[Part 6] Surprise?

3.3K 185 22
                                    

 ||||

 

 Luhan kıkırdayıp onları izliyordu. Ne kadar imrense de bu çocuklar acısını unutturup en azından gülebilmesini sağlıyordu..

||||

---------------

Hold My Hand
Part 6 - Sürpriz?

---------------


3 Gün Sonra..

"Hadi ama Wu~" Luhan yattığı yataktan aegyo yaparak Wufan'ı ikna etmeye çalışıyordu. 3 gün boyunca dergi okuyup televizyon izlemekten sıkılmıştı. Ayrıca Wufan'ın koyduğu aptal kurallar neticesinde; tuvalet dışında yataktan kalkmasına izin olmadığı için yatıp oturmaktan poposu ağrımıştı. Wufan bıkkınlıkla nefesini verdi.

"Kes şunu, Luhan. Beni o şirin görüntünle kandıramazsın."

Luhan sinirle dudaklarını büzdü. 
"Of! 3 gündür yatmaktan başka birşey yapmıyorum. O kadar şeyin yanında bir de kıç ağrım çıktı!"

"Eh? Tuvalete gidiyorsun ya." Luhan sinirlenerek hızla yanındaki ayıcığı Wufan'a fırlattı.

"Yah! Bir de onu yasakla istersen!"

 Wufan ayıcığı havada yakalayıp kahkaha attı. Gülerek yatağın yanına geldi ve oturdu. Luhan'ın kızgın görünmeye çalışan tatlı halini gördükçe daha da gülesi geliyordu. Ayıcığı yastığa koyarak Luhan'ı inceledi. Karışarak kabarmış saçlarıyla çok çocuksu ve tatlı görünüyordu her zaman ki gibi. Luhan'ın memnuniyetle gülümseyerek masumca ayıcığa sarılışını seyretti. Bu kadar iyi olmayı nasıl başarıyordu? Oysa ki dünya adaletsiz ve kötülükle dolup taşan bir yerdi. Luhan adeta siyah inciye vuran beyaz ışık gibiydi. Hiçbir kötülük barındırmıyordu kalbinde. Masumdu. Öyle masumdu ki bunu kullanan pislikler vardı. Ailesi bunun başında geliyordu mesela. Onu sokakta bırakarak kaçan korkaklardı onlar. Polis zamanında yetişip onu görmese belki de soğuktan yok olup gidebilirdi. Onu yurttan alan insanlara ne demeli peki? Yada onlara insan denilir miydi ki? Onu yanlarına aldıklarından beri resmen işkence uygulamışlardı. Adam karısı işte olduğu zamanlarda Luhan'a sakso çektiriyor, eğer itiraz ederse kemer dahil bulduğu şeylerle onu dövüyordu. Çift eğer kavga ederse ya da sinirleri bozuksa acısını genne Luhan'dan çıkarıyorlardı. Ve bunun gibi daha kötü şeyler. Bakirliğini zorda olsa korumayı başarmıştı onlardan. Luhan sonunda hayatından bıkarak bileklerini kesmeyi bile denemişti. Wufan son anda yetişmişti. Bilmiyordu ona neler yaptıklarını. Luhan o anki sinir krizi ile olanları anlatmıştı. Belki Wufan ona hak verirde engellemez diye dökmüştü bütün içini haykırarak. Wufan gitmişti. Ama Luhan'ın eşyalarını toplayarak dönmüş Luhan'ı kucağına alarak çıkmıştı o evden. Luhan o günden beri Wufan ile kalıyordu. Yük olduğunu düşünerek gitmek istemişti ama Wufan kalması için diretiyordu. Wufan memnundu bu durumdan. Ama kendine kızıyordu. Çocukluk arkadaşı o, on yedi yaşına girene kadar yaşadıklarını fark etmemişti. Eğer bilseydi daha önce tereddüt etmeden onu o pislik evden alırdı. Tao ile tanışmasını sağlayan da o'ydu. Sevgili olmalarından sonra Tao da arasıra Wufan'ın evinde kalırdı. Evlendiklerinde üçü birlikte yaşamaya başladılar. Luhan'dan çekinmiyorlardı. Geceleri inleme seslerini ve yatağın sarsılıp duvara çarpan sesini duymamak için kulaklık takardı, yoksa ıslak bir çamaşırla yatmak zorunda kalırdı. Alışmıştı. Her şey güzeldi. Ama sonra Wufan'ı hastaneye gelmişti. Gelmişken kontrol yaptırdı ama sonuçlar iyi değildi. Luhan'da kanser başlangıcı vardı. İnkar etmişti ama gerçek buydu. Tao da biliyordu. Wufan ile tedavi için ikna etmeye çalışmışlardı hep Luhan'ı. Daha sonra üniversitede Sehun'u gördü. Aşık oldu. Tüm kalbiyle. O buz torbası, pisliğin tekiydi. Ama Luhan vazgeçemiyordu. Aşk mı takıntı mı diye çok düşündü Luhan, ama bu şey takıntı olamazdı. Takıntı bu kadar yüce bir şey olamazdı. Daha sonra Sehun son hamlesini yaparak tamamen yıldırmıştı Luhan'ı. Tamamen. Ama onunla birlikte kendisi de yıkılmıştı. Tek bir gece, tek bir söz, tek bir saniye bile değiştirebilir bütün dünyayı. Ama en önemlisi bunu değerlendirmekti.

 İç çekti Wufan. Sehun daha yeni anlıyordu kıymetini Luhan'ın. Ve değerlendirmek için zaman var mıydı bilmiyordu. Luhan hastanedeyken onu seyretmekten tek bir saniye bile bıkmamıştı. Ona dokunmaya korkuyordu. Her an kırılıp gider diye öpemiyordu bile. Luhan'ın kalbi teklediğinde sinir krizi geçirmişti yine. Wufan onu gene bayıltmak zorunda kalmıştı. Sehun ve Luhan'ın hallerini gördükçe gidip odasında sessizce ağlıyordu. Hayat adaletsizdi. Masallardaki gibi olmazdı öyle. İyiler kazanmazdı mesela. Zenginler kazanırdı, her zaman güçlü olan kötüler.. İyiler ise hep ezilirdi. Güç kazanamazlardı. Acı çekerlerdi. En büyük örneği karşısında duruyordu işte. Hiçbirşey olmamış gibi mutlulukla ayıcığına sarılan küçüğü. Kim bilebilirdi ki aslında onun her geçen gün öldüğünü..?

Gözlerine dolan yaşları aceleyle geri göndererek gülümsedi. 
"Tamam, tamam. Çıkmana izin veriyorum. Zaten Tao'ya kıyafetlerini getirmesi için göndermiştim. Birazdan gelir." 

Luhan gözlerini açıp sevinçle çığlık attı. Hemen doğrulup içtenlikle Wufan'a sarıldı.
"Yeeeey! Sağol Fannie~ Seni çok seviyorum!"

Wufan da gülümseyip ellerini Luhan'ın belinde birleştirdi.
"Ben de seni Lu. Ama bu benden kurtulduğun anlamına gelmiyor. Aynı evde yaşıyoruz sonuçta." Kıkırdadı Wufan. Luhan gülümseyip geri çekildi.

"Çok gıcıksın Wu. Ama tamam, kendime dikkat edeceğim."

"Aferin o zaman küçüğüm.." Wufan parmağıyla Luhan'ın burnuna dokundu. Luhan sevimli mırıltılar çıkarttı. Wufan'ın ona küçüğüm diye seslenmesini seviyordu.

 O sırada içeri Tao girdi. Elindeki çantayı koltuğa bırakıp yanlarına geldi. Genişçe gülümseyerek Wufan'ın kucağına oturdu. Luhan'ın elini tuttu.

"Nasıl oldun tatlım?"
Gülümsedi Luhan.

"Gayet iyi hissediyorum. Turp gibiyim!"

Tek kaşını kaldırarak sırıttı Tao. Gözleriyle Wufan'ı gösteriyordu.
"Sonunda ikna edebildin huh?" 

Luhan gözlerini devirerek nefesini verdi.
"Ne kadar zorlandım bi bilsen.."

"Senin adına sevindim bebeğim. Ama okula falan gitmek yok bu ara. Raporun var ne de olsa."

Luhan sesli bir şekilde nefesini verdi. 
"Yah! Burası yetmiyormuş gibi bir de eve mi kapatacaksınız beni?! Ama Sehun'u görmek istiyorum!"

Tao ve Wufan birbirlerine bakıp kıkırdadılar. Tao kocaman sırıtarak ona döndü. 

"O işi ben hallettim, merak etme.."

Luhan anlamayarak bi ona bi ona baktı.
"Neyden bahsediyorsun?"

 Güldü Tao. Bu kadar tatlı olmamalıydı Luhan. Sehun'a sinir olmuştu. Ama merakta ediyordu nasıl bu kadar iradeli biri diye..

"Eve gidince anlarsın. Sürpriz."

Luhan'ın şaşkın bakışları arasında gülüşüyorlardı. 

Ne demek istemişlerdi ki? 

Sürpriz? 

Onu gene ne bekliyordu ki acaba yine..?

~BÖLÜM SONU~

Hold My HandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin