[Part 4] Scary, Alone, Soundless..?

3.8K 204 22
                                    

||||

"Luhan..Luhan kanser, Sehun.."

||||

------------------

Hold My Hand
Part 4 - Korkutucu, Yalnız, Sessiz..?

------------------

Sehun duyduklarını algılamaya çalışıyordu. Anlamak istemiyordu. Gerçek olması imkansızdı. Luhan bu halde olamazdı. Neden ona hiçbirşey belli etmemişti ki? Ne düşünmüştüde ona söylememişti? Ama hepsi onun hatasıydı. Belli ki Luhan'ın terastayken söyleyeceği şey buydu. Lanet! Neden önemsiz demişti ki! Kendi hayatını bir kenara bırakıp Sehun'u dinlemeyi seçmişti. Israr etmeliydi. Kendi hayatını Sehun'dan daha aşağıda tutmamalıydı. Sehun buna değmezdi! Ama Sehun, Luhan'ın gözündeki değerini bilmiyordu. Lanet olsun ki bilmiyordu!

"Hayır.."


Wufan gergince dudaklarını büzdü. 

"Sehun.. Üzgünüm ama gerçek bu."


"B-Bu doğru olamaz.."


Wufan seslice nefesini verdi. 
"Sehun, buna alışmalısın..ve, bu durumdayken herşey için hazırlıklı olmalısın."

"HAYIR!" Sehun bağırarak yatakta doğruldu ve ayağa kalktı. Başının dönmesini umursamayarak koluna takılan serumu sertçe çıkarıp attı. Wufan'ın onu tutma girişimlerinden sıyrılarak kapıya koştu. Kapıyı açıp kendini dışarı attı. Luhan'ı görmeliydi. Onu hemen görmeli ve iyi olduğunu bu lanet doktora kanıtlamalıydı. Gelen ışık zaten dönen başını kötüleştirip sendelemesini sağladı. Duvarlardan destek alarak ayaklarını koridorda sürüyordu. Orada bulunan insanların ona bakışlarını umursamadan Luhan'ın adını haykırıyordu. Onu gören hemşire hemen yanına gelip kolunu tutmaya çalıştı. Sehun onu ittirerek bağırdı.


"Bana Luhan'ın kaldığı yeri söyle lanet olası!"


 Hastanedeki herkes Luhan'ı tanırdı. Çok sık uğrardı buraya. Bazen bilinçli bazen bilinçsiz. Kadın Sehun'un sesinden korkarak titrek eliyle ilerideki camlı odayı gösterdi. Yoğun Bakım. Doğru ya Wufan ona söylemişti. Sehun adımlarını hızlandırıp oraya yöneldi. Luhan'ın yanına.


 Wufan beklemek yerine onu durdurmaya çalışmanın daha iyi olacağını düşündü. O manyağın ne yapacağını bilemezdi. Kapıyı sertçe açıp dışarı çıktı. Gözlerini kısıp ileri baktı. Sehun yoğum bakıma doğru gidiyordu. Koşmaya başladı.


 Sehun camın yanına geldiğinde içeriye göz attı hemen. Evet oradaydı. Minik Luhan'ı. Orada öylece uzanmış yatıyordu. Sehun elini cama koyarak küçük bedeni izlemeye başladı.

"Luhan.." fısıldadı.



 Zaten minik olan bedeni uzun beyaz çarşafla daha da minik görünüyordu. Soluk olan teni şu an daha da soluk görünüyordu. Göğsüne bir sürü makineye bağlı yuvarlak şeyler yapıştırılmıştı. Kolunda serum takılıydı. İşaret parmağını sıkıştıran bir mandal vardı. Yüzüne baktı Sehun. Gözleri kapalıydı. Yorgunluk gördü yüzünde onun. Bir yaş düştü yavaşça yanağına. Ama o değildi onu boğan. Canını içten içe bitiren o değildi. Luhan'ın yüzüne hava desteği sağlayan bir maske takılmıştı. Luhan her nefes alışında yavaş nefesi maskeye çarparak onu buğuluyordu. Nefesinin her maskeye çarpışında kalbinin bin parçaya bölündüğünü hissediyordu Sehun. Gözlerini kırpıştırdı. Lanet gözyaşları bebeğini görmesini engelliyordu. Biriken yaşlar aktıktan sonra göz altarını sildi parmağıyla hemen. Ardından Luhan'a döndü. Yatağın yanında Luhan'ın vücuduna bağlı olan cihazların makinesi vardı. Makine Luhan'ın yavaş atan kalbini gösteriyordu. Küçük bir hıçkırık kaçtı Sehun'un dudaklarından.


"Senin kalbin böyle atmaz Luhan.. Tanrının her lanet olası gününde yanımdayken çıldırır, sana yaklaştığımda pır pır atmaz mıydı huh?"



 Wufan yavaşça arkasına geldi. Duvara yaslanıp onu izlemeye başladı. Gördü o anda Wufan. Oh gitmişti, şu an Sehun buradaydı. Ve bu böyle devam edecekti. Luhan'a döndürdü gözlerini. Ardından içinden mesajlar gönderdi ona. 'Kazandın Luhan. Hem bahsi hem de Sehun'un kalbini..ama artık uyanman gerekmiyor mu? Hayata tutunman..? Sehun'a tutunman..?'


"Uyan Luhan. Ben seni iyileştiririm bak. Şu lanet olası doktordan daha iyi doktorlar bulurum sana." Güldü Wufan. Sehun'a yaklaşıp elini omzuna koydu.


"Kendini zorlama Sehun. Hiç birşey değişmeyecek. Şu an kötü durumdasın, dinlenmen gerek. Kendine zarar veriyorsun."

Sehun kaşlarını çatarak bir hışımla Wufan'a döndü. 

"Benim acım? Benim? Hah. Doktor farkında değil misin, Luhan benden daha çok acı çekiyor! Onun yanında olmalıyım!"


Wufan da kaşlarını çattı.


"Şimdiye kadar yanında olmadın da Luhan'ı bu halde görünce mi aklına geldi huh?"



 Sehun sinirle hırlayarak saçlarını çekiştirdi. Wufana doğru ilerledi. Yanına geldiğinde bir şey yapamayacağının farkına vararak daha da sinirlendi ve duvarda duran büyük cam çerçeveye sağ yumruğunu geçirdi. Daha sonra ötekini, sonra ötekini..



"HEPSİ.BENİM. YÜZÜM.DEN! OH.SOYADIN.DAN.NEFRET.EDİ.YORUM! SİK.TİĞİMİN.SOYADI! LANET OLSUN!"




 Gözyaşları durmaksızın süzülüyordu yanaklarından. Ama o umursamadı. Yumruklarını çerçeveye geçirmekle meşguldü. Cam kırıkları etrafa sıçrıyordu. Derisi parçalanmaya başlamıştı. Yerdeki kan gölü belirli süratte büyüyordu. Wufan bu kadarının yeterli olduğunu düşünerek onu durdurmaya çalıştı. Ama Sehun onu ittirip işine devam etti. Hiçbir şey duymak istemiyordu. Acısını kendisinden çıkarmak istiyordu sadece. Wufan gördüğü ilaç dolu tepsiyi taşıyan hemşireye işaret ederek yanına çağırdı. Hemşire korkarak hızla doktorun yanına geldi. Wufan tepsiden bir iğne alarak ilacı aradı. Bulduğunda iğneyi ilacın kutusuna batırdı ve ilacı çekti. Kutuyu tepsiye bırakarak yavaşça arkadan Sehun'a yaklaştı. Ani bir hamleyle kolunu Sehun'un boğazına sardı ve onu arkaya doğru üzerine yatırdı hafiften. Kafasını geriye attırarak hareket etmesini engelledi. Sağ kolunu zorlukla Sehun'un omzunun üzerinden attırdı. Kısa iğneyi hızla Sehun'un göğsüne batırarak ilacı enjekte etti. Ardından iğneyi çıkartıp Sehun'u serbest bıraktı. Umursamazca hemşirenin yanına gitti ve iğneyi bıraktı. Hemşireye bir sedye getirmesini söylediği sırada arkasından gelen düşme sesiyle sırıttı.


 Sehun boğazına sarılan kolla neye uğradığını şaşırdı. Arkaya doğru yatırılmasıyla sinirleri gevşemiş hareket etmesi engellenmişti. Hızla göğsüne giren iğneyle bağırdı. Tepinirken iğneden vücudunun derinliklerine giden yakıcı sıvıyı hissettiğinde acıyla inledi. Daha sonra iğne çıkmış, arkasındaki kişi çekilmişti. Sehun sendeledi. Gördüğü şeyler ikişer olmaya başlamıştı. Kendine gelmeye çalışarak gözlerini kırpıştırdı ama faydasızdı. Elini göğsüne koyarak yüzünü acıyla ekşitti. Vücudunun uyuştuğunu hissetti. Dizleri artık onu taşıyamayarak kırılırken sert zeminle buluştu. Ardından soğuk mermeri tüm vücudunda hissetti. Gözlerini açık tutmaya çalıştı. Fakat yavaş yavaş yaklaşan karanlığı sadece izlemekle kaldı.



'Bayılmak..böyle mi hissettiriyor Luhan..? 

Korkunç, yalnız, sessiz..'

 

 

~BÖLÜM SONU~

Hold My HandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin