6 ;; "let me help you."

1.4K 180 82
                                    

Ölmek.

Nasıl hisstir acaba? Aniden mi olur mesela. Ya da acıtır mı? Hayatımız film şeridi gibi geçermiş. Yeniden doğmak, büyümek, ayaklarını yeniden yere basmak... Nasıldır?

Ölüm'ün Tanrısı yoktur. Çünkü ölüm yaşamak isteyene acımasız bir düşman, ölmek isteyene gururlu bir dosttur. Tanrı'nın bu denli karmaşık ve karanlık bir şeyi insan hayatına sokması ne kadar doğru? Sinsi bir yılan gibi sokulup yanına çekmek mi derdi. Ya da iyi bir dost olup acılarımızdan kurtarmayı amaçlamak mı bu ölüm denilen şey?

Doğduğumdan beri hayatı hep bardağın dolu tarafından gördüm. Görmek istedim çünkü hayat üzücü şeyleri düşünmek için fazla kısa değil mi? Gerçeklik kavramından yoksundum o zamanlar. Peri masalları, beyaz atlı prensler ya da balolar. Dedim ya küçüktüm daha.

Büyüdüm.

Hâlâ inanıyor muyum? Hepsi gerçeklikten yoksun yaşadıklarımın ama şu an bulunduğum durum peri masalı değildi. Neden toz pembe bulutlar yerinde bulutsuz gökyüzü vardı?Neden mavinin en güzel tonu şimdi koyulaşmıştı?

Anlıyorum.

Şimdi bardağın diğer tarafına bakma zamanı.

~

"Peki ya beni ne zaman farkedeceksin hasır şapkalı kız?"

Arkamı döndüğümde onu görmeyi beklemiyordum.

Lee Donghyuck.

Elimdeki kulaklığımı sıkıca kavrarken kalbim deli gibi atıyordu. Her şey soyutlaşmış, bir tek biz varmışız gibi. Kalp atışlarım kulaklarımı delip geçerken yutkundum. Ayaklarım titriyordu.

Zaten oldukça yorgundum ve üstüne gelen bu imalı cümle bütün düşüncelerimi alt üst etmişti.

Bir adım öne atılmıştı.

"İntihar."

Midem bulanıyordu ve kulağım uğulduyordu. Sanki başından beri orda değilmişim gibi.

Yavaş adımlarla yanıma yaklaşırken ayakkabısının sesi zeminde tok bir gürültü oluşturuyordu.

"Günahkar."

En sonunda yanıma varmayı başarabilmişti.

"Tek kelime nasıl da hayatımızı değiştirebiliyor değil mi?"

Yüzlerimiz yakındı ve nefes alış verişlerini hissedebiliyordum. Benim aksime sakindi.

Sol eli bileğimi kavradı ve nazikce okul formamın üstündeki siyah hırkamın kolunu kıvırdı.

Ne yapmaya çalıştığını kestiremiyordum. Şimdiye kadar dedikleri; o anahtar kelimeler bizi hedefliyordu.

İntihar.

Günahkar.

Ve ölüm.

Öleceğimi hissediyorum bazen. Nedensizce, hiçlikteymişim gibi. Boşlukta süzülüyorum. Bağıramıyorum, seslenemiyorum.

Anlatamıyorum.

Sadece o boşlukta süzülüyorum. Kurtarıcımı bekliyorum ama kimsem yok. Tutunabileceğim bir dal yok.

Kolumu hızlıca kurtardım. Yüzümdeki kırgın ifadeyi o da fark etmişti.

Sınıfa giren ani bir rüzgar esir aldı ikimizi. Perdeler uçuşuyor Donghyuck'un kızıl tutamlarını savruluyordu. Manzara mı?Karşımdaki manzaradan bile daha güzeldi.

Rüzgar sınıfı terk edip bizi bırakırken Donghyuck ile sadece bakışıyorduk.

Yüzünde tek bir duygu kırıntısı bile yoktu. Galaksiyi andıran o gözler, yüzümün her santimini inceliyordu.

Sonunda gözlerini yüzümden çekip bileğime indirdi. Ardından elini uzattı.

Yardım mı edecekti? Hiçlikte kavrulan bedenimi kolları arasına alacak mıydı?

Kurtarıcım olacak mıydı?

"İzin ver, seni kurtarayım."

Kemikli parmakları siyah hırkamı yukarı doğru çekip, "P" harfini gün yüzüne çıkardı.

Kalbim atmayı bırakmıştı o an.

Parmaklarını bileğimden çekip sağ kolunu bana uzattı.

Az önceki ifadesizliği gitmiş, yerine güven verici bir gülümseme gelmişti. Gözleri parlıyor ve şaşkın yüzümü incelemeye devam ediyordu.

Titreyen elimle bileğini kavradım ve beyaz gömleğini yukarı doğru sıyırdım.

"R"

Hızla kafamı ona çevirdim.Şaşkınca yüzüne bakarken cevap verdi.

"Peccator"

Kaşlarım çatılmıştı bu sefer. Anlamış olacak ki gülümseyerek cevap verdi.

"Latin kökenli bir kelime. Anlamı 'günahkar' demek."

Sessizce mırıldandım "benimle başlayıp seninle bitiyor."

Bileğini çekip öğretmen masasına yaslandı.

"Sence hayatımız sırf şu iki kelime ile mi kısıtlı, Soo Min?"

İntihar, günahkar..

"Üçüncü kelimeyi tahmin et."

Üçüncü kelimeyi tahmin etmemiştim. Tahmin yetersizdi. Çünkü üçüncü kelime gerçeklerdi.

"Ölüm."

Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Ardından kafasını olumsuz yönde salladı.

"Yanılıyorsun, üçüncü kelime sevgi."

12 mart saat 13:25.

Onu buldum.

Bölümü iyice okuduğunuzdan emin olun.Size küçük mesajlar bırakıyorum ileriki bölümler için :)

Sonunda P harfinin sırrı çözüldü~Donghyuck aslında göründüğü gibi değil. Ana karakterimiz Soo Min gibi. Dışarıdan mutlu görünüyor ama acılarına şahit olacaksınız bekleyin.

Mediadaki şarkının yeri ayrıdır benim için.Koydum oraya belki dinlersiniz

Bölümü kısa tuttum üzgünüm.
Umarım beğenmişsinizdir.

sinners, lee donghyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin