''Daha basit bir orduyu bile yenemezken, Tanrılara diz çöktürmek mi istiyorsun?''
Leo bu cümlenin adaletsiz olduğunu düşünüyordu. Daha önce hiç karşılaşmadığı bir türle savaşırken bilgisizliği nedeniyle aşırı zorlanmıştı. Şimdiyse dikitlerin üzerinde yatarken çok daha fazla ceza almamak için çenesini kapatmış ve sırtına batan dikitlere karşı dişlerini sıkıyordu.
Kendisi o kadar fazla eğitim yapmıştı. Vücudunun zarar görmemesi gerekliydi. Hatta Ejderha Alevleri dahi kendisine çizik bile atamazdı. Fakat küçücük dikitler kendi vücuduna girmişken artık kendisini aşırı güçlü hissedemiyordu.
''Senin gibi sığırın daha güçlü olmasını beklerdim. Fakat daha basit bir orduyu bile yenemediğine göre çok daha fazla çalışmalısın.''
------------------------------------------------------
Leo cezasının bitimiyle birlikte tekrar ayağa kalkarken, sırtında ki kanı temizlemek için ellerini birbirine vururken
''Arındıran Rüzgar.''
diye fısıldadığında bedenini çevreleyen hafif esinti ile birlikte tüm kurumuş kanı, kiri ve teri vücudundan yok olmuş sanki banyo yapmış gibi tertemiz olmuştu.
''Şimdi Yıldız Enerjisi çekme zamanı. Sadece bir saat çekeceksin. Daha sonra savaşa geri dönüyoruz.''
dediğinde Leo tek bir kelime bile etmeden yere oturup bağdaş kurduktan sonra derin bir nefes aldı. Yıldız Enerjisi denilen şeyi çok iyi biliyordu. Hatta daha önce yapmamasına rağmen nasıl çekeceğini de biliyordu.
Ustasının oluşturduğu onlarca yara hala açık olsa da, Leo onların kanamadığını fark ettiğinden dolayı bunun kendisi için işe yarar bir şey olduğundan emindi ki yanılmadı.
Yıldız Enerjisi normalde sadece nefes yoluyla vücuda girerdi. Nefes alındığında hava ile birlikte giren enerji kullanıcı karışmadığı zaman direk enerji merkezine gitse de, Leo için durum bundan ibaret değildi. Vücudunda açık olan onlarca yara ile birlikte Leo nefesini çektiği anda vücuduna giren büyük miktarda enerji sadece burnundan değildi. Açık yaralarına da giren bu işlenmemiş enerji ile birlikte enerji merkezleri yavaşça dolmaya başlarken, ustasının ilk başta dediklerini unutmadığından dolayı enerjinin ufak bir kısmını vücuduna eşit şekilde dağıtmaya başladı.
Her saniye enerji çekerken, enerjinin büyük kısmı 7 enerji merkezine eşit şekilde dağılsa da ufak bir kısmı Leo'nun kontrolünde tüm vücudunda geziniyor ve etine işliyordu.
''İyi bari aptallığın biraz körelmiş gibi gözüküyor. Enerjin her ne kadar önemli olsa da, vücudun güçlü olmazsa bir taş parçasıyla bile ölürsün. Ma'at seni savunma büyülerine çalıştırsa da, sadece savunma ile hiçbir savaşı kazanamazsın.''
--------------------------------------------------
Leo kendisine gelen oktan son anda kaçarken, yerde gördüğü taş parçasını hızlıca alıp üzerine doğru koşan bir savaşçının yüzüne doğru tüm gücüyle fırlattı. Ustası onun için bambaşka bir eğitim hazırlamıştı. Bir ölümlü gibi savaşacağı eğitimdi.
Taş hızla ilerleyerek savaşçının miğferinden gözüken beyaz gözüne girdiği anda adam bir kaç adım attıktan sonra yere düştüğünde Leo ne kadar yorulmuş olsa da hızla adama doğru koştu.
Kulağına gelen tuhaf bir uğultunun ne olduğunu bakmadan da söyleyebilirdi. Oklar geliyordu. Cesede ulaştığı anda hiç beklemeden kolunda ki kalkanı aldı ve adamı önüne koyduktan sonra üzerine doğru kaldırdığı kalkanın arkasına sığınıp beklemeye başladı.
Oklar sadece bir kaç saniye sonra kendisine ulaşırken, etrafı kirpi gibi oklarla kaplanmıştı. Kalkanına çarpan onlarca ok ucunu görebilirken, önüne koyduğu cesetin gövdesi de bu oklarla kaplıydı.
''Eski zamanlarda savaş çok eğlenceliydi. İnsanların aklını geliştiren ve en ufak ihtimalleri bile göz önüne alman gereken bir durumdu. Fakat bu yıldız enerjisi ile işler çok kolaylaştı. Yeterince gücün olursa milyonlarca kişiyi tek bir büyü veya teknikle yok edebilirsin. Ama eskiden de şimdi de geçerli olan tek bir durum var. Pratik düşünme. Eğer pratik düşünmezsen senden güçsüz olan bir kişi seni çocuk oyuncağı gibi yener. Şimdi şu orduyu yok et.''
Ustası bunu söyledikten sonra Leo kendisini bambaşka bir yerde bulurken içi öfkeyle doldu. Aynı eski zamanlarda ki gibi...
----------------------------------------------------
Leo karşısında ki adamın kılıcını engellemek için kendi kalkanını kullansa da artık çok yorulmuştu. Kalkana çarpan kılıcın darbesiyle birlikte geriye doğru düşerken, adam kılıcını üzerinde kaldırıp aşağıya indirdiğinde son anda yana doğru çekildiği anda kılıç az önce bulunduğu toprağa kabzasına kadar girmişti. Leo elinin üzerinde ucu sivrileşen zırhlı eldivenle adamın boğazına yumruk attığı anda şelale gibi fışkıran kan üzerini kaplasa da, tiksinmeyi bırakmıştı. Sonuna kadar elini ileriye ittirdiğinde en sonunda adamın boğazı bir torba gibi açılırken ağzına dolan kanı tükürdü.
Burada yaklaşık 10 yıllık bir zaman geçirmişti. Tamı tamına 10 yıldır tek başına koskoca bir orduyla savaşırken, hiç yapmadığı şeyler yapmak zorunda kalmıştı. Kaçmış, tuzak kurmuş hatta cesetlerin arasında gizlenmişti.
Ustası ise bu süreç boyunca onunla tek bir kelime bile konuşmamıştı. Ama artık son askeri öldürdüğüne göre eğitimi bitmişti.
''İyi bari ölmedin.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 3 (TAMAMLANDI!)
FantasyElçi 1-2'nin devam kitabıdır. Kör Büyücü, Hain Prens ve Elçi olarak bilinen Leo Clast'ın yeni evrenindeki maceraları ile karşınızdayım. Kapak Tasarımı: @MehmetAliCetin1648