|||||
"Huh harika. Şimdi hemen kanımı al ve şu aptal testlere başla."
Sehun dinlemese bile Wufan bunların aptalca olmadıklarını, oldukça önemli olduklarını anlatmaya çalışıyordu. Bu şekilde kan vermeye gittiler.
|||||
--------------------
Hold My Hand
Part 3 - Onun hastalığı..-------------------
Sehun, Wufan'ın onun için ayarladığı hasta odasının yatağında uzanıyordu. Bir yığın test yapılacağı için fazla kan alınmıştı. Bununla vücudu alışık olmadığı için zayıf düşmüştü.
Sehun kapının açılmasıyla gözlerini aralamayı denedi. Açtığında gelen ışıktan korunmak için gözlerini kıstı. Kafasını yavaşça sağa çevirdiğinde Wufan'ı gördü. Wufan yaklaşıp ellerini yatağın kenarına koydu.
"Ooo düzeldin mi sonunda prens?"
Sehun boğazını temizledi. Uykudan yeni kalktığı için sesi boğuk çıkıyordu. Ama bunu umursamayacak kadar yorgundu.
"Dalga geçmeyi kes doktor. Luhan nasıl? Kanım iyi geldi mi? Uyandı mı?"
Wufan üzgün ifadesiyle geri çekildi. Kollarını bağladı.
"Sehun, zor biliyorum. Ama beklemek zorundayız. Test yaptırıyorum. Doku uyuyorsa Luhan'ı hemen ameliyata alacağım."
"Doku mu? Luhan'ın nesi var doktor! Neden ameliyat olmak zorunda?!"
"Sehun bunları sana söyleyemem. Israr ederek işimi zorlaştırıyorsun."
"Lütfen..bilmek istiyorum. Bak. Aramızda kalabilir. Lütfen a-anlat."
Bir yaş düştü yanaklarına usulca. Wufan ona bakıp düşündü. Ne kaybedebilirdi ki?
"Neden bu kadar çok istiyorsun bilmeyi?"
"B-Ben .. O-Onu seviyorum.." Wufan donup kalmıştı. Birkaç saniye boş boş Sehun'a baktı. Sehun da ne dediğinin farkına varınca kıpırdandı.
"Peki, beni iyi dinle. Bir daha anlatmayacağım... Luhan iki sene önce sağlığını ölçmem için bana gelmişti. Gayet iyi görünüyordu aslında. Testler falan yaptık. Ama ne yazık ki içi, dışı kadar güzel değildi. Luhan hastaydı. Hem de çok hastaydı. Kabullenmedi ilk başlarda tabi. İlaçlarını almayı reddetti. Onunla konuştuğumda hayatının değerli olmadığını, hiçbir zaman mutlu olamayacağını bildiğinden ölmek istediğini söyledi. Kendini kendi elleriyle ölüme yolluyordu. Düşünsene, bir uçurumun kenarındasın. Sağ tarafında uçsuz bucaksız bir çukur, sol tarafında ilaçlardan bir el.. Üç aydır ilaç almıyordu ve hastalığı gün geçtikçe ilerliyordu. Luhan ölümü beklemeye başlamıştı artık. Ama sonra seni gördü. Hayata tutunmasını sağlayan seni.. Okulun ilk gününden itibaren bana seni anlatıp dururdu. Ne kadar yakışıklı olduğunu, ne kadar havalı olduğunu anlatırdı. Senin soyadında tıkılıp kaldığını anlatır ve o bunu düzelteceğini umardı. O taş kalbinin yumuşayacağını ümit ederdi. Bu umutla yaşamak için çabaladı. İlaçlarını almaya başladı. Bazı günler okuldan kaytarıp kontrollere gelirdi. Ama uzun süredir ilaç almadığı için hastalığı ilerlemiş. Bunun kademeleri var. Sırayla ağrılar, krizler ve bayılmalar.. Ama o direndi. Sana direndiği gibi direndi. Sana direndiği gibi direndi. Ama beni en çok bitiren şey ayaklarıma kapanıp en azından seni düzeltene kadar onu yaşatmam için yalvarmasıydı. Böylelikle daha iyi bir hayatın olabilirdi.. Ne kadar kötü biliyor musun? Tabi.. sen Oh Sehun'sun. Nerden bilirsin ki zaten. Onun en çok psikolojik desteğe ihtiyacı olduğu zamanda sen onu yerin dibine soktun!.. herneyse~ İlaçlarla geçmeyeceğini söyledim artık. Elimden gelen birşey yoktu. Dostumun ölümünü izliyordum resmen. Kan lazımdı ona. Bir çok yerde arattım. Yurtdışında bile arattım. Ama yoktu işte. Kan vardı ama doku uymuyordu. Gün geçtikçe kötüleşti. Ve ben birşey yapamıyorum. Geçen hafta gene bayılmış. Bu sefer zarzor kendine getirdim.. Artık o da biliyor, az zamanı kaldı. Seninle konuşacağını söylemişti, anlaşılan konuşamadan başladı kriz. Ama söylesene, Luhan biraz daha dayanabilirdi. Bu büyük krizi geçirmeyebilirdi.."
Sehun gözlerini kaçırdı.
"Yine yaptın değil mi? Onu kırdın.."
Sehun ağlayamıyordu artık. Wufan tek bir hareketle onun yakasından tutarak sarsmaya başladı. Onun gözyaşlarını umursamıyordu. Artık gözyaşı için bile çok geçti..
"YİNE YAPTIN DİMİ, OH SEHUN! ONU O KARANLIK UÇURUMA İTTİN! BAHSE GİRERİM ONA GENE BAĞRDIN! KALBİNİ KIRDIN DEĞİL Mİ HUH!"
Burnunu çekti Sehun.
"Kalbim acıyor.."
Sahte bir kahkaha attı Wufan.
"SİKEYİM SENİN KALBİNİ! SENİN OLMAYAN KALBİNİN ACIDIĞINI SANIYORSUN! LUHAN. ONA ACIMA! O ÇOK GÜÇLÜ, HEPİMİZDEN GÜÇLÜ! ONUN KALBİ İKİ YANDAN DARBE YİYOR. Bİ SENİN GİBİ PİSLİK YÜZÜNDEN BİR DE SİKTİĞİMİN HASTALIĞI YÜZÜNDEN! HEPSİ SENİN HATAN PİÇ! ONU HAYATA BAĞLAYAN DA SENDİN ÖLDÜRECEK OLAN DA SEN OLACAKSIN!"
Wufan ağır bir yumruk geçirdi Sehun'a. Sehun karşı çıkmadı, hak ediyordu, sonuna kadar hak ediyordu.
Wufan bir tane daha yumruk attıktan sonra kendini geri çekerek odada gezinmeye başladı. Eliyle saçlarını sıkarak sakin olmaya çalışıyordu. Yoksa bu piç elinde kalırdı.
Sehun şoku hala üzerinden atamamıştı. Ne yani, Luhan'ı hasta mıydı? Hem de ölümü getirebilecek kadar..
Boğazını temizledi.
"Luhan..onun ne hastalığı var..?"Wufan eliyle çenesini ovuşturarak Sehun'a döndü. Sehun'un dudağı kanıyordu. Yanına gelip ellerini yatağa koydu.
"Dudağın kanıyor.."
Elini uzatmıştı ki Sehun onun elini uzaklaştırdı. Dişlerini sıkarak konuştu."Sikmişim dudağımı. Bana Luhan'ın ne hastalığı var onu söyle?!"
"Lanet olsun. Söyleceğim, ama sakin olacaksın. Tamam mı?"
Yumruklarını sıktı Sehun.
"Söyle hadi.."Wufan nefesini verdi yavaşça.
"Luhan..Luhan kanser, Sehun..."
~BÖLÜM SONU~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hold My Hand
FanfictionBir olay. Gereken tek şey bir olay. İstediği tek şey bir olay. Ama bu olayın kötü mü yoksa iyi mi olacağını kimse bilemezdi.. -Klasik konulu bir Hunhan hikayesi.