10: in ma world

467 34 3
                                    

Dün yolda kaydığımda ayağımı hafifçe burktuğum için gece biraz ağrımıştı. Gece uyandıktan sonra da uykum gelmemişti zaten. İlk başta uykumun gelmesini beklemiştim, gelmeyince de odamda dolaşmıştım. Yürüyebildiğim için sorun etmiyordum açıkçası ağrısını.

Penceremden dün yağan ve hâlâ erimemiş olan karla birlikte söken şafak aşırı güzel görünmüştü. Güneşin doğuşunu yatağımda oturarak saatlerce izlemiştim bu sabah.

Bugün günlerden cumartesiydi. Böyle bir günde erken kalkabilmek herkes için zordu ancak uyku tutmamıştı işte. Günün devamında uykumun geleceğini biliyordum ama.

Sıcak yorganın içinden çıkıp puflarımı ayağıma giydim. Kapıya yürürken boy aynasında kendime bir anlığına baktığımda hiç de iyi görünmüyordum.

Merdivenleri indiğimde salona göz attım. Kimse yoktu. Normalde bu saatlerde annem çoktan gitmiş babam da gazatesini okuyor olurdu. Mutfağa ilerlediğimde ise babamı görmemle duraksadım.

"Günaydın."

Gülümseyerek bana baktığında onu şu sıralar ne kadar özlediğimi fark ettim. En son çok büyük bir davada sıkıntı olduğundan bahsetmişti ancak onun üzerinden çok uzun zaman geçmişti. Kısacası babamı görmek annemle evde karşılaşabilmek kadar olmasa da zordu.

"Günaydın." Elindeki gazetesini kenara bırakırken masaya oturdum. Önüme konulan kahvaltı tabağına kahvaltılıklardan almaya başladım.

"Bu aralar yoğunsun diye bugünde erken gideceğini düşünmüştüm." Konuşulacak çok şey vardı, biryerden başlamak istiyordum.

"Uzun zamandır elimizde olan dava daha dün kapandı. Seni uyandırmayı düşünmüştğm ancak hafta içi okulda yoruluyorsun diye uyandırmak istemedim."

Gülümseyerek başımla onayladım.

"Okulda bir sıkıntı yok değil mi?" Kaşlarımı çattım.

"Sana bunu düşündürten ne baba?" Kaşlarını hafifçe kaldırdı.

"Sehpada bir kaç krem vardı. Bir şey olup olmadığın merak ettim sadece." Gülümseyerek kafamı sağa sola hızlca salladım.

"Sadece dün yolda kaydım. Düşünce ayağım hafifçe burkuldu. Yüreyebiliyorum zaten ama biraz ağrı yapmştı gece."

"Ha Ra, kendine dikkat et lütfen. Biliyorum, belki bunu şuan konuşmak doğru değil ancak seninle bu aralar fazla ilgilenemediğim için üzgünüm." Annemden daha çok ilgileniyorsun benimle baba.

"Benimde seninle konuşmak istediğim bir sürü konu var..." Duraksadım. Neden bahsettiğimi anlaması beni şaşırtmadı. Başını sallayıp iki ellerinin arasına aldı yüzümü.

Küçükken en çok yaptığı şey buydu. Annem ne zaman bunu görse 'Çok şımartıyorsun, sözümü dinlemiyor.' derdi.

Kabul ediyorum ne annemin ne babamın kafasındaki ideal çocuk profilinde değildim ve olamazdım da. Sadece bana göre saçma gelen şeyleri onların mantıklı bulmasına rağmen kabullenmeleri yeterdi.

Onların ideal çocukları olamadığım için tartışmaların hatta büyüyen kavgalarının ucunun bana dokunmamasına dikkat etmeleri yetmiyordu. Çok fazla gürültülü ortamlarda fobimle baş edebilmeye çalışmak cehennem gibiyken sadece kendi menfaatlerini düşünebilmeleri, düşüncesizliklerinden bir parçaydı sadece.

İlgilenmelerini istemeyi çoktan bırakmıştım kendimce ancak bu onların hayatından kopamayacağımın kanıtı değil miydi?

Öncelikle de babamın.

cherry 오 sehun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin