- Bölüm 18 -

7.8K 664 233
                                    

Bölümlerde gecikme olabilir demiştim. Sınav haftam hala bitmedi ama sizi de fazla bekletmek istemediğim için bölümü hızla düzenledim.

Umarım keyifle okursunuz.

İlk ithaf @@umut_cicigi ne olacak. Kendileri bir bölüm paylaşmam için -230- tane üşenmeden her satıra 'yb' diye yorum yapmıştı. Bu çılgın okuru lütfen sizde tebrik edin :D

Satır arası her yorumu bekliyorum ♥

*******

Kim ne kadar çok kelimeye inanırsa, o kadar çok mutsuz oluyormuş...

(Kılıç)

Lina ile mutfakta oturup Lina'nın hazırladığı sıcak kahveleri yavaşça yudumlarken Lina bir dost edasıyla elimi tuttu. Onu her zaman dert arkadaşım olarak görürdüm, onu ilk gördüğüm andan beri. Her derdimi dinler ve bana her zaman mantıklı yollar söylerdi, hepimizin üstüne ayrı ayrı titrer ve canımızın yandığını derinlerinde hissederdi zaten onun en kuvvetli özelliklerinden birisi de hissetme gücüydü. O 'anne' kelimesini bize hissettirmeyi başaran tek kişiydi, bu yüzden Lina ile aramda ki bağ fazlasıyla kuvvetliydi.

"Mira'nın ne kadar kötü olduğunu zaten biliyordum. Bu kadar süre bile patlak vermeden dayanması büyük bir başarı Kılıç. Uraz bile ilk zamanlar ne kadar zorlandı hatırlıyor musun?" O günlere geri dönüp başını hızla salladı, "Mira dan bile beterdi." dedi titreyen vücuduyla dişlerini gıcırdattı.

Uraz'ın camdan atlamaya çalışıp kaçmak için savaştığı günleri hatırlayıp tebessüm dolu yüzümle başımı olumlu salladım.

Lina elime yavaşça vurup,"Alışacaktır Kılıç. İnan bana." dedi tüm içtenliği ile.

"Öyle mi diyorsun?"

Kendisinden emin bir şekilde bakış attı yüzüme"Öyle tabii ki. Yolun daha çok başında. Hemde çok."

****

Odaya çıktığımda gözleri açık şekilde benim yattığım koltuğu dalgınlıkla izleyen Mira'yı gördüm. Kapıyı yavaşça arkamdan kapatırken onun yanan canını nasıl geçirmem gerektiğini düşünüyordum. Sarılmak, güzel şeyler söylemek ve hep onun elini tutmak elbette yarasını biraz geçiriyordu. Ama içinde annesine duyduğu yarayı ne yaparsam yapayım kapatamaz idim. O boşluğu doldurmaya gücüm yetmezdi bile.

Mira'nın bakmaktan sıkılmadığı koltuğa oturup görüş açısına girdiğimde içi kızarmış olan gözleriyle bana baktı.

"Söyle bana güzelim, ne düşünüyorsun?" dedim naif tutmaya özen gösterdiğim sesim ile.

Mira, sesli bir şekilde iç çekti. Yorgun bedeni yatağa öyle bir sinmişti ki yatağın içinde küçük bir kız çocuğundan farksız gözüküyordu.

Hırıltılı sesi ile, "Ailen seni terk ettiğinde nasıl toparladın Kılıç?" diye sordu.

O günleri hatırladığım kalbimde, aynı sızıyı hissettim ama bu acıyla her zaman yüzleştiğim için toparlanıp cevap vermem uzun sürmedi.

"Zor oldu..." dedim gülümsemeye ne kadar çalışsam da başaramadan anlatmaya devam ettim, "10 yaşında tek ve kimsesiz bir çocuktum. Bana gücümden başka kimse sahip çıkmadı. Kendimi gücümle korudum, gücümle ayakta kaldım. Sokaklarda büyüdüm Mira. Her bankta yatıp kalkarak büyüdüm."

Mira bakışlarıyla ne kadar üzgün olduğunu anlatabiliyordu. Bana öyle şefkat ile bakıyordu ki bu hali ona yeniden aşık olmama sebep oldu. Yanına gidip oturdum ve yorganın üstünde birbirine kenetlediği uzun, ince parmaklarını avucumun arasına aldım. Elleri ellerime değdiğinde kalbimin ritmi de hızlanmaya başladı.

Tek NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin