Turnuva tamı tamına bir hafta sürmüştü. Alice babası ile annesinin çocuk yaptığından emindi. Çünkü annesi babasına o kadar iyi davranıyordu ki, bunun başka bir açıklaması olamazdı. Üstelik iki gün boyunca yapmışlardı!
Babası ile annesi ortaya çıktığında annesi babasına Alice'i iğrendirecek kadar sevgi dolu gözlerle bakarken, yanakları kızarmış olması onun iğrenmesini daha fazla arttırmıştı. Çünkü annesi ile babası yaşlıydı! Yaşlılar ancak limonata suyu içmeli ve dedikodu yapmalıydı!
Babası kendisine göz kırparak koltuklarına geçerken, Alice sadece burnundan nefes vererek turnuvayı izlemiş ve en sonunda sırada ödüller bulunmaktaydı.
Her yaşın en güçlüsü belirlenmişti. Buda tam 112 ejderha yumurtası verilecek demekti. Babası bu ödül törenine kendisi katılırken, annesi kendisini elinden tutarak başka bir odaya götürdü.
-------------------------------------------------
Alice annesiyle babasının arasında otururken hiçte mutlu değildi. Halbuki bu en çok istediği şeydi. Ama şimdi kesinlikle kötü bir şeyler olacakmış gibi hissediyordu.
Alice babasının sarılmasına karşılık vermese de, başını göğsüne dayadığında içinin huzursuzluğu kayboluverdi. Yerini üzüntüye bırakmıştı.
''Annenin sana söyleyecekleri var.''
dediğinde Alice korku dolu anların yaklaştığından eminken, kızaran gözlerini kırpıştırmaya başladı. Annesi ellerini kendi ellerinin arasına alırken,
''Babanla birlikte olduğumu bildiğini biliyoruz. Fakat buna sevinmen gerekirken sen yersiz bir korkuyla kalbini doldurup kendini heba ediyorsun. Üstelik bu korkun kan bağı denilen o aptal şeyle alakalı. Bir insanın en önemli gücü nedir?''
Annesinin sorduğu soruyla birlikte Alice hiç düşünmeden cevap verirken, titreyen sesi odayı doldurmuştu.
''Duyguları.''
''Bunu bildiğin halde prensesimden vazgeçebileceğimi mi zannediyorsun? Sen benim mirasım olacaksın. Kan bağına önem vermediğimi çok iyi biliyorsun. Bu dünyanın İmparatoriçesisin. Annen ile gittiğimizde arkamızda bırakacağımız yegane kişisin ki, eğer fırsatımız olursa seninle bu dünyada kalmayı seçeceğiz.''
Alice bakışlarını babasının yüzüne çevirdiğinde beklediğinin aksine ciddi bir ifadesi vardı. Babası bu dünyaya sadece güçlenmek için geldiğini her fırsatta söylerken, daha önce bu yolundan vazgeçeceğini hiç söylememişti. Üstelik kendisi için...
Yine de Alice onlara inanmakta güçlük çekiyordu. Çünkü kendi öz anne ve babası tarafından köle olarak satılmıştı. Öz anne ve babası kendisinden kolayca vazgeçebilmişken, kan bağı olmayan annesiyle babası neden kendisinden vazgeçemesindi ki!?
''Ailenle bizi bir arada tutmaman gerekiyor. Onlar para için seni sattı. Ben ise seni almak için para verdim. Üstelik verdiğim ücret ne kadar değerli gözükürse gözüksün gerçek değerin bu dünyadaki tüm hayatlarla bile karşılaştırılamaz. Eğer ileride kardeşin olursa ikinizde gözümüzde eşit olacaksınız. Aranızda tartışma çıkarsa haklının tarafında yer alacağız. Üstelik sen benim biricik prensesin olduğun için söz verdiğim gibi kıtayı dolaşmaya gidiyoruz. Sadece ikimiz.''
Alice babasının zihnini okumasından hiç hoşlanmasa da, konuşmasının sonunda söylediği cümle ile annesine baktı. Beklediğinin aksine annesi yüzünde kırgın bir ifade yoktu. Muhteşem bir şekilde gülümserken kendisini alnında öperek,
''Kan bağı önemsizdir. Baban bir ahmak olsa da, en azından bazı şeylerin farkında. Sen bizim biricik prensesimizsin. Şimdi kıtayı dolaşmak için hazırlan. Daha sonra bana gördüklerini anlatmaya söz ver.''
dediğinde serçe parmağını kendisine uzattığında Alice annesinin bu davranışı karşısında endişe kırıntıları yok olmuştu. Çınlayan sesiyle birlikte gülerken, annesi gibi serçe parmağını uzatıp ona söz verdi.
-----------------------------------------------------
Lu kızının odadan çıkmasıyla birlikte gerginliği yeniden yükselmişti. Kocası ile yalnız kaldığında yaptıkları şeyi düşünerek utanıyordu.Kocası onu kendisine çekerken yumuşak bir sesle,
''Alice seni gerçek annesi olarak gördüğünü unutma. Seni yanımızda götürmeme sebebim krallığın güvende olmasını istemem. Jenn ve Yenn hamile oldukları için bir şey yapamazlar.''
dediğinde Lu'nun gözleri bir anda parladı. Son cümlesi onun aklına tek bir ihtimali getirirken emin olmak için
''Hamileler mi?''
dediğinde Leo'nun başını utanmazca sallaması karşısında öfkesi bir anda yükselse de, kocasının konuşmasıyla az biraz azaldı.
''Lu sakinleş. Onlarla birlikte olmadım. Sadece enerjimi içlerine gönderdim ve ejderha yaratmak için yaptığım şeyi yaptım. Bundan tek farkı onları bir illüzyon ile birlikte olmuş gibi göstermek. Artık nasıl bir illüzyon yapmışsam hala bana bakarken kıpkırmızı kesiliyorlar.''
dediğinde Lu kocasına sadece iki tokat atmakla yetinmişti. Enerji ile hamile bırakmayı biliyordu. İstese kendisi de kadınları hamile bırakırdı. Hatta erkekleri bile bırakabilirdi. Doğan çocuklar sadece doğuran kişinin çocukları olurdu. Fakat bu yine de kızmadığını göstermezdi. Leo sadece kendisiyle sapık şeyler yapabilirdi. Başka kimseyle değil.
Elbette bunu ona söyleyememişti. Çünkü kocası kendisine sarılmışken yapabileceği tek şey onun kalbini dinlemekti.
---------------------------------------------------------------
Alice annesinin gelmeyişi nedeniyle biraz çekinse de, annesinden tek bir kötü duygu bile yayılmıyordu. Babası gözlerinin önünde öperken Alice'in yüzü buruşmuştu ki, bu ebeveynlerini güldüren bir olay olmuştu.
Babası onu tıpkı krallığa getirdiğinde olduğu gibi kucağına alırken, Alice bu sefer babasının kollarına oturduğu için boynuna doladığı elleriyle birlikte çok geçmeden kıkır kıkır gülmeye başlamıştı. Babası onun istediği hızla giderken, bazen bir tanrı gibi bir yerde beliriyorlar, bazen de sümüklü böcekten daha yavaş gidiyorlardı. İlk olarak Alice'in istediği gibi kendine özel olan cennetine gitmek için yönlerini kuzeydoğuya dönmüşlerdi.
''Baba.''
dediğinde babası masmavi gözleriyle kendisine bakarak,
''Efendim?''
dediğinde Alice babasının kulağına yaklaşarak,
''Seni seviyorum.''
dedi. Bu onun için büyük bir anlam ifade ederken, babasının cevabını bir daha asla unutamayacaktı.
''Benim gibi birini sevmezsen delisin derler.''
dediğinde Alice kıkır kıkır gülerek babasının bu ciddi anı bile komik bir anıya dönüştürmesinden memnundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 3 (TAMAMLANDI!)
FantasyElçi 1-2'nin devam kitabıdır. Kör Büyücü, Hain Prens ve Elçi olarak bilinen Leo Clast'ın yeni evrenindeki maceraları ile karşınızdayım. Kapak Tasarımı: @MehmetAliCetin1648