03:40
Gecenin sessizliğini dinleyerek dolaşıyordum şehirde . Esen rüzgarın hafif hafif yüzüme vurması uykumu kaçırmaya yetiyordu . Hiç kimse yoktu dışarda evlerin loş ışığı gözüme çarpıyordu . Gündüzleri ordan oraya koşuşturan insanlardan iz yoktu şimdi gerçi bir kaç saat içinde herkes uykusundan uyanıp sokakları dolduracaktı. Bian ne için dışarı çıktığımı unutup hiç bilmediğim yollardan geçmeye başlamıştım . Artık alışıktım bu duruma ne zaman dışarı çıksam nereye gideceğimi belirlemez ayaklarımın beni götürdüğü yere giderdim . Bugün de beni bir deniz kenarına getireceği tutmuştu anlaşılan . Zaten karnımın gurultusuda kesilmişti . Deniz kenarındaki bir kayaya oturdum ve dalgaları izlemeye başladım .
Büyükannemden öğrendiğim bir totemim vardı ne zaman deniz kenarına gitsem o an en çok beğendiğim taşı alır dilek tutup denize atardım yine onu yapmak geldi içimden . Yerimden kalkıp gezinmeye başladım . 50 m kadar ileride bembeyaz renkte karanlıkta kendini iyice belli eden yuvarlak bir taş buldum taşı elime alıp neyi dileyeceğimi düşündüm ve aklıma o gizemli kişi geldi onu tanımayı görmeyi diledim ardından taşı denize attım .
06:27
Hava yavaştan aydınlanmaya başlamıştı uzun süredir dışarıda olduğum için buz tutan ellerimi cebime sokup açılmak üzere olan fırına doğru yola koyuldum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN PLATONİK
Romanzi rosa / ChickLitKimi mutlu sonlara alışıktır , kimi uzaktan sevmelere... Beni merak etme . Ben de senin gibiyim