Aramızda santimler kala yeni şarkının başlamasıyla kendime geldim.Şarkıyı duyduğum anda gülmemek ve ilk öpücüğümü bu kadar kolay kaptırmamak amacıyla dudaklarımı birbirine basıp kapattım.Şarkınının sözleri ancak bu kadar iğneleyici olurdu.
Gözümün içine bak
Ne gurur ne yasak yok hiç etrafında
Dön bir de kendine bak
Bu ego, bu ufak dağların hünkarınaKendine dön de bir bak
Bu kadara kasacak
Neyin var o kadar havayı basacak
Yine sinir ettin
Beni mahvettin
Ne vardı dün gece dönseydinLa lalala La lalala
Dün gece dönseydin.Kulaklığın bir teki de onda takılı olduğu için o da şarkıyı duydu.Gözelerini araladığında alt dudağını ısırdı.Neydi o yüzündeki ifade bozulma mı o? Şarkıların muhteşem gücüne tanık olmuş bulunmaktayım.Biri bizi birbirine yaklaştırırken birinin yaratığı şu ortam...
Birbirine bastırıp sakladığım dudaklarıma bakıp gülemek için boğuk çıkan sesi beni benden aldı.
"Ne yapıyorsun?"
Konuşursam lap diye yapışabilirdi bu riski göze alamazdım. Elimle kalkmasını işaret ettim.Hemen kulaklığımı çekip ayağa kalktım bir iki adım ötesine geçip
"İlk öpücüğümü düşman saldırısından muhafaza ediyorum."kendimi bunu söylerken Fatih Sultan tarafından kalesini korumaya çalışan Bizans gibi hissettim.
Kafasını iki yana sallayıp bana pis pis planları olan gözleriyle bir adım attı.Lütfen sen öyle gülme kalem yıkılıyor.
"Ben onu da almasını bilirim."üzerime doğru hızla adımlar atmaya başladı.Elim sende oynayan çocuklar gibi koşuşturmaya başladık.Onlar gibi heycanlıydım korkuyosun ama kovalamaya devam etsin istiyosun.Sınıfı tavaf etmeye başladık en sonunda sıraların üstünden atlayıp öbür tarafı kaçıp kurtulmuştum ki bir anda yan taraftan iki sırayla beraber sandalyeyi itip yolumu kesti.Gözlerimi kocaman açıp kafamı yavaşça insan klıklı saf oduna çevirdim.Öyle bir sırıttı ki köpek dişleriyle bir an gelip boynumu felan ısırıp kanımı emicek sandım.Masadan atlayıp bedenini ben sağa gidince şağa ben sola gidince sola gidip yolumu tıkadı.Birbirimize çok yakındık.Boyu benden uzun olduğu için ben kafamı kaldırmış oda hafif eymişti.Sırıtışını iyice yayıp en sevdiği yemek masası koyulmuş gibi dudaklarını yaladı.Allah'ım sana geliyorum.Bura biraz sıcak mı oldu ?Bir anda dudaklarıma doğru yüzünü yaklaştırınca ellerimi göğsüne koyup kafamı geriye ittim.Bakışlarımı kapıya kaydırıp endişeli bir yüz ifadesi takınarak
"Hocam?"dedim.Bir anda geri çekilip arkasına dönünce masadan atlayıp kapıya koştum.Hoca felan yoktu sadece ben fazla akıllıydım.Kafamı sadece içerde tutacak şekilde çıkıp
"Hıımm yazık."deyip ceylan gibi sekerek kafamı çekerken kollarını arkasındaki sıraya yaslayıp kafasını aşağı eyip iki yana salladı.
"Sözümü bende tutarım küçük şebek ben o öpücüğü alırım."ses tonu kaçtığım için pisman olamama sebep oluyordu.
"Rüyanda."hemen koşarak kendimi en yakın kızlar tuvaletine attım.Kopardığım çığlıktan sonra elimle ağzımı kapattım.Sırıtmadan duramıyordum çok yakındık.İlk kez birinin bu derece yakınlığı bedenimi yakmıştı Ege gibi, hatta onunkinden daha haz verici.Saçma salak halayımsı hiphopımsı bir dans ettim.Sonra aynaya bakıp ciddi olmaya çalıştım.Öksürerek bir iki saniyeliğine durabildim fakat daha sonra patlayacak kadar şişirilmiş bir balonun elinden kaçarken çıkardığı sesle aynaya patladım.Ne kadar bu şekilde orda kaldım bilmiyordum.En sonunda artık gülme kotamın sonuna gelip kendime çeki düzen verdim.Birbirine girmiş saçlarımı parmaklarımla taradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ ÇİLEK
Teen FictionSon sınıf..Ormanın ortasına kurulmuş yatılı okulumuza gelen yeni bir öğrenci... Daha önce hiç kimsede hissetmediğim şeyleri hissettim ona ilk baktığımda;hiçbir şey. Onda o masmavi gözleri dışında, her şey kapkaranlıktı. "En sevdiğin meyve ne?" ...