25:everything

194 17 7
                                    

   Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.Ellerini yumruk haline getirmiş , sinirle bir o yana bir bu yana volta atıyordu.

"Sakinleşir misin?" diye sordum tereddütle.Sesim fısıltı halinde çıkmıştı.Vereceği tepkiden korkuyordum.

 Sinirle başını aniden benim olduğu tarafa çevirdi ve gözlerini yumdu.

"Nasıl..." 

Yutkundu.

"Nasıl sakin olmamı istersin?"

"Lütfen ." diye mırıldandım.

 "O salağı öldüreceğim."

"Buna pişman olacak!"

"Sana nasıl böyle itham edebilir?"

"Onu bitireceğim. "

  Bir adım atarak ona yaklaştım.Havaya kalkmış gömleğinin yakalarını tutup Sehun'u kendime doğru çektim.Yanağına ufak bir öpücük kondurarak yakasını düzeltip geri çekildim.

"Gerek yok."dedim hafif bir gülümsemeyle.

"Senin sinirini bile hak etmiyor."

Derin bir nefes alıp gözlerime baktı.Bir şeyler demek istiyormuş gibi görünüyordu ama demedi.

 "Arkadaşlarımın yanına dönmem lazım."dedim ellerimi saçımdan gergin bir şekilde geçirirken.

Başını evet anlamında salladı. Gözlerimin içine bakıyordu. Bir şeyler söylemek istiyor gibi bir hali vardı ama buna takılmadım.

Arkamı dönüp arkadaşlarımın yanına döndüm.









"Bunu bizden nasıl saklarsın? " dedi sinirli bir şekilde soluyarak Tae Hee.

  "Neden şimdi haberimiz oluyor?" diye devam etti Seon Mi.

  Başımı suçlu gibi eğerek "Özür dilerim." diye fısıldadım.

"Size söylemem gerekiyordu.Ama söyleyecek fırsatım olmadı. Her şey aniden gelişti ve ben bir şok geçiriyordum."

  "İanamıyorum !"dedi Seon Mi.Sesi sinirli değilse heyecanlı çıkmıştı şimdi.

" Sen Sehun ile çıkıyorsun. "

Başımı olumlu anlamda sallayarak gülümsedim.

"Evet,öyle galiba ." dedim  sırıtışımın arasından.

"Bize söylememenin cezasını çekeceksin. "dedi Tae Hee yüzüme bile bakmazken.

  Ama sesinden artık sinirli olmadığını anlamıştım.

  "Tabi ki."  dedim Tae Hee sevimli olduğunu düşündüğüm bir bakış atarak.

"Seni..." dedi Seon Mi.

"İlk deda bu kadar mutlu gördüm. "













  Her şey bir anda başlıyor,  bir anda bitiyordu.Insanlar bu tempoya alışmışlardı. Hayatlarının parçası olmuştu bu kısa maceralar.

Fakat ben hala alışamamıştım. Uzun solukların ardından gelen aniden nefes kesici olaylar beni yerle bir ediyordu.

Ama bugün yine nefesim kesilecekken yine o gelmişti. Yine o benim yerime bağırmış beni savunmuştu.

Belki bunlar ufacık şeylerdi. Herkes için normal olan bu hızlı dünyada görülmeyecek, dikkat edilmeye değmeyecek bir şey benim kalbimi ısıtıyordu.

Bu kadar varlık içinde ufak şeyler hoşuma gidiyordu çünkü .Çünkü ben hiç büyüğünü görmemiştim ki.
 
Sadece hayatımda babamın anneme aşkı çok büyük bir yer kaplıyordu. Bu yüzden korktum galiba  büyük sözlerden ve büyük laflardan.

 

Eve girdi ve bana  baktı. Göz altı mosmordu.Her zaman gördüğüm gibi değildi. Daha da yaşlanmıştı sanki.Kiyafetlerine özenmemişti .Ki bu onun asla yapmadığı bir şeydi. Hiç takmadığı yüzüğünü takıyordu.

Hiçbir şey demedim.Bir şey denmeyi de haketmiyordu zaten.

  Bana sert bir bakış atarak merdivenlerden yukarı çıktı. Bir şey dememesi ilginçti.

Oturduğum koltuğa iyice yayıldım ve kahvemden bir yudum aldım
Rahat olduğunu, ona karşı hiçbir şey hissetmediğini fark ettirmeye çalışıyorum.

Onu umursamadığımı.

Yarım saat sonra elindeki bavuluyla aşağıya inmişti.

Bana bakmadan yürüdü ve paltosunu giydi.Tam kapıdan çıkarken göz göze geldik.

"Acımasız bir insansın sen."dedi.

Tek kaşım havaya kalktı.
 
"Evet." dedim büyük bir sakinlikle.

"Ama senin kadar olamam."




Artık bölümleri kısa tutmaya karar verdim.Çünkü böyle çok geç bölüm geliyor.

Herkese iyi okumalar :)




 

cherry 오 sehun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin