3: i cant breathe

939 62 11
                                    

Derin bir nefes, derin bir nefes al. Sakin ol ve ona kadar say.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.

Kapa gözlerini. Sımsıkı kapa. Sadece içindeki karanlığa odaklan. O seni sakinleştirecek.

Odamın en köşe yerine geçtim ve ellerimle kulaklarımı kapattım. İleri geri sallanıyor ve titriyordum.

Yüksek ses, hayatımda en çok korktuğum şeydi. Ürperiyordum. Beni boşluğa sürüklüyordu ve ben o boşlukta kaybolup kendimden geçiyordum.

Annem ve babam beni hiç düşünmüyorlardı. Düşuncesizdiler. Beni hep yalnız bıraktılar. Ben hep yalnızdım.

Güçsüzdüm ben. Herkes dimdik ayaktayken ben yerlerdeydim. Vücudumda yaralar kalbimde boşluklar vardı.

Vücudumda, kalbimde olduğu gibi yaralar vardı. Korktuğum an kendime zarar veriyordum. Tutamıyordum kendimi. Çıldırıyordum.

Yaralarimin acisini dindiren tek sey oydu.Ne agri kesici ne de yara bandi.Sadece o.O benim ilacimdi.Elleri şifa ,gozleri merhemdi.

Onunla birlikte ağlayip onunla birlikte siliyordum gozyaslarimi.Benimle birlikte guluyordu o.Ellerimi tutuyor beni ayaga kaldiriyordu.O gucsuzu guclu yapiyordu.

Sarhoştum ben. Onun sarhoşuydum. Onu içiyordum yudum yudum. Her şeyiyle, her benliğiyle. Bağımlılık yapıyordu damlaları.

Parmak uçları kalbime dokunuyordu. O kadar narin, o kadar ince. Gülümsediği zaman dokunuyordu kalbime. Seviyordu kalbim onu. Sevdiyordu kendisini.

Yine gelmişti iste, karşımdaydı. Yine kaldırıyordu beni. Elini uzatıyordu.

Elimi uzattım.

Ondan güç almak istedim.

Fakat tenini hissedemedim. Ve bir hıçkırık koptu bağrımdan. Benim hıçkırığımla bir bağırış sesi duydum. Titredim ve yumruklarımı sıktım.

Avuç içlerimin kanadığını biliyordum. Ellerim kanıyordu. Aynı içimde hissettiğim gibi. Yavaş yavaş yıkılıyordum. Bir bir sökülüyordu parçalarım.

Bitiyordum.

Sürüklenerek kapıma ulaştım ve zar zor kulbuna yetiştim. Ben kapıdan çıkarken bile bağırışlar yükseliyordu. Kendimi zorlayarak evden çıktığımda hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Ağlaya ağlaya bir banka kendimi attım. Gözlerimi silebileceğim kadar sildim ve gökyüzüne baktım. Simsiyah gökyüzü kendisini bana çekiyordu.

İnsanlar gelip geçiyordu. Hepsinin dikkatleri bendeydi. Merak ediyorlardı. Neden ağladığımı deli gibi merak ediyorlardı. Gülümsedim. Çokta umrumda değildi.

Bir sürü insan geçerken onu gördüm. O her zaman, her yerde dikkatimi çekiyordu.

Hayal zannettim.

Gerçek olmadığını, gerçekten onun burada olmasını istediğim için hayal ettiğimi zannettim.

Ama gerçekti.

Ellerime dokunduğunda anladım.

cherry 오 sehun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin