||||
Luhan arkasına dönerek Sehun'a baktı. Sehun ona bakmıyordu. Arkası dönüktü. Her zaman onun arkasından yürürdü. En az 1 metre olurdu aralarında. Ama bu sefer yakındaydı Sehun. Kendi isteğiyle hemde. Elini uzatmaya çalıştı tekrardan Luhan. Kalbi patlayacaktı artık neredeyse. Burnundan akan yoğun bir sıcaklık hissetti. Adım atmayı denedi, Sehun'a yaklaşmayı. Son bir defa ona dokunmayı..
||||
-----------------
Hold My Hand
Part 2 - Umut------------------
Sehun gitmemeye karar vermişti. Luhan'ı bırakmayacaktı. Cesaretini toplayıp ona söylemeye hazırlanıyordu ki duyduğu sesle anında arkasını döndü. Luhan'ı yerde yatarken görünce gözleri korkuyla büyüdü. Luhan artık dayanamayarak kendini bırakmıştı. O da yapamamıştı. Oh Sehun'u gömememişti.
Sehun'un kalbi korkuyla çırpınırken hemen Luhan'ın yanına koştu. Minik bedeni çevirerek kendine çekti. Gördüğü şeyle acı bir inleme çıktı dudaklarından. Gözyaşları artık sel gibi akıyordu. Bir güne bu kadar şey fazla değil miydi?
Pürüzsüz beyaz tenine mükkemmel bir güzellikte yakışan kan, en saf halinde Luhan'ın burnundan akıyordu..
Sehun, uyanması umuduyla Luhan'ın adını haykırıyordu.
"OLMAZ! BENİ KENDİNE BAĞLAMIŞKEN BIRAKAMAZSIN! LUHAN UYAN! YALAN SÖYLEDİM GİTMEYECEĞİM. BAK BURADAYIM!" titreyen eliyle Luhan'ın soğumaya başlayan elini tuttu. Minik eli kendi gözyaşıyla ıslanmış yanağına yasladı. İnce bilekte hissettiği hafif vuruşla gözlerini kocaman açtı. Hemen elini doğru yere koyarak Luhan'ın nabzına baktı.
"Lanet olsun, neden bu kadar yavaş!"
Aceleyle küçük bedeni kucakladı. Koşarak merdivenlere yöneldi. Geniş aralıklı merdivenleri inerken şükretti, takılıp düşmeyecekti. Kapıdan çıktıktan sonra arabasının yanına gitti. Kucağında Luhan varken kapıyı açamazdı. O sırada kapıdan çıkan Kai'yi fark etti. Çıkarabildiği kadar yüksek sesle ona bağırdı.
"KAI! HEMEN BURAYA GEL!"
Kai duyduğu sesle tırssada sesin sahibine baktı hemen. Sehun'un kucağında Luhan vardı. Burnundan kan akar bir şekilde baygın olduğunu görünce hemen onların yanında bitti.
"Sehun, Luhan'a ne oldu?" Kai şaşkınlık içinde Sehun'un gözyaşlarını inceliyordu.
"SORU SORMAYI KES LANET OLASI! CEBİMDE ARABANIN ANAHTARLARI VAR ONLARI AL VE ŞU KAPIYI AÇ HEMEN!"
Kai hemen Sehun'un pantolonunu aradı. Bulduğunda aynı hızla kilidi açıp kapıyı araladı. Sehun Luhan'ı hemen arka koltuğa yatırdı. Kai'nin elinden anahtarları alıp sürücü koltuğuna geçti. Kai de Luhan'ın yanına binmişti. Sehun onun geldiğini birkaç dakika sonra fark etti.
Gözyaşları akmaya devam ediyordu.
"SİKEYİM BU İŞİ KAİ. HEPSİ BENİM HATAM! NE OLURDU ONA İYİ DAVRANSAYDIM?! KAHRETSİN! OH SOYADINDAN NEFRET EDİYORUM KAHRETSİN! KENDİMDEN NEFRET EDİYORUM KAHRETSİN! BUNLARI O DEĞİL BEN HAK EDİYORUM LANET OLSUN! LUHAN'I KURTARDIĞIMIZDA BENİ SAĞLAM BİR DÖVECEKSİN KAİ. YOKSA SENİ GEBERTİRİM!"
Sehun kendine olan sinirini direksiyona vurarak, Kai'ye bağırarak çıkarmaya çalışıyordu. Her zamanki gibi..
Hastane aciline son hızla girdi Sehun. Araba sallanmıştı. Belki birkaç insan ezmişti Sehun, ama şuan endişelendiği tek hayat Luhan'ın hayatıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hold My Hand
Hayran KurguBir olay. Gereken tek şey bir olay. İstediği tek şey bir olay. Ama bu olayın kötü mü yoksa iyi mi olacağını kimse bilemezdi.. -Klasik konulu bir Hunhan hikayesi.