Batu'nun Hollanda'ya gidişinin ardından 9 ay geçmişti. İlk aylara oranlara artık neredeyse hiç görüşemiyorduk. Bu durum her ne kadar canımı sıksada belli etmemeye çalışıyordum. Sonuçta çoğu gitmiş azı kalmıştı yavaş yavaş kabullenmiştim bu durumu.
Bugün biraz dışarı çıkıp yürüyüş yapıcaktım. Eskiden olduğu gibi çantama kahve termosumu, atıştırmak için krakerimi, belki Batu ararsa diye telefonumu, müzik dinlemek istersem diye kulaklığımı ve okumak içinde bir kitap alıp bez çantama yerleştirecektim. Kitap seçmek için kitaplığa baktığımda Batu ile tanışmama vesile olan kitap gözüme çarptı ve o günler film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Hayatımın en heyecan verici ve güzel günleri onlardı.
Kitaptan gözlerimi ayırıp düşüncelerimden sıyrıldım ve yarım bırakmış olduğum başka bir kitabı yanıma alıp dışarı çıkmak için hazırlandım.
Her zaman olduğu gibi bol bir sweet shirt ve mom jeanlerimden birini üstüme geçirdim. Saçlarım her zamanki gibi doğal bıraktım sadece kabarmasını önlemek için kullandığım şekillendirici spreylerden birini sıkıp evden çıktım.-İKİ SAAT SONRA-
Sahildeki banklardan birine oturmuş dalgaların sesiyle kitabımı okumaya çalışıyordum. Denizin dalgaları her zamankinden biraz daha hırçındı. Bazen dalgalardan sıçrayan sular ayakkabılarımı ıslatıyordu. Son baharın gelmesiyle hava soğumaya başlamıştı.-Hey, burda daha fazla durmaya devam edersen büyük ihtimal hasta olucaksın ve ya fena halde ıslanıcaksın
Sesin geldiği yöne bakasıya kalmadan sesin sahibi yanıma yani banktaki boş alana oturmuştu. Kafamı çevirip bakmamla mavi delici bakışları ile karşılaştım. 1.85 boylarında kumral 25-27 yaşları arasında bir erkekti. Ona bu kadar uzun süre baktıktan sonra bakışlarımı üzerinden çekip kitabıma geri döndüm.
+Sorun yok.
-Ben Mert
Elini tokalaşmak için uzattığında bende aynı şekilde karşılık verdim.
+Ben de Arya
-Biliyorum
+Nasıl?
-Ben bir kahinim :)
Ukala ukala konuşması canımı sıkmıştı
+Sonra görüşürüz Bay Kahin
-Hey nereye gidiyorsun?
+Bir kahin olarak bunu biliyor olmalısınız
Deyip banktan ayrıldım. Daha fazla konuşmamızın bir anlamı yoktu. Ayrıca söylediğinde haklıydı biraz daha dursaydım büyük ihtimal üşütüp hasta olucaktım. Eve dönmek için yürürken peşimden gelen birinin olduğunu farkettim başta önemsemedim sıradan birisidir diyerek yoluma devem ettim ama evime giden ara sokağa kadar beni takip edince rahatsız olup arkamı döndüm. Yine oydu Bay Kahin yani Mert.+Sen beni mi takip ediyorsun?
-Ne münasebet
+Ama evime kadar geldin
-Biliyorum
+Biliyorum demeyi kesip ne yapmaya çalıştığını söyler misin?
-Öncelikle biraz sakinleş
Ukalaca davranmaya devam etmesi iyice canımı sıkmaya başlamıştı üstelik beni takip etmeside cabasıydı.
+Ben sakinim, soruma cevap verebilir misin artık?
-Eminim öylesindir neyse artık seninle komşuyuz
+Ne demek komşuyuz?
-Bugün bu sokağın ilerisindeki mahalleye taşındım. Bildiğim kadarıyla sende orda oturuyorsun
Söylediği şey karşısında hem şaşırıp hemde mahçup olmuştum.
+Kusura bakma bu aralar biraz gerginim seni terslemek istemezdim, mahallemize hoşgeldin
-Önemi yok, hoşbuldum.Konuşmanın ardından ikimizde evlerimize gitmek için ayrıldık. Bay Kahini terslediğim için biraz kendimi kötü hissetmiştim hem tekrar özür dilemek hemde hoşgeldin hediyesi olarak çikolatalı bir kek yapmaya karar verdim. Eve geçip biraz dinlendikten sonra kek yapmak için mutfağa geçtim. Umarım çikolatalı kekleri seviyordur çünkü en iyi yapabildiğim tek şey bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN PLATONİK
ChickLitKimi mutlu sonlara alışıktır , kimi uzaktan sevmelere... Beni merak etme . Ben de senin gibiyim