BÖCEK

674 64 14
                                    

Diğerine göre biraz kısa oldu umarım beğenirsiniz ve lütfen vote ve yorumlayın sayılar küçülünce üzülüyorum.

Çevremdeki çember ateşini biri körüklüyordu.Soğuk esintiye rağmen yanıyordum.Biri şu ateşi söndürsün!Neden yanıyordum?Utanç,korku,endişe ...Peki ya neden hissediyordum bunları?Ne utanılıcak bir şey yapmıştım ne de endişelenicek yada korkucak?Peki ya neden sanki annesinin sakladığı şekeri bulmuş ve ondan gizli yerken yaklanmış gibi hissediyordum.Müdürün odasındaydık.Ben başımı eğmiş utancıma utanç katan kenarları çamur olmuş peluş terliklerimi inceliyordum.Oda ağırlıklı olarak krem ve kahve tonluydu.

   "Açıklama yapmak isteyen var mı?"ses çıkarmadım ,susmak istedim.Zaten durumu açıklamaya çalışsam daha çok batırıcağımı düşünerek çenemi kapalı tuttum.Poyraz'ın duruşunu aramızdaki siyah perde görevi gören saçlarımın arasından çaktırmamaya çalışarak baktım, yeni gelen bir öğrenciye göre fazla rahattı.

   "Bütün suç  benim eğlenmek istedim."Ne ,az önce o bütün suçu mu üstlenmişti?Tamam suçluydu büyük oranda ama böyle kahramanlık yapmasına gerek yoktu.Superman misin sen yoksa Spiderman felan mı?Tamam Spiderman'den etkilendiğim doğruydu ama o film sen ne yapıyorsun?der gibi  baktım.Bana bakmadan müdüre ciddi bir şekilde bakmaya devam etti.Bir şeyler yapmalıydım.

  "Karanlıkda eğlenmeyi severim."karanlıkdan deli gibi korkarım.Daha on yaşımdayken arkadaşlarımla saklambaç oynuyordum kaçıp bulduğum ilk eve girip kapıyı kapatmıştım içerisi çok karanlıktı bir süre bekledim ama gelen giden olmayınca sobelemek için dışarı çıkmam gerekiyordu kapının kolunu tutup iki üç kere açmayı denedim sonra defalarca ama açılmamıştı.Eski bir binaydı ve kapı sıkışmıştı.Korkudan dizlerimin üstüne oturdum ellerimle kulaklarımı kapattıp gözlerimi sımsıkı yummuştum.Kendi kendime bildiğim şarkıları mırıldanmaya başladım .Çevreme ne var ne yok diye bakamamıştım gördüğüm her şey birer öcüye ya da  hayalete dönüşürdü.Bir on beş dakika sonra göz kapaklarıma vuran güneş ışığıyla kirpiklerimin altından kapıdakilere baktım.Arkadaşlarımın hepsi ordaydı.Kalkıp hemen aralarına karıştım.Bana bir asır gibi gelmişti ordaki dakikalarım ve karanlıkdan hep korkmaya devam ettim.

   Müdürümüz tek kaşını kaldırıp bana bakmayı sürdürünce

    "Tabiatı severim,ağaçları..Ve..ve...kuşlarıda çok güzeller hele o topra-"koluma indirilen dirsek darbesiyle paniklediğinde saçmalayan çenemi kapattım.

   Müdür yumuşaması gerekirken daha da çatılan kaşları ve gerilen çenesiyle onu sinirlendirdiğimi fark ettim.

    "Demek ağaçları çok seviyorsun o zaman ağaçların gövdelerini zevkle kireçleyip böceklerden uzak tutabilir ve yosun oluşumunu engelleyebilirsiniz  böylece bizi de masraftan kurtarırsınız."

   Tam ağzımı açıp itiraz edicektim ki uyarıcı mavi gözler beni buldu.

    "65 ağaç.Çıkın."herife bak istek parçada da bulun.Ayağımı sürüye sürüye çıktım.Arkamdan da o.

    Yatağa balıklama atlayıp kafamı yastığa gömüp çığlık attım.

    "Kim böğrüyor yine ya!"uykulu ve artık uykusu kaçıncı kez bölündüyse sinirli bir ses benim put gibi durmama sebep oldu.

 

    Kafamı kaldırdığımda sadece havada ters dönmüş saçları aşağı sarkan bir kafa gördüm.

Bismillahirrahmanirrahim!?!!

    "Nerdeydin ne halt yedin?"Ezgi malı öyle sarkılır mı?Kalbimi dizginlemek için elimi üstüne koydum.

MAVİ ÇİLEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin