Binlerce canavarın yolları geçerken oluşturduğu görüntü tek bir duyguyu uyandırıyordu. Dehşeti.
Ejderha Lordu sadece 1 ay sonunda çağırdığı ordusunun en önünde yavaşça yürürken, ilk olarak etrafında ki köylere yönelmişti. Her bir köy kendisine bağlanırken bazılarına dokunmasa da, bir kısmında esaslı katliamlar yaptığı İmparatorluğa her gün yayılıyordu. Fakat öldürdüklerinin esaslı suçlular olması insanların içini rahatlattığından dolayı her türlü katil ve tecavüzcü gibi pislikler bile küçük İmparator'un safına katılmışken, kendisine bağlanan köylere verdiği zenginlik ve ihtişam karşısında halk yavaş yavaş Ejderha Lordu'nun tarafını tutmaya başlamıştı.
Küçük İmparator ise soyluların önermesiyle birlikte halkın yerleşim yerlerinin dışına çıkmasını yasaklamıştı. Bunun sebebi ise şehirlerin boşaltılmaması içindi.
Elbette bu durum büyük bir öfkeyle karşılanmıştı. Özellikle tüccarlar arasında. Çünkü tüccarlar dışarıya mal satar veya alırlardı ki, şimdi iş alanları sadece bir şehirle kısıtlanmışken, büyük miktarda zarara uğrayacakları kesindi.
Tüm bunların ötesindeyse Ejderha Lordu ilk kuşatmasını gerçekleştirdiği haberi tüm imparatorluğa yayılırken, herkes bu savaşın sonucunu merak etmeye başladı.
------------------------------------------------------------
''Beni destekleyen halkımın evlerinden çıkmamasını, askerlerin silahlarını bırakmasını ve diz çökmesini istiyorum. Bunu yapanlara asla dokunulmayacak ve hayatlarının olağanüstü güzel hale gelmesini sağlayacağım. Çocuklarınız, kardeşleriniz hatta sizlere bile Kristal Vücudu açtıracağım. Bana karşı koymaya çalışanları ise ölüm bekliyor. Suçluları gönderdiğim portaldan hepsini canlı bir şekilde atacağım ve orada yaşayacakları azap karşısında diledikleri şey ölüm olacak.''
Leo surların etrafını saran ordusunun ortasında bu konuşmayı yaparken, gökyüzüne gönderdiği onlarca Griffon'un vücudundan yankılanan sesi ile birlikte onların gördüklerini de önündeki aynalardan görebiliyordu. Burayı istese anında yok ederdi. Üzerinde tek bir taş bile bırakmaz ve hiç yerleşim yeri olmamış haline getirirdi. Fakat onun istediği şey kendisi hatta kendisinden daha önemli olan kızı için sadakatlerdi. Kendisine onlarca sadakat mektubu gelmişti. Soyluların bir kısmı kendisine bağlılık duyduklarını mektuplarla iletirken, hepsi şehirlerine davet etmişti. Bu davetleri kabul edeceğini bildiren mektupları ve bir kaç elçisini şehirlere yollamış olsa da, ilk önce Alice'e savaşın nasıl olduğunu göstermeliydi.
Normal insanların yaptığı savaşlara hiç benzemeyen sınıf savaşlarının sonuçları genellikle büyük bir hasara neden olurdu. Çünkü en zayıf kişide bile büyük hasarlara yol açacak olan saldırılar bulunurdu. Bundan dolayı her şehir güçlü büyüler ve efsunlarla çevrelenmişken, imparatorluklar arasında oldukça katı bir antlaşma imzalanmıştı. Sıradan halka zarar verilmeyecek.
Eğer bunu gerçekleştiren birisi olursa kesinlikle diğer imparatorluklar da bu savaşa girmek zorundaydılar. Hatta Klanlar ve Tarikatlar bile.
Bundan dolayı her savaş öncesi heyetler görüşür, insanlar evlerine saklanır ve bundan sonra alan etkili saldırılar kullanılmaz eski usul küçük saldırılar ile işler çözülmeye çalışılırdı.
Şehrin kapısı açıldığında asker güruhu ortaya çıkarken, Leo'da yanında Alice ve bir kaç canavarıyla birlikte bu birliğe doğru yürümeye başladı. Bu heyetlerin antlaşmaya varması için ilk ve son adımdı.
Askerler canavarları görünce gerilmişlerse de, canavarlar bir müddet sonra yürüyüşlerini kesip beklemeye başladıklarında askerler de aynı şekilde yanlara çekilerek beklediler. İçlerinden çıkan beyaz zırhla kaplı ve sırtında ki pelerini sarı olan bir adam öz güvenle dolu olduğunu belli edercesine dik bir şekilde kendisini bekleyen Leo ve Alice'e doğru yürümeye başladı.
''Hain.''
Adamın ağzından bu kelimeler çıkarken, Alice'in kaşları çatılsa da konuşmadı. Sonuçta babası buradayken onun konuşmasına hiç gerek yoktu.
''Şehri bana teslim et.''
---------------------------------------------------------------------------
Alice babasını tek bir cümle söylemesi karşısında şaşırırken, adam da aynı şekilde şaşırmışa benziyordu. Çünkü bir saniyelik zamanda adamın yüzünde bir şaşkınlık ve öfke duygusu yansımış ve anında kaybolmuştu.
''Ejderha Lordu olman kendine çok güvendiğini gösteriyor. Fakat senin bu sınıfını burada kullanamayacağını çok iyi biliyorsun. Ondan dolayı soruyorum neden seni dinleyeyim?''
Adam söylediklerinin doğru olduğunu biliyordu. Çünkü Ejderha Lord'ları sadece Ejderhalara ve suçlulara karşı sınıflarını kullanabilirlerdi. Aynı şekilde kendisiyle aynı sınıfa sahip olan kişilere karşı. Ama adamın bilmediği şey Leo'nun bu antlaşma ile sınırlandırılmış olmamasıydı.
Leo insansı görünüşünü kaybederken, Ejderha Lordu sınıfını aktive etti. Sınıfını aktive ederken değişen sesiyle birlikte kadim ses ağzından yayılmaya başladı. Aynı bir ejderha gibi.
''Benim gözümde sizler suçlusunuz. Yani istediğimi yapabilirim. Şehri bana teslim et ve seni destekleyenlerle birlikte İmparatoruna sığın. Şehri bana teslim edersen sana ailene ve seni destekleyenlere dokunulmayacak. Fakat bunu yapmazsan portalın içinden geçer ve ölümü dileyecek hale gelirsin.''
Babasının tehdidi basitti. Oldukça açıktı. Ve bir kaçış yolu sunuyordu. Babası sarı ve çizgi haline gelmiş göz bebekleriyle kendisine baktığında, karşısında ki adamı umursamadan onunla konuşmaya başladı.
''Bir kuşatma yaptığında saldırıya başlamadan önce kuşatılan yerin heyeti ile görüşmen gereklidir. Bunu unutma. Heyet karşına geldiğinde seni aşağılamak isterse de, umursama. Çünkü biz duyguyu değil aklı seçenleriz. Akılla hareket edersen asla başarısız olmazsın. Daha sonraysa iki seçenek sun. Ya yaşam ya da ölüm. İnsan yaşamak için her şeyi yapar. Hem de her şeyi. Bunu aklından çıkarmazsan ve yeterince güçlüysen istediğin her şey olur. Sana sürekli güçlenmeni bundan söylüyorum. Arkanda milyarlarca kişilik ordu olsun. Fakat sen güçlü değilsen düşmanların orduyu umursamaz. Sen güçlü ol ki, ordunun yerine senden korksunlar.''
''Fakat kur-''
Şehir Lordu'nun cümlesi bir anda kesilirken, bunun nedeni gördüğü şeydi. Ejderha Lordu bir anda havaya fırlarken arkasında ki birliğini ağzından çıkardığı kırmızı alevlerle birlikte yok ettiğinde kimse bir şey diyememişti.
''Kuralı bozmanın bir çok yolu var. Şimdi HEPİNİZ CEVABINIZI VERİN!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 3 (TAMAMLANDI!)
FantasyElçi 1-2'nin devam kitabıdır. Kör Büyücü, Hain Prens ve Elçi olarak bilinen Leo Clast'ın yeni evrenindeki maceraları ile karşınızdayım. Kapak Tasarımı: @MehmetAliCetin1648