5 ;; "when will you notice me?"

1.5K 184 153
                                    

Gözlerimi açtığımda boş bir odadaydım. Ahşap kokan bu oda çok tanıdık gelmişti bana. İçime çektiğim tozla karışık hava öksürmeme sebep oldu. Etrafımı bir az daha incelemeye koyuldum. Karşımda duran masada küçük bir çerçive vardı. Masaya doğru yürüdüm.

Üstü tozla kaplı olan çerçiveyi ellerimin arasında aldım ve tozunu sildim. Aile fotoğrafıydı bu. Yetişkin bir kadın ve erkek vardı fotoğrafta. Ortada 11-12 yaşlarında küçük kız ve adamın yanındaki uzun boylu genç bir kız. Bu hasır şapkalı kızdı; aynadaki. Üstünde elbise, elbisenin üstündeyse beyaz bir yakalık vardı. Saçları açıktı. Oldukca sade ve hoş görünüyordu.

Resim siyah ve beyaz tonlarındaydı. Çok eskimiş, bu yüzden rengi hafif sarıya kaçıyordu.

Anılar mürekkep gibi boş zihnimi doldururken olanları ancak kavrayabilmiştim.

Ölmeden önce son 5 dakika.

Birazdan resmi yerine koyacak, tabureye çıkacaktım. Ardından boşluğa adımımı atıp çaresizce çırpınacaktım.

Hayır.

Ellerim titrerken panikle etrafımı kontrol ediyordum. Elimdeki çerçive yere düşmüş, odada rahatsız edici bir ses oluşturmuştu. Az önceki boşluk gitmiş yerine tabure, onun önündeyse boyumla orantılı ip gelmişti

"Gitsene! Kaderin bu. Ölüm seni acılarından kurtaracak."

Kime sahip olduğunu bilmediğim fısıltı kulaklarımda yankılanırken arkamı korkuyla döndüm. Odada kimse yoktu oysaki.

Ayaklarım yavaşça beni tabureye doğru götürürken her şey isteğim dışı ilerliyordu.

Taburenin önünde durduğumda o fısıltı yine konuşmuştu.

"Çıksana."

Ayaklarım yeniden harekete geçerken ani bir sinir dalgası vücudumu ele geçirmişti.

"Bu benim hayatım!" diye bağırmıştım boşluğa.

Benim hayatımdı ve ölüp ölemeyeceğime dahi karışamıyordum.

Tabureye hızlıca bir tekme atıp bağırmıştım yine. Bağırıştan çok çığlık gibi çıkmıştı sesim.

"PEŞİMİ BIRAK ARTIK."

Ve sesim yankılanmıştı boş odada.

Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Dandik alarmımın kulak tırmalayıcı sesi her sabah olduğu gibi yine çalıyordu.

Yine kabus görmüştüm.

Yatağımdan zorlukla kalkmış, oturur pozisyona gelmiştim. Gözlerimden yaşlar akarken hıçkırıklarımı içime gömmüştüm. Elimi ağzımla kapayıp sessizce ağlamıştım kimse uyanmasın diye.

Hayatım cehennemden farksızdı. Hergün insanlara sahte gülücükler yolluyor, acımı ise içimde yaşıyordum.Kimseyle doğru düzgün konuşamıyordum bile. Gündüzleri yanımda birileri vardı en azından. Ama geceleri dayanılmaz oluyordu. Kimsesiz ve yalnızdım. Uyumaya korkar olmuştum. Çünkü gözlerimi her kapattığımda ölümle burun buruna geliyordum.

Ve en önemlisi de kimse kalabalık içindeki yalnızlığımı farkedemiyordu.

İşte en çokta bu acıtıyordu bazen. Keşke bunların olmadığı günlere yeniden dönebilseydim.

sinners, lee donghyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin