KARANLIK

342 21 3
                                    

    Multimedia da Lena var yorumlarınızı bekliyorum keyifli okumalar ,seviliyorsunuz.

  Karanlık…Dipsiz bir kuyu olabilirdi burası ya da derin bir mağara.Emin değildim ,farketmezdi de ikisi  karanlıktı ve ben içinde yapayalnızdım yine.Böyle anlarda bir ışık gerekmez miydi en azından ne tarafa gideceğimi seçerdim.Anne?Yanına geliyorum belki de bilmiyorum peki ya babam ,beni özlemiş midir?Karanlığın içinde bir nota yayılıyor etrafa ve bir tane daha.Birisi adeta bağıttırıyor kemanı ,ardı ardına notalar hızlı bir şekilde ilerliyor.Karanlıkta kocaman yayılan bu gürültü ürpermeme eşlik ederken yavaşlıyor telleri yalayan kemancının yayı acı çığlıkları sessiz hıçkırıklara dönüşüyor.Nereye oturduğumu bilmiyorum ama aynı notaların yavaşlığıyla yere sinip dizlerimi göğsüme çekip başımı dizlerimin arasına gömüyorum.Gözlerim açık olduğunda bir şey görmesem bile yumuyorum gözlerimi.Kemanda bana eşlik ediyor sanki öyle usul öyle sakin ki sesi…Yavaşlığı uykumu getirirken kaslarım gevşiyor ,oturduğum yerin soğukluğunu kalçalarımda hissediyorum.Akustiği iyi bir yer burası ,ses o kadar temiz ki , kemancı da yıllarını harcamış olsa gerek.Tekrar hızlanıyor , keman notalar heycanlı heycanlı bir şeyler anlatırken suratıma bir su damlası damlıyor ve bir tane daha…Ardı ardına damlalar suratımı döverken boynumda bir acı hissediyorum ,keman sesi kaybolurken yerini tanıdık insanlar sesleri alıyor ve karanlık aydınlanıyor yavaş yavaş...

 “Nefesin kesilirken  yağmurda

Çığlıklar kukağına karışır

Ve bir katilin son gözyaşı

Kan damlalarında kaybolur.”

Sahne şimdi daha netti.Yeşili soyunmuş okul bahçemizin ortasındayım ,sırtım Ayaz’ın bedenine yaslanmış ve boğazımda onun kontrolünde olan keskin bir bıçak vardı.Suratımı ıslatan ise yağmur damlalarıydı.Karşımda bomboş hatırladığım beton alana merdivenlerden koşuşturarak gelen insanlarla doluydu.En önde tanıdığım mavi gözleri aradım ,son göreceğim suratta onun  kusursuz suratın olsun istemiştim ama o son nefesimi verirken bile gözlerime bakmayı benden esirgemişti demek ki.Boğazıma oturan yumruyu  kaldırmak için yutkunduğumda keskin bıçak tenime daha da battı.Şu an boğazım kanıyor muydu bilmiyordum ama orada bir acı hissediyordum.Tam karşımda Ezgi vardı yerdeki çamura aldırmadan dizlerini yere koymuş ağlıyordu ,Kaya onun koluna girmiş çaresizce bir ona bir bana bakıyordu.Zeynep ayakta duruyor ama dudakları birbirine kenetlenmişcesine çenesi gerilmişti.Yağmur damlalarının arasında ağlayıp ağlamadığını sezemiyordum.Hocalar sakin bir tavırlı bize bir şeyler anlattığına emindim.Sahneyi bölen kulağıma çarpan Ayaz’ın oldu.

    “Annemin ölüm haberini geçen yıl tam da bugün ,burada ,bu saatte öğenmiştim.”

    Geçen yıl bugün Ayaz’ın ağzından;

 

 Bu gün kız kardeşimin doğum günüydü ama ben okuldaydım ,lanet olasıca babam doğum esnasında annemin yanında olmama izin vermemişti.Annem de ısrar etmeyi çok önceden bırakmıştı o yüzden ondan da bir şey beklemiyordum  ya artık ,neyse.Heycanlı olmam gerekirken ben o küçük masum kız için üzülüyor ve onun için ne yapacağım konusunda içim içimi yiyordu.Beni büyük bir sorumluluk beklediğini anlamam için dahi olamama gerek yoktu ,o adam onu öteleyip itelerken yanında ben olmalıydım.O bir kız olduğu için daha duygusal olacaktı.Üzüntüm düşündükçe endişe ,telaş ve sitrese dönüşüyordu.Kapının tıklatılmasıyla Sevgi Hoca sınıfa girdi ,Edebiyatçımıza bir şeyler söyledikten sonra beni dışarı çağırdı.Benimle ne işi olurdu ki rehperlikçinin.Ellerimden destek alarak yerimden kalktım ,seri adımlarla yanına  gittim ve sınıftan dışarı çıktık.Bir elini sırtıma koymuş beni yönlendiriyordu.

MAVİ ÇİLEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin