanında takılan sap olmak istemiyordum. Daha bir çifte siparişlerini bile götüremiyordum.

"Aa bir dakika Yağmur senle konuşmak istiyor. Hadi görüşürüz."

"Tama-"

"Ömür. Naber hayatım." Yağmur'un cırtlak sesi kulak zarımı patlatırken içimden yine ne oldu da bu kız benimle konuşuyor diye geçirdim.

"İyiyim hayatım senden naber ? " dedim neşeli bir tonda.

"Bende iyiyim. Geleceksin dimi ? "

"Tabii."

"Yalnız gelme ama sevgilinide getir."

"Sevgilim ?"

"Ee vardır heralde birileri. Yok mu ?" Yağmur'un bu abartılı aşşağılayıcı sesine daha fazla dayanamadım ve "Var. Var tabii." diyiverdim.

Yine yapmacık bir kahkaha attıktan sonra "İyi o zaman beraber gelin bekliyoruz. Haftaya bugün. Unutma."

"Oldu canım geliriz biz." dedim ve kapattım telefonu. 

Aptal Ömür. Aptal. Tutamadın yine şu çeneni. Olmayan sevgilimle  bir hafta sonra yemeğe gitmeliyim. Harika.

Düşüncelerinizi yorumlarla belirtin lütfenn.

KoruyucumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin