- Bölüm 25 -

4.7K 439 175
                                    

(Mira)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Mira)

"Daha hızlı git Uraz daha hızlı!" dedim soluk soluğa kalmış bir şekilde saçlarımı yolarken aklıma gelen bir fikir ile bağırdım, "Lara!" Deyip çantamda ki telefonumu bulmaya çalıştım, "Lara'ya haber vermeliyiz o daha hızlı ulaşacaktır!"

Telefonumu en sonunda bulup çıkarttım ve Lara'yı aradım ama ulaşılamıyordu, yanımda Uraz'ın olduğunu unutup ağzımdan güçlü bir küfür savururken yan gözle Uraz'a baktım beni duymuyordu. Korkudan şakaklarından akan teri silmeden arabayı hızlı ve kontrollü kullanmaya çalışıyordu.

Arabanın torpitosuna vurarak, "Daha hızlı yalvarıyorum lütfen." diye bağırırken çatlayan sesim ile birlikte gözyaşlarımı da serbest bıraktım.

Tuhaf bir ormanlığın içine girdiğimizde ağzım yüreğimden çıkacakmış gibi hızla atıyordu. Uraz'ın arabayı sarsması midemi bulandırsa da sürekli daha hızlı olmasını söylüyordum. Camdan çiseleyen yağmuru izlerken telefonu elime alıp yeniden Lara'yı aramak istedim ama bu sefer çekmeyen benim telefonum oldu. Öfkemi telefona kusup fırlattığım da Uraz arabaya bindiğimizden beri ilk defa konuştu.

"Sakin ol Mira, geldik işte az kaldı!"

Uraz'ın az kaldı dediği yol tam on dakikaya yaklaşmıştı, Uraz'a daha hızlı olmasını söylemek için ağzımı araladığımda gördüğüm manzara karşısında şoka uğramış gibi kalakaldım. Uraz ani frenle durduğunda öne doğru savruldum ve karşımda ki manzara daha da belirginleşti.

Kılıç'ın başını bir masanın üzerine koymuşlar, dizlerinin üstünde duruyordu ve gözleri kapalıydı. Başında ise o iblis vardı... Baybars! Elinde ise gümüş ve sivri bir kılıç vardı. 

Kılıç'ın başını kesmek için seçtiği bu alet ürperme mi sağladı, havada tuttuğu kılıca bakıp avazım çıkana kadar bağırdım, "İblis!"

Hızla emniyet kemerimi çözüp arabadan indiğimde yağmur damlaları göz yaşıma karışıyordu, İblisin çaprazında duran şapka takmış olan Teoman'a kaydı gözlerim. İçi ağlamaktan kıp kırmızı olan gözlerine hayal kırıklığı ile bakarken Uraz, masada gözleri kapalı yatan Kılıç'ı kurtarmak için Baybars'ın üstüne doğru koştu. Ama Baybars onun bacağına tekme attı.

Yere büyük bir inilti ile düşen Uraz'a yaşlı gözlerim ile bakarken kalbim paramparça olmuş bu yaşadığım görüntünün altında ezilmişti.

Teoman'a doğru döndüğümde başını önüne eğmiş ağlıyordu. Ona doğru dönüp bir adım attım ve uzun bir süre onun pişmanlık ile kıvrılan yüzüne baktım.

"Neden?" diye sordum bir fısıltı halinde. O kadar yorulmuştum, o kadar canım acıyordu ki... abi deyip bağrıma bastığım bir insanın bu denli kötü olduğunu görmek canımdan can alıp götürmüştü.

"Mira, mecburdum." dedi Teoman dizlerinin üstüne çöküp elleri ile utanç verici yüzünü kapatırken.

Yanağımdan akan yaşlar yerde ki çamura karışırken Byabars'ın o pislik sesini duydum.

Tek NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin