"Hayır, hayır, hayır. Yapma...Lütfen yapma."
Soğuk terler dökerken kanayan karnıma baktım. Ağrısı gittikçe şiddetleniyordu ve kan kaybetmeye başlıyordum. Elinde silah olan bir adam bana doğru yaklaşıyordu. Yüzünü göremiyordum fakat elindeki silahı kafama sert bir biçimde dayadı.
Çığlıklarım boş depoyu doldururken artık ağlayamlyordum bile. Yalvarmaktan başka çarem yoktu. Adam tetiği bastığında gözlerimi sıkıca kapattım.
Ölmek böyle bir şeydi. Hiç ummadığın anda seni avlıyordu. Bir kenara sıkıştırıyor ve gözlerini siyah renge boyuyordu sanki. Kör ve acınası birisine dönüşüyordun. Geri gelemiyordun. Varlıkla yokluk arasında direniyordun sanki.
Gözlerimi açtığımda beyaz bir odadaydım. Ölmüş müydüm? Yoksa bir umut yaşıyor muyum? Üzerimde hâlâ aynı kıyafetler duruyordu ama bu sefer temizlerdi. Saçım toplanmış, karnımdaki bıçak izi gitmişti.
Oturduğum yerden kalktım ve etrafı inceledim. Önümde ayna vardı lâkin Kendimi göremiyordum. Etrafıma biraz daha bakındığımda bir oğlan gördüm. Onun burada ne işi vardı? O da benim gibi önce kendine bakmış, daha sonra etrafını incelemeye başlamıştı.
Göz göze geldiğimizde şaşırdık. Bir kaç saniyelik bakışmanın ardından arkadan gelen bir sesle irkilip o tarafa döndük.
"Selam." Kadın sesiydi bu. Yumuşak, güzel bir sese sahipti.
Az önceki çocuk konuştu.
"Bu bir rüya mı? Sen kimsin?" Sormak istediklerimi sormuştu. Ben de soru sorarcasına bakışlarımı sesin geldiği yere çevirdim.
"Park Soo Min ve Lee Donghyuck. Değil mi?"
Kafamızı evet anlamında salladık.
"17 ve.. 17 değil mi yaşlarınız?" Yeniden kafamızı salladık.
"Güzel, beni dinleyin o zaman.Büyük bir suç işlediniz çocuklar."
İkimiz de aynı anda konuştuk.
"Ne suçu?"
"Önceki ya da geçmiş yaşama inanır mısınız?"
Ben kafamı sallarken, esmer tenli çocuk kafasını hayır anlamında salladı.
"Eski hayatınızda suç işlediniz."
Kaşlarım yavaşça çatıldı.
"Senden başlayalım mı Soo Min?"
Sertçe yutkundum.
"Sen bir çiftlikte yaşıyordun hatırlıyor musun? Annen, baban ve küçük bir kız kardeşin vardı."
Olaylar kesik kesik aklıma geliyordu şimdi.
Uzun örme saçlı bir kız, üstünde kırmızı bir elbise, kafasında şapka..
"Annenle baban yangında öldü."
Küçük ahşaptan bir ev vardı ve alevler içindeydi.
"Kardeşin alevlerin arasına giriyor."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sinners, lee donghyuck
Fanfiction❝İzin ver seni kurtarayım.❞ Eski hayatlarında intihar ederek günah işleyen iki genç, şimdiki hayatlarında kendilerini affettirmek için bir birlerine aşık olmak zorundadır. b x g ↳ started 11.05.18 ↳finished 10.10.19 for @dububaozi ✧∘* ೃ ⋆。˚. ©xarash...