SON

3.9K 130 18
                                    

 Merhaba arkadaşlar hikayemin ilk üç bölümünü okuduktan sonra bağlanacağınıza eminim.Bâzı yerlerde gülmekten bâzı yerlerde ağlamaktan gözünüzden yaş gelicek. Merak etmeyin bu hikaye üzerinde uzun zamandır çalıştığım için bölümler çabuk gelecek lütfen votelerinizi ve yorumlarınız eksik etmeyin sizlerin desteklerine çok ihtiyacım var buraya yazmamda bana sizler cesaret verdiniz hepinize teşekür ederim.

     Elimdeki kana aldırmadan dizimin altında acıdan kıvranan adamın suratına hızımı azaltmadan ve gözümde acımaya dâir hiçbir iz taşımadan vurmaya devam ettim.Hakem adamın üzerinden beni kaldırdığında tam olarak şaheserime göz gezdirebilmiştim.Büyük ihtimalle burnu kırılmıştı -bunu avcuna burnundan akan kanla dolu olmasından anlayabilirdim-dudağında ve kaşında patlaklar vardı.Adamı yerden sürükleyerek ringden indirdiler.Kafes eğilmeden çıkabileceğim yüksekliğe geldiğinde bende indim.Bana para yatıran adamların kahkahalar eşliğinde paralarını sayışlarına göz attıktan sonra bana uzanan adını dahi bilmediğim adamın elindeki havluyu alıp elimdeki kanı ve ensemden sırtıma doğru her geçtiği yerde soğukluk bırakan terimi sildim.

      Sıcak su biraz olsun kaslarımı gevşetebilirdi.Üstümü çıkarıp banyoya girdim.Elimi çeneme götürerek küçük çaplı hasar kontrolü yaptım.Parmaklarımın ve elimin üstünde vurmanın şiddetiyle oluşan yaralardan akan ılık koyu kırmızı kanım derimin üstünden süzülerek gri betona damladı.Çenemde küçük bir morluk ve kaşımın üstünde de dikiş gerektirmeyecek derinlikte bir patlak vardı.İçimden adama sağlam bir küfür savurdum.

      Duştan çıktıktan sonra üzerime beyaz bir bluz ve altına kotumu geçirdim.Gözlerimdeki açık maviliğe tamamen inat simsiyah saçlarımı kurutmadım.Kaşıma bir yara bandı yapıştırırken masamın üzerinde akşamdan kalan bira şişeleri dikkatimi çekti.Soğuk ve genellikle girnin baskın olduğu bu unutulmuş deponun koridorlarına açılan kapımı aralayıp                              "Hasan!" diye seslendim.Çatlaklar ve boyası dökülmüş duvarlar arasında adımlarını gitgide sıklaştıran sesleri duyabiliyordum.Bana ne olduğunu soran iki çift göz gördüğümde "Şu odayı biri temizlesin ve Sarı'yı bugün gören oldu mu?" Sarı,kendimi bildim bileli abimden sonraki güvendiğim tek insandı.Aynı yaşta olmamız ve yetimhaneden abimin onu çekip alması başlarda bende sadece acıma hissi uyandırırken şimdelerde ise sadakati,gözü karalığı ve dürüstlüğü bizi bir kardeş gibi birbirine bağlamıştı.Aramızda ki en büyük fark o bu içinde asla renklere,resimlerime yer olayan karanlık dünyaya hayrandı ve evi gibi severdi.

     Bir anda aradığım adamın koşarak bana doğru gelidiğini gördüm.Bir elinde silah ve diğer elindeyse taşınabilir bir valiz vardı.Hasan'a hızlıca bir şeyler söylediğinde belindeki silahı çıkararak Sarı'nın az önce geldiği yöne doğru koştu.Ben daha ne olduğunu anlayamadan ona kızgın gözler ve çatılmış kaşlarla sadece onu dinledim.

      "Poyraz!"bana sadece abim ve Sarı ismimle hitap ederdi onun dışında -Keskin- benim unvanımdı tıpkı onun gibi.

       "Ne var Deniz?Ne bu lanet olası şeyler?!" dedim elindeki silahı ve valizi göstererek. Hemen elime tutuşturdu.

      "Bu arabaya kadar ihtiyacın olursa diye, sakın kullanmaktan çekinme!" gözlerinde telaş vardı ama hiçbir zaman olmadığı gibi bu seferde korku yoktu onun; deli cesareti vardı.

        "Bu valizde de ihtiyacın olan her şey var! Sadece bilmen gereken şey burdan gidiyorsun baban öldü ve abin asla geri dönmemen gerektiğini söyledi ki dönsende artık burda olacağımızı zannetmiyorum ama!" yüzünde böyle bir konuşmada asla takınılmaması gereken bir ifade vardı,gülüyordu.Gerçek bir tebessüm değildi ama ağzını kocaman ayırarak gülüyordu.

      Doğrusunu söylemek gerekirse mutlu olmam gerekir de bu lanet dünyadan kurtuluyordum. Bu sefer daha samimi konuştu."Kardeşim, istediğini biliyorum abinde bildiği için bunu yaptı seni buraya bağlayan tek şey artık cansız bir bedenden ibaret,hadi git ve kendine bir dünya kur!"sözcükleri dalga gibi suratıma çarptı.

      

     Seni buraya bağlayan tek şey artık cansız bir beden.

       "Ya sen?!" diyebildim soran gözlerle.

       "Hadi ama buraya aşığım, sevgilimi piç kurularına bırakacak değilim  ya!" samimiydi gerçekten hayatımda gördüğüm en dengesiz insandı."Hadi bir kız gibi düşünmeyi kes arkada bir araba var ona atla, çantada bol miktarda para ve kimlik var."hızlıca sarıldıktan sonra "Bunu asla unutmayacağım!" diye koşarken bağırdım.Onun da geldiği yöne doğru yeniden koştuğunu gittikçe silikleşen ayak seslerinden anlayabiliyordum .

      "Resim çizdiğini biliyorum berbat bir  saklayıcısın bu yeni sayfanı bok etmemeye çalış."

       Son duyduğum cümleler bunlardı.

     

MAVİ ÇİLEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin