-Burası benim küçük dünyam. Sık sık herşeyden kaçar buraya gelirim. Buraya geldiğim an tüm sorunlarımı derdimi tasamı unutur yeniden yaşadığımı hissedirim. Buranın anlamı benim için büyük ve ilk buluşmamız burada olsun istedim.
Deyip duraksadı bende kurduğu cümleleri özümsemeye çalışıp şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım. Cidden neden burası?
+Güzel bir yer
-Evet seviyorum burayı şehirden uzak temiz ve sakin bir atmosferi var
+Burayı ne zaman keşfettin?
-5 yaşında.
Deyip bakışlarını yere indirdi söylemek istemediği birşey vardı ama ne? Konuyu fazla deşmemek için sırt çantamın içinden ikimiz için hazırladığım sandviçleri ve portakal sularını çıkarttım.
-Epey lezzetli görünüyor
Dedi sandviçini eline alıp. Hafifçe gülümsedim.
İkimizde ilk lokmalarımız aldıktan sonra uzun süren bir sessizlik oldu. Kulağımıza dolan denizin uğultusunu ve beynimizin içinden geçen düşünceleri dinledik. Oluşan sessizlikten dolayı ikimizde halimizden memnunduk oysaki sorulacak ne kadar çok soru anlatılacak ne çok hikayemiz vardı. Ama acelemiz yoktu bunları konuşmak için zamana bıraktık tüm meraklarımızı günü gelince konuşulurdu elbet her şey.-Buralarda küçük bir kulübe var seni oraya götürmemi ister misin?
Dedi küçük bir heyecanla.
+Elbette
Deyip çantamı sırtıma alıp saçlarımı sol omzuma aldım ve ikimizde oturduğumuz yerden kalktık.
...
-Daha önce kimseyi buraya getirmedim
Dedi kulübeyi işaret ederek. Bende sanki filmden fırlamış olan o kulübeyi inceliyordum. Koyu renk ahşaptan yapılma hatta çoğu yerinde kararmalar olan, kapısının üst kısmındaki bir tahtada çatlak oluşmuş sağ tarafını kaplamış olan sarmaşığa ve hemen yanında duran kaya parçasını dikkatle incelerken biran da sırtımda bir el hissettim
-Hadi içeri girelim
Kapısında bulunan asma kilidi açmak için kayayı yerinden oynattı ve küçük bir anahtarla kapıyı açtı. İçerisi epey karanlıktı ve o anda Batu duvarda asılı olan beyaz mumu eline aldı ve kibrit ile içeride loş bir aydınlık oluşturdu. İçerisi sandığımdan daha büyüktü. Tozlar havada uçuşuyor, tepede sallanan ampulü olmayan bir lamba, tek kişilik tahta bir sandalye ve sandalyeden bir ton daha koyu renk olan tahta çekmeceli bir masa...
Batu mumu masanın üstüne koyduktan sonra yerde duran tozdan kahve rengine dönüşmüş baklava desenli bordo kilimi bir çırpıda yerden kaldırdı. Yüzünde çocuksu bir gülümseme ve zafer kazanmış edasıyla bana baktı ve hafif tümsek oluşturmuş tahta kapıyı açtı.-İşte benim ikinci evim görmek ister misin?
Cevap vermemi beklemeden elini bana doğru uzattı ve yavaşça tahta merdivenden aşağı inmek için bir adım attı.+Burası harika!
Duvardaki gaz lambasını yakmasıyla birlikte içerideki karanlık biranda kaybolmuştu. Görebileceğim heryerde dergiler, kitaplar, oyuncaklar vardı. Uzay mekiği, uçaklar, boyutları birbirinden farklı modellerde olan arabalar... Bu sefer iki küçük sandalye vardı ve ortalarında duran bir masa.-Oturmak ister misin?
Dedi bir sandalyeyi geriye çekerek.
+Burayı nasıl keşfettin?
Şaşkın ve meraklı bir şekilde sormuştum soruyu. Gözlerimle sürekli etrafı inceliyor bir yandanda göz ucuyla Batu ya bakıyordum.
-Aslında buraya ilk kez dedemle birlikte gelmiştim. Balık tutmayı öğretmek için beni hep sahil kenarına getirirdi. Bir gün gözlerimi kapatıp buraya getirdi ve artık burası bizim özel mekanımızdı. Tabi o zamanlar burası bomboştu. Hatta heryerde böcekler cirit atıyordu. Bizde burayı temizlemeye karar verdik her gelişimizde burayı kendi tarzımızda yeniliyorduk. Her cumartesi buraya gelişimde bir oyuncağımı getirip burada bırakıyordum. Dedemde ilgimin olduğunu düşündüğü kitap ve dergiler hediye ederdi ve her gelişimizde bir tanesini okur üzerinde konuşmalar yapardık. Burası bizim herkesten gizlediğimiz evimizdi. Ben 8 yaşıma geldiğimde dedem kalp krizi sonucu vefat etti.
Sesi titremişti son cümlesini söylerken biraz duraksayıp devam etti.
Onun vefat etmesiyle her cumartesi günü buraya tek başıma gelmeye başlamıştım. Bu benim için biraz zordu tabi.
Cümlesini tamamladığında onun elini tuttuğumu farkettim. Ne ara tutmuştumki? Biraz utanarak yavaşça elimi çekmeye yeltendiğimde bu sefer o elini çevirip benim elimi tuttu.-Seni Seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN PLATONİK
ChickLitKimi mutlu sonlara alışıktır , kimi uzaktan sevmelere... Beni merak etme . Ben de senin gibiyim