Ax Şehri Leo'nun gözünde bir çöplükten farksız hale gelmişti. Bunun nedeni ise şehrin kötü görünmesi değildi. Hayır, şehir hiçte kötü gözükmüyordu. Fakat insanları...
Şehri çöplük gibi görmesine neden olan tek şey insanlardı.Bu evrende hayatında hiç görmediği kadar kibirli insanlarla karşılaşmıştı. Bildiği üzere bu evrende de kendi dünyasında olduğu gibi güç herşeydi. Fakat kendi evreninde kimse durduk yere güçsüze eziyet etmezdi. Burada ise durum farklıydı.
Sokağın bir köşesinde ölü bir beden dururken, insanlar en ufak bir duygu bile göstermeden yanından yürüyüp geçiyordu. Bir sokakta ise bir kaç serseri bir adamı sert bir şekilde döverlerken, şehir garnizasyonundan olduğunu düşündüğü askerler sokak başında muhabbet ediyorlardı.
Leo algısı ile yerini belirlediği Maceracı Loncasına doğru ilerlerken, kendisini yeni bir bela içinde bulması çok uzun sürmedi. Bu belaların çoğu kendisinin kör sanılmasından dolayı olduğunun pek ala farkındaydı. Bundan dolayı kendisine çarpan kişinin bir hırsız olduğunu da biliyordu.
Adam inanılmaz bir hızla para kesesi bulmak için vücudunu yoklarken, sadece bir saniye geçtiği gibi yoluna devam ederken Leo bunu onun yanına bırakamazdı. Arkasını dönerek uzaklaşmak için harekete geçen adamın boynundan yakalayıp onu havaya kaldırırken, halk sadece etraflarında bir daire şeklinde olayın nasıl gelişeceğini izlemek için beklemeye başladılar.
''Beni soymaya kalkışmak için bayağı yürek yemiş olmalısın.''
Leo'nun sözleri etrafa yayılırken, onun basit biri olmadığı etrafta kolaylıkla anlaşılmıştı.
Leo bir anda elini sıkarken yere düşen adamın cansız bedeni ile birlikte sanki hiç bir şey olmamış gibi yürümeye devam ederken, kendisini daire şeklinde saran kalabalık ta bir anda işlerine devam etmek için harekete geçtiler. Kalabalığın içinden çıkan bir kaç muhafız ise cansız adamı bir binanın duvarına yaslarlarken sanki bu normal bir durum gibi gözüküyordu.
Leo hem savaşçı hem de büyücüydü. Ma'at'ın verdiği iki yolu da çok iyi kavramıştı. Bir savaşçı olarak intikamını asla unutmazdı. Bu intakımı her gün kalbinde büyütür ve bu sayede kendisini kamçılayacak en büyük gücü elde ederdi.
Büyücü olarak ise zihnini sürekli kullanması ve duygularını kontrol altında tutması zorunluydu. Her zaman zihni ile karar vermek zorundaydı. En ufak yanlışı cezalandırmazsa kendisine sürekli olarak yanlışlar yapılacağı için bu yöntemi aklına kazımıştı. Tek bir yanlıi ile birlikte en büyük cezayı verecekti. Ölümü...
Uzun zamandır bu dünyanın durumunu araştırıyordu. Ulaştığı tek sonuç ise güçlü her zaman haklıydı.
--------------------------------------------------
Maceracılar Loncası denilen yer oldukça tuhaf bir binalar birleşiminden oluşuyordu. Büyükten küçüğe doğru dört kapı içeren ve bu dört kapının etrafları kapılarla aynı renkte ve onlara uygun boyutlardan oluşan 4 farklı binadan oluşan tek bir bina.
En soldaki Bronz renkten oluşan bir binaydı. Yaklaşık olarak 5 metrelik bir boyuta sahip olan bu binada sadece 2 pencere olması ise binanın değersiz olduğunu resmen ilan ediyordu. Buraya giren herkes oldukça kötü malzemeler kullansalar da, kalabalık gruplar halinde girmeleri bir gruplaşma olduğunu gösteriyordu. En az 5 kişiden oluşan gruplar birbirlerine hiç bulaşmadan hızla içeri girip çıkarlarken, Leo'da bu binaya doğru yürürken diğer binalara baktı.
2. sırada ise Gümüş renge sahip bir bina ve iki kapıya sahipti. Genişlik ve uzunluk olarak 10 metre olan bu bina Bronz Seviye Maceracıların binasından çok daha iyi göründüğü kesindi. 8 tane pencereye sahip olan binaya hafif kaliteli ekipmanlar kullanan kişiler girerken oldukça kibirli gözüktükleri bir gerçekti.
Onların yanında ise Altın Bina vardı. Genişliği ve uzunluğu tam olarak 20 metreden oluşan bu bina 10 kapıya sahipti. 20 pencereye sahip olan bu bina oldukça ferah gözükürken oldukça az kişiler bu binaya girip çıkıyorlardı. Üzerlerinde bir kaç efsunlu nesne gören Leo, kendi kendine gülümsedi.
En son ise Elmas Bina vardı. Bu bina en gösterişli olanıydı. 3 kapıya sahip olan ve İmparatorluğun askerleri tarafından korunan bu bina 30 metre genişliği ve uzunluğa sahipken, her kapının üzerinde bir ad yazıyordu.
Leo'nun hedefi ise Elmas sınıfa girmek değildi. Tam aksine bu dünyada yapacağı bir görevi vardı. Bunun içinse şuan ki gücünden kat be kat güçlenmeli ve aydınlanma yaşamalıydı.
Bronz Sınıfa girerken kimse onun beyaz gözlerine aldanmadı. Leo kalabalık grubun arasından hızlıca adımlar ile kayarak ilerlerken, vezneye hızla ulaşmıştı. Veznede oturan adam kaşlarını çatarken,
''Maceracı olmak için geldim.''
diyen Leo'ya tek bir kaşını kaldırıp onu süzdü. Leo kendi gücünü tamamıyla gizlemişti. Şuan normal bir insan gibi gözükse de, onun normal olmadığı oldukça açıktı.
Bu güç gizleme nedeni ise binlerce sınıfa hükmetmesiydi. Sınıfların hepsini Nihai Savaş sonrasında sömürdüğü kişilerden alırken, bunların bir çoğu bu dünyada bile yoktu. Kendi evreninde ki en güçlü savaşçı, büyücü ve Necromancer olmuştu. Bu dünyada ki en büyük gücü bilmese de, kesinlikle hafife alınmamasını biliyordu. Kendisine olan özgüveni oldukça büyüktü.
Adam bir kağıdı öne sürerek,
''Formu doldurun.''
dediğinde Leo bir kalem alarak hızlıca istenilen bilgileri doldurdu ve unvan bölümüne ise tek bir isim yazdı.
''Beyaz Göz''
Adam formu aldıktan sonra kontrol bile etmezken basit bir bronz amblemi kendisine uzatıp, görev kağıtlarını önüne sererek,
''Görevlerden birisini seç. Bronz Seviyeyi atlaman için ya 200 C Görevi tamamıyla başaracaksın. Ya 100 B görevi tamamlayacaksın. Ya da 10 A görevi bitireceksin. Pek kullanılmayan yöntem ise 1 S görevi bitirmendir ki, bu görevlerde ölüm kesin olduğu için kullanılmaz.''
Leo bu bilgilendirme karşısında direk S seviye görevi almak istese de, üzerinde bu basit görünümlü kıyafetler olduğu için bunun şüphe çekici bir olay olacağını biliyordu. Bundan dolayı C bölmesi denilen yere elini daldırdı ve bir görev çekip adama uzattı.
''Basit bir görev. Ax Şehrinin kuzeyindeki köyden bir kaç kişiye refakat etmen gerekli. Bu kişiler oldukça ucuz bir meblağ ödeseler de başarısızlık affedilemez. Bundan dolayı dikkatli olmalısın.''
dedikten sonra adam kendisine yeni bir eşya uzatıp,
''Bu eşya Similasyon Harita'dır. Kendi olduğun bölgeyi yeşil olarak bir noktayla belirlerken, daha önce keşfedilen bölgeleri sarı noktayla işaretler. Yerleşimleri ise Siyah olarak belirleyen bu eşya sayesinde kaybolmazsın.''
-------------------------------------------------
Leo bu görevin basit olacağını zannetmişti. İşin aslı gerçekten doğru olsa da, bir yeteneğini ortaya çıkarmak zorunda kalmıştı. Çağırıcı yeteneğini.
Her zaman gölgesinde saklanan Kaos Kurdunu ortaya çıkarmıştı. Normalde sadece saf gücüyle bile bu insanları koruyabilecek olsa da, bununla uğraşmaya hiç ama hiç niyeti yoktu.
Köyden çıktıkları anda sanki sapık bir şakaymış gibi ağaçların arasından fırlayan goblinleri ansızın yok eden Kaos Kurdu onları yutarken, Leo sadece kafalarını bir çuvala koymak için harekete geçtiğinde 3 kişininde gözlerinde korku vardı.
''Çağırıcı olduğunuzu bilmiyorduk.''
diyen grubun liderine Leo sadece eliyle devam etmelerini ima ederken, konuşmaya tenezzül bile etmedi. Grup ise yürürken yanlarında yürüyen ağzı kanlı kurda bakmamak için kendilerini zor tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 3 (TAMAMLANDI!)
FantasyElçi 1-2'nin devam kitabıdır. Kör Büyücü, Hain Prens ve Elçi olarak bilinen Leo Clast'ın yeni evrenindeki maceraları ile karşınızdayım. Kapak Tasarımı: @MehmetAliCetin1648