KAR TANESİ

434 23 45
                                    

Ben sizin için hergün bölüm atıyorum ve lütfen sizde yorum yapın heycanınızı, öfkenizi ,sevincinizi yazın ve yıldıza küçücük bir dokunuşla vote verirseniz çok mutlu olurum sizi seviyorum, iyi okumalar.:*

Beynim kendi kendini sindiriyormuş gibi hissediyordum.Düşüncelerim uyuşmuş ve hayat sadece nefes almaktan ibaret hale gelmişti.Hissetmek istediğim bütün duygular verdiğim nefesle beraber kayboluyordu.Sanki bir daha ki nefesimi verdiğimde somut varlığım kaybolcak ve ruhum,ruhum gökyüzünden yaşayamadığı hayatı izleyecekmiş gibi geldiği için bir sonra ki nefesi içimde tutmak istiyordum , bir daha nefes almaya ihtiyaç duymazken son nefes kırıntımı da sevdiğim adamın dudaklarının arasında vermek istiyordum.Güzel bir hayaldi gerçek olamayacak kadar güzel, bu yüzden diğerleri gibi onu da dışarı üfledim. Hayatım boyunca hep planlı yaşadım;bir yere ne zaman,kimle,nasıl,hangi kıyafetle gideceğim hep önceden belliydi.Planları bozan biri olmadığı sürece hep rayında giderlerdi.Düzeni bozan tek şey rayında giden treninin içindeki gürültücü çocuklar olurdu,en kötü.Birisi gelip o rayların üzerine yatıp yönümü değiştirmeme sebep olmadığı sürece.Panik anlarında hep ne yapacağıma karar veremiyordum ,beynim emrimden çıkıp kendi kendini kontrol ediyordu.Mantıklı düşünemiyordum belki de acı çekmemek için bedenimin oynadığı bir oyundu bu bana.

O kumral kızın adını öğrenmiştim on birinci sınıflardan Yasemin adında biriydi.Asıl sorun kızın hala benimle derdini bilmiyordum ve nasıl öğreneceğimi de.

Ayaz yemekhanede olanlardan sonra nedenini bilmediğim öfkesini daha da arttırmaya ve kusmaya başladı.Artık canımı acıtmaktan çekinmiyordu.Piskolojik olarak o kadar çökmüştüm ki bunu saklamak için sanki hiç canım acımıyormuş ve mutluymuşum gibi davranıyordum.Hepsinden daha zor olanı da buna inanıyor olmalarıydı.Kendime en uzak gördüğüm Ayaz ,gerçek dostlarımdan daha netti bana karşı.Nefreti saftı ,içinde ne sevgi ne de acıma barındırıyordu ;saf, katıksız nefret.Son günlerde attığı mesajlar daha acımasızcaydı.Hepsini defalarca okumak için silmiyordum.Telefonumu çıkartıp tekrar mesaj kutusuna girip Ayaz'ın ismine tıkladım ;mesajları yeniden okumak için..

* Dediğimi yap ve hepsinden uzak dur!

* O güzel boynunu seviyorsan etüt salonuna gel HEMEN!

* Poyraz'a bir şey anlatmaman beni şaşırtmaya devam ediyor küçük.

* Sevgili Ezgi'n de sana sırtını mı dönmüş ne?!Çok yazık .

* Gerçekler hep acıdır alış buna.

* Tik tak tik tak zaman işliyor kurtulmana günler kaldı...

* Nefesin kesilirken yağmurda

Çığlıklar kulağına karışır

Ve bir katilin son göz yaşı

Kan damlalarında kaybolur.

Sadece onun attığı mesajları okudum zaten bir çoğuna cevap vermiyor dediğini yapıyordum ,hayatımın dizginleri ellerindeydi.Bense sadece arkada oturup arabanın gittiği yollu izliyordum;geride kalanları ,geçip giden rüzgarın tenimi yalayışı belki de büyülüyordu beni ,bunun yüzünden durması için bir şey yapmıyordum.Sessizce gideceğimiz yeri bekliyordum yolun sonunda ne olduğunu bilmeyişime karşı olan bir merak da olabilirdi bu ,kim bilir benim bile baskın olduğunu bilmediğim bir yanım canıma susamıştı.

Son attığı mesaj ;bir şiir mi yoksa tekerleme mi anlayamamıştım ama içimi ürpertmeye yetmişti.Bir bilmece de olabilirdi ,cevabını bilmediğim...Kaşlarım çatılmış ve yüzümün ciddileştiğini hissedebiliyordum,diğerlerinden daha fazla okudum ama nafileydi anlam veremiyordum.Ve diğerlerinden daha sır doluydu.

MAVİ ÇİLEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin