MEDYA : Ömür
# Bölüm 7 #
Sabah huzurlu olarak uyandım ama bu huzur kısa sürdü tabii. Colin in dün anlattıklarını hala tam olarak sindirememiştim. Hala aklımda birçok soru vardı. Şehirden çıktığımıza göre artık beni bulmaları oldukça zordu. O halde beni korumak için neden hala yanımda ? Bundan sonra ne yapacağım? Nasıl tekrar bir düzen kuracağım ?
Bütün bu soruları aklımdan kovmaya çalıştım ve yataktan kalktım. Sıcak bir duşun ardından ayna karşısında giyindim. Hazır olduğuma karar verdiğim an. Aşağı indim. Ama ortalıkta kimse yoktu.
Odasına çıktım. Kapıyı tıklattım. Bir iki derken açmadı. Bende dışarda meraktan ölmek yerine içeri daldım. Bir elimle gözlerimi kapattım. Uygunsuz bir halde olabilirdi. Herşeyi düşünmek lazım.
El yordamıyla yatağına kadar gittim. Onun olduğunu düşündüğüm bir yığını dürttüm ve "Hey uyanma vakti. Kalk artık." dedim. Bir mırıltı duydum ve dayanamayarak artık gözümü açtım.
"Off hadi ka- . Aman tan-rım ! Ne oldu burda böyle." gözlerim yerde yatan cesetle, yine yerde yarı baygın olan Colin arasında mekik dokuyordu.
"Ne oldu burda böyle " dedim şokumu sonra yaşamaya karar verip bir yandanda Colin i ayağa kaldırmaya çalıştım. "Neyle besliyorlar seni." Kolunun altına girdim ve dışarı kadar yarı sürüklüyerek yarı taşıyarak çıkardım. Dışarı çıkması gerekiyordu yoksa içerdeki cesetle aynı yerde ona bakmak zorunda kalacaktım. Onu benim odamdaki yatağa kadar taşıdım. Sonunda Colin i yatağa bıraktığımda hemen koşup biryerlerden malzeme aramaya başladım. Odamdaki banyoya girdim. Evet bir acil durum dolabı vardı. İçindede tüm gerekli olan şeyler ve bir kitapcık. Kitapçığı kutsal bir varlık gibi havaya kaldırdım sonrada göğsüme bastırdım. Ve dolaptaki bütün malzemeleri toplayarak tekrar yatağımın başına döndüm.
Bir Colin e birde kitapçığa bakıyordum. Gözlerim dolmuştu onu kaybedemezdim. Bir yerden başlamalısın Ömür. Ama daha önce hiç böyle birşey yapmadım ki. Herşeyin bir ilki vardır Ömür. Kendime içten içe cesaret verdikten sonra kitapçığı açtım. İçindekiler kısmında işe yarar birşeyler ararken durup gözlerimi silmeye karar verdim.
"Ağlamaya ara verde sadece yarayı temizle sümüklü."
"Yaşıyorsunn." dedim yaralarına aldırmadan sıkıca sarıldım ona. İnlemeye benzer sesler duyunca üstünden çekildim ve son birkez burnumu çekerek "Tamam başlıyorum" dedim.
Kitapçıktaki talimatları teker teker harfiyen yerine getiriyordum. Kafasına aldığı darbe midemi kaldırsada devam ettim. Artık sona yaklaşmak üzereydim. Ve yüzüne oldukça yakındım. O güzel gözlerini bana dikmiş dikkatlice bakıyordu.
"Bana öyle bakmayı kes dikkatimi dağıtıyorsun" dedim en sonunda dayanamayarak.
"Gerçekten bir iki yarayla öleceğimi düşünmüş olamazsın." Elimdeki işi bırakmıştım ama hala aramızdaki mesafe aynıydı.
"Ama seni taşıdığım süre boyunca ölü gibiydin. İç kanama geçirdiğini sandım."
"Ve hemen acil durum dolabına koştun?"
"Bu işlerde pek iyi değilimdir. Sana iylik yapmaya çalıştım tamam mı ? Ama birdahaki sefere elimi bile sürmem merak etme." farkında olmadan sinirlenmiştim. Ona değil kendime. Onu gerçekten kaybediyor olsaydım. Acil durum dolabındakiler bir işe yaramazdı ve ben bunu düşünemeyecek kadar aptaldım. Onu kaybedebilirdim.
Aramızdaki mesafeyi açarak söylediğim bu sözlerden sonra Colin hareketlenerek ayağa kalktı ve tekrar aramızdaki mesafeyi neredeyse kapattı. Uzun parmaklarıyla gözlerimin kenarında biriken yaşları sildi. "Söylediklerim için özür dilerim yardım etmeye çalıştığını biliyorum " dedi fısıldar bir şekilde. Sonrada arkasını dönüp giderken"Ama birdahaki sefere ambulansı ara!" diye bağırdı.
"Neden bunu yapıyorsun? Neden önce beni anlıyor gibi davranıp sonrada öküzlüğe geri dönüyorsun." diye bağırdım arkasından. Neden bu kadar duygusal davrandığımı bilmiyorum. Galiba onu kaybetmekten korktuğumdan bu kadar tepki veriyordum. Ve kendime kızmıştım kendime kızıp sinirimi ondan çıkarıyordum. Evet tam olarak öyle yapıyordum.
Benim ona bağırmamın ardından belli bir süre arkası dönük şekilde bekledi. Birşey söyleyecek. Ama hiçbirşey söylemeden gitti. Bir süre orda ayakta öylece kaldım. Sonra odasına doğru yürüdüm. Colin ceseti sürüklüyordu. Ah bunu tamamen unutmuştum.
Yanına gidip "Ne oldu burda anlatır mısın?"
"Önce bana yardım et. Arabaya taşıyalım arabada olan biteni anlatırım." dedi. Sıkıldım artık sürekli ona uymaktan. Bu sefer benim dediğim olcak.
"Bana olanları anlatmadan sana yardım etmem hatta "Ceset varr !!" diye bağırırım." dedim ellerimi belime koyarak.
Ceseti sertçe bıraktı ve anlatmaya başladı. Ben kazandım.
"Gece pencereden giriyolardı. Seni almak için gelmişlerdi. Yanlışlıkla senin yerine benim odama girdiler. Bende onları hakladım."
"Hakladım derken.. insan öldürdün sen." sonlara doğru bağırmaya başlamıştım. Ve bunları bağırarak söyleyince gerçeklerin farkına vardım. Aman tanrım evde ceset vardı. CESET..
Şimdi ne yapcaz ?
Yeni çalışmam olan "BİRKAÇ KARALAMA " ya bakarmısınız. Belki hoşunuza gider. Öpüldünüz canlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucum
Teen FictionBabasının hatası yüzünden hayatı altüst olan bir genç kız . Babasının onu emanet ettiği bir koruyucu. Peşlerinde olan kötü adamlara izlerini kaybettirmeye çalışıyorlar. Ha birde birbirlerine uyum sağlamaya . Onların hayat maceraları bazen komik baz...