279.Bölüm

6.7K 545 4
                                    


Yep yeni bir dünyaya girmiş gibiydi. Bu dünya bir önce ki gibi yeşil çimenlerle değil tuğla ve odun parçalarıyla doluydu. Havada ağır kan kokusu vardı, rüzgar usul usul eserken kanı Nedin burnuna taşıyordu.

Başını çevirdi, etrafına baktı. Bu yeni dünya ona garip bir his vermişti. Gerginlik ve huzursuzluk hissediyordu. Belirsizliğin ortasında gibiydi, ne yapması gerektiğini tam olarak bilmiyordu.

5 duyusu mühürlenmişken 1 metre önünde ki alanı bile hissetmekten acizdi. Her şey gerçek gibiydi üstelik bir önceki testte olduğundan çok daha gerçek. 

Önce bir kaç adım attı, bu bir ilizyon olsa bile ancak bu kadar gerçek olabilirdi. 

Her adımında ayaklarının alatında kalan moloz parçalarının sesini ve onların verdiği hissi rahatlıkla alıyordu. Kan kokusu giderek daha ağır hale geliyordu.

Her bir adımda, içini kaplayan huzursuzluk yoğunlaşıyor, aklında bir çok farklı senaryo geliyordu.

Eğer bu ilizyona bir isim verilecek olsa bu ilizyon belirsizlik olurdu.

Hayatında hiç olmadığı kadar tetikteydi, her an bir yerden bir şeyler çıkackamış gibi hissediyordu. Görünürde hiç bir şey olmamasına rağmen içini kaplayan huzursuzluk, sanki bir şeylerin yakında olduğunu hissetmesini sağlıyordu.

Yürüdü, sadece yürümeye devam etti. Kan kokusu daha ağır hale gelmişti, rüzgar biraz daha şiddetliydi. Gökyüzünde gri bulutlar vardı, aralarından sızan güneş ışığı alanda ki bazı bölgeleri aydınlatıyordu.

Ned bu ışık dolu yerlerden birisine gitmişti fakat orada da farklı bir şeyle karşılaşmamıştı.

Issız bir dünya ile karşı karşıya gibiydi. Sanki hayat yoktu fakat var gibi hissediyordu. Görmüyordu ve hiç bir canlının sesini duymuyordu fakat hissediyordu. 

'Burada tehlikeli bir şeyler var...' dedi emindi, o kadar emindi ki kendi hayatını bile bahse koyabilirdi. Bu ilizyonlar bilinçli veya bilinçsiz olmanızı önemsemiyordu, her birisi birer test gibiydi. Geçmek için bir çok farklı yol olmasına rağmen ilizyon olduğunu bilmek kurtulmanızı sağlamıyordu.

Saatler boyunca yürümeye devam etti, ne manzara değişti, ne de gördüğü sahne değişti. Zaman donmuş gibiydi, bulutlar hareket etmiyordu. Rüzgarın şiddeti ve kanın sürekli ağırlaşan kokusu hariç en ufak bir değişim yoktu. Moloz parçalarının miktarı bile artış göstermemişti. 

Yine de tehlike hissi devam ediyordu, aralıksız ve kensintisiz tehlike. 

'Bu ilizyon neyi test ediyor ?' dedi kendi kendisine. Kan Kurutanı elinde tutuyordu lakin Bart tek bir kelime bile etmemişti. O da bir şey sormamıştı, bu onun sınavıydı, geçmesi gerekiyordu. Eğer geçemezse Bart sadece hayal kırıklığına uğrardı.

Günler ve geceler geçti. Gün ve gece olmasa bile Ned zaman kavramını kaybetmeye başlamıştı. Her şey aynıydı.

'Kan kokusu hafiflemeye başladı.' dedi tehlike hissi aynı anda kuvvetlenmişti. Bir an arkasına döndü, sanki tam ensesinde bir varlık hissetmişti, tehlike tam ensesinde gibiydi fakat baktığında hiç bir şey görmedi. 

Yürümeye devam etti, yol boyunca on adımda bir defa arkasına dönüyordu, bazen sebepsiz yere kılıcını kaldırıyor ve bir yöne savuruyordu.

Zamanı kaybetmek üzereyken eğildi, yerden bir taş parçası aldı ve cübbesinin içine koydu.

'Her bir gün olduğunu düşündüğümde bir taş parçası alacağım.' dedi. Yürümeye devam etti, bazen oturdu, acıkmamıştı veya yürümekten yorulmamıştı. Kan Kurutanı her gün binlerce defa savuruyordu.

ASD / 2.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin